Çocukluğumdan beri sahip olmak istediğim otomobiller arasında başı Ferrari F360 Modena çeker. Bu durum yalnızca benim için değil, otomobil seven hemen herkes için geçerlidir; herkes bir Ferrari’si olsun ister. İkonik kırmızısıyla göz alan bu gösterişli hız canavarının koltuğuna geçmek istemeyen kimseyi bulamazsınız. Bir Ferrari kullanma fırsatı olup da geri çeviren kimse yoktur.
Öte yandan Ferrari sahibi olma rüyamız, çok hızlı bir şekilde kabusa dönüşebilir. Ferrari alması da bakması da satması da ciddi bir sorun teşkil edebiliyor. Gelin, bu durumun nedenlerine birlikte bakalım.
Enişte Doblo'su değil ki kolayca satılsın.
Öncelikle Ferrari, araçları üzerinde çok ciddi bir kontrol sahibidir. Aracı almak için gereken parayı toparlasanız bile Ferrari size araç satmayabilir. Örneğin Kardashian ailesi, bütün paralarına ve şöhretlerine rağmen Ferrari alamazlar. İkinci el Ferrari bile almak isteseler, İtalyan devi, araçların satışına izin vermez. Yani hem sizin arabayı almaya layık olduğunuzu kanıtlamanız hem de arabanızı satacaksanız alacak kişinin de Ferrari tarafından kabul edilmesi gerekir.
Öyle ailece pikniğe falan da gidilmez, çünkü sadece iki kişilik.
Neredeyse bütün Ferrari modelleri iki kişiliktir. Zaten bu iki kişiden birisi sürücü olacak. E bu durumda ailecek bir yere gitmek istediğinizde, çocuğunuz olduğunda milyonlarca lira verdiğiniz otomobilinizi kullanamazsınız.
Arabaya güvensek yollara güvenemememize neden olan çukurlar, bozuk yollar.
Ülkemizdeki yolların durumu ortada, dünyanın en iyi yollarına sahip olduğumuzu söylemek kolay değil. Bazı yollarımız şehir içi ana arterlerden çok Paris-Dakar Rallisi’nin bir etabı gibi gözüküyor.
Bir diğer sorun da yüksek kasisler.
Bu kadar alçak bir otomobille kasisleri aşmak ciddi bir sorun olacaktır.
Tatile gidecek olsak kargo bekletecek bagaj derdi.
Bir diğer konu da bagaj. Bir Ferrari’nin üretilme aracı hızlı gitmektir. Bu yüzden de otomobilde ekstra ağırlıklara çok fazla yer yoktur. Pek çok Ferrari sahibine göre araçla birkaç ufak çanta taşımak mümkün olsa da, büyük bavulları evde bırakmak gerekiyor.
Binmesi de inmesi de ayrı dert olabilir.
Yukarıdaki video bu durumu açıklıyor. Yüksek hızda yolculuk etmesi için tasarlanan otomobiller, ağırlık merkezini olduğunca aşağıya indirme amacıyla yolcuların da neredeyse yatar pozisyonda, yere yakın olmasını gerektirir. Yani Ferrari’niz varsa Ferrari kullanabilecek kondisyonda olmanız gerekir.
Sigorta yaptıracak yer bulmak derttir.
Bir Ferrari’niz varsa, sigorta yaptırmak hiç de kolay olmayacaktır. Bir defa sizden isteyecekleri yıllık ödeme miktarı çok değil, aşırı çok da değil, “Bu kadar para mı istenir?” seviyesinde olacaktır. O paraya her sene bir başka otomobil alınabilir seviyesinde bir sigorta bedelinden bahsediyorum. Bu parayı verecek olsanız bile sigortayı yaptırmak, kayyış paket Linea ile aynı şekilde olmaz.
Arabayı kullanmamayı kullanmaktan daha büyük dert haline getiren stres sebepleri.
Otomobili bir yere park edecekseniz, o yerin güvenli olmasını istersiniz. Herhangi bir sokak köşesine bir Ferrari park edemezsiniz. Birisi çarpar mı, çizer mi, logosunu ya da parçasını sökmeye kalkar mı gibi düşünceler aklınızdan çıkmaz. Ortalık değnekçi kaynıyor ne de olsa.
Ferrari hayranı olmak.
Çocukların okul bahçesinde boş su şişesiyle futbol oynamaya başladığı yaşlardan bu yana Formula 1’e ilgim var ve o zamandan beri de Ferrari’yi tutuyorum. Bir Ferrari sahibi olursanız siz de Ferrari’yi tutmaya başlarsınız. Emin olun çekilecek çile değil. Her yıla şampiyon olma hayaliyle başlayan takım, 15 yıldır bunu başaramıyor. Hatta 2020 yılında değil şampiyonluğu yarış bile kazanamayan takım en azından pit stopları düzgün yapsın diye bekledik.
Yine de Ferrari benim tutkum diyenlere; göz atmak isterseniz LEGO Technic serisinden Ferrari 488 GTE bu linkte.