Osmanlı Devleti tarihini hep zaferler ya da mağlubiyetlerle beraber anıyoruz ancak bu sırada yaşanan insan dramlarını çoğu zaman görmüyoruz. Bu dramlar tebaa arasında değil, sarayda bile yaşanıyordu. İşte bunların en büyüğü belki de Genç Osman’ın başına gelenlerdir. Daha çocuk yaşta tahta çıkan Genç Osman, büyüme fırsatı bile bulamadan çıkan bir isyan sonucu öldürüldü.
Elbette Osmanlı tarihinde daha pek çok isyan vardır ama isyanda öldürülen ilk padişah Genç Osman olmuştur. Üstelik en genç ölen padişah olarak da tarihe geçen Genç Osman, çok kısa bir süre hüküm sürmesine rağmen elinden geleni yapmış ve devleti bir adım daha ileri taşımak için önemli yeniliklerin kapısını aralamıştır. Genç Osman kimdir, nasıl öldü gibi merak edilen soruların yanıtlarını gelin tarihin tozlu sayfalarında arayalım.
Gün yüzü göremeyen bir çocuk: Genç Osman kimdir?
Şiirlerinde kullandığı mahlası ile Farisi, sultan olmadığı dönemde kullanılan ismi ile Osman Çelebi, tarihe geçen adı ile Genç Osman; 3 Kasım 1604 yılında dünyaya geldi. Babası 14. Osmanlı padişahı I. Ahmed, annesi ise I. Ahmed’in nikahlı eşi Mahfiruz Hatice Sultan’dır. Kendisi neredeyse tüm şehzadeler gibi Topkapı Sarayı’nda doğmuştur.
Osman tüm şehzadeler gibi ve hatta daha iyi bir eğitim aldı. Arapça ve Farsçanın yanı sıra batılı kaynaklarda Latince, Yunanca ve İtalyanca bildiğinden bahsedilir. Bu kadar sıkı bir eğitim almasının nedeni, annesinin üzerine titremesidir. Kendisinin en donanımlı Osmanlı şehzadelerinden bir tanesi olduğu söylenir. Ayşe Sultan, Meylişah Hatun ve Akile Hatun ile nikahlanarak Ömer, Mustafa ve Zeynep adında üç çocuk sahibi olmuştur.
Osman, II. Osman adıyla tahta çıkıyor:
I. Ahmed ölünce yerine kardeşi I. Mustafa geçmiştir ancak çok uzun süre tahtta kalmamış ve indirilmiştir. Sıra en sonunda henüz 13 yaşında olan Osman’a gelmiş ve 26 Şubat 1618 tarihinde II. Osman olarak 16. Osmanlı Padişahı ve 95. İslam Halifesi ünvanlarıyla tahta çıkmıştır.
Tahta çıktığı sırada tüm dünyada ortalık karışıktı. Bir yandan İran seferleri sürüyor, diğer yandan Avrupa’daki Otuz Yıl Savaşları devam ediyordu. Sadrazam Damat Halil Paşa’nın İran’ın aleyhine bir anlaşma yapması ile aslında Genç Osman, dolaylı olarak ilk zaferini elde etmiş sayılır. Avrupa’da Protestanlara verilen destek sürdü ve bu sırada birkaç İtalyan gemisi ele geçirildi.
Genç Osman’ın Lehistan seferi bir fetihle olmasa bile barışla sonlandı:
O dönem Osmanlı ile Lehistan arasında bir barış vardı ancak Kırım Hanı barışa aykırı davranınca Lehler Hotin Kalesi’ni ele geçirmişti. 1617 yılında gerçekleştirilen bu işgal ile birlikte Eflak ve Erdel’in de içişlerine karışılınca ortalık epey gerildi ve Genç Osman 1620 yılında sefer kararı aldı. Etrafındaki neredeyse herkes buna karşı çıkmış olmasına rağmen sefer kararı uygulandı.
Lehler o arada biraz şımarmışlardı ve ordu büyütme çalışmaları yapıyorlardı. 1621 yılının 2 Eylül günü Genç Osman komutasındaki Türk ordusu Hotin kapısına dayandı. Ah nerede o Fatih’in ordusu… Kuşatma başarısız oldu ama Leh elçileri gelerek barış istediler. 29 Eylül 1621 tarihinde Hotin Antlaşması imzalanarak Lehistan ile Osmanlı arasında yeniden barış sağlandı.
Askerin gevşekliğine dayanmayan Genç Osman, yenilik hareketlerine başladı:
Elbette farklı etkenler olsa bile Lehistan seferinin başarısız olmasının temel nedeni, yeniçerilerin isteksiz ve hatta gevşek davranmalarıydı. Genç Osman hemen harekete geçti ve bir sayım yaptırdı. Maaş alan asker sayısı ile kışladaki asker sayısı birbirine uymuyordu. Yani yeniçeri kendi devletinden baya baya para çalıyordu. Bunu değiştirmek istemesi bile askerin Genç Osman’a diş bilemesine yeterdi.
Bu noktadan sonra anlatacaklarımız kesin olarak Genç Osman’ın yapmayı planladığı yenilikler mi emin değiliz. Çünkü döneminde yapmak istedikleri kayıt altına alınmamıştır. Sonraki yıllarda İsmail Hami Danişmend gibi tarihçiler ve Mizancı Murat gibi kayıtlar bu yenilikleri aktarmıştır. Genç Osman’ın yapmak istediği yenilikler arasında şunlar dikkat çeker;
Osmanlı Devleti’nin başkentini Bursa’ya ya da farklı bir Anadolu şehrine taşımak.Yeniçeri ve Sipahi Ocakları’nı kapatarak Anadolu, Suriye ve Mısır Türklerinden oluşan bir ordu kurmak.Dönme ve devşirmeleri devlet kurumlarından çıkarıp Türkleri getirmek.Padişah ve yakınlarının yalnızca Türk ailelerden kız alması kuralını getirmek.Gösterişli kaftan ve kavuklar yerine sade giysiler giyilmesi.Kanuni ve Fatih’in yasalarını yeni koşullara göre düzenlemek.Genç Osman’ın hacca gitmek istemesi, isyan fitilini ateşleyen haber oldu:
Yapmak istediği yeniliklerden anladığımız kadarıyla Genç Osman, Araplaşan devleti ve yozlaşan orduyu eski kadim Türk töresine uygun hale getirmeyi kafasına koymuştu. Halep, Şam, Erzurum ve Mısır valilerinden asker toplamalarını istemesi ve Anadolu’dan kendi eliyle asker toplayacağı yeniçerinin kulağına gitmişti bile.
Bu sırada Lübnan’da bir isyan çıkmıştı. Genç Osman bu bahaneyle yola çıkmak istediğini söyledi ama hem sadrazam hem de şeyhülislam buna karşı çıktı. Madem öyle diyen Genç Osman, hacca gideceğini duyurdu. Elbette bu benzeri görülmemiş duruma da karşı çıkıldı ancak padişahın kararı kesindi. Yol güzergahındaki tüm ailelere haber verildi ama yeniçeriler buna izin vermeyecekti.
Zaten Genç Osman daha önce I. Mustafa üzerinde oyunlar oynadığı bilinen Damat Halil Paşa’yı azlederek ve Şehzade Mehmed’i idam ettirerek halkın ve yeniçerinin tepkisini çekmişti. Hac bahanesiyle asker toplamaya çıkacağı öğrenilince çok geçmeden önce yeniçeriler isyan etti ve kısa süre içerisinde de olay halka yayıldı. Yeniçerilerin gözü dönmesine rağmen halk bu kadar acımasız değildi.
Yeniçeriler ‘şah-ı cihana kıydılar.’
İsyancılar Genç Osman’dan Süleyman Ağa ve Hoca Ömer Efendi’nin idamını istediler ama onaylanmadı ve böylece asker saraya girdi. Apar topar Genç Osman tahttan indirildi ve yerine, daha önce yerine geçtiği amcası I. Mustafa geçirildi. Artık bir padişah olmayan Osman Çelebi, yeniçeri ağasına sığındıysa bile o da isyancılar tarafından öldürülmekten kurtulamadı.
İsyancılar Osman’ı bir ata bindirip yol boyu küfürler, şiddet ve taciz eşliğinde Yedikule Zindanları’na götürdüler. Kesin olmamakla birlikte Osman’ın burada işkenceye ve hatta tecavüze uğradığı söylenir. En sonunda 1622 yılının 19 Mayıs günü 17 yaşındaki Osman, bir katilin ellerinde boğularak can verdi. Kulağı kesilip I. Mustafa’nın annesine götürüldü ve memnuniyetle karşılandı. Cenazesi babasının türbesine defnedilmiştir.
Genç Osman’ın ahı uzun yıllar İstanbul’un semasında dalgalandı:
Genç Osman’ın öldürülmesi sonrası imparatorlukta Abaza isyanları başlamış ve tam bir anarşi dönemine girilmiştir. IV. Murad 11 yaşında tahta çıkarılmıştır. Hem İstanbul sokakları hem de imparatorluğun diğer toprakları 1632 yılına kadar tek bir huzurlu gün geçirmemiştir. IV. Murad’ın sonraki yıllarda Osman’ı öldüren iki yeniçeriyi tanıdığı ve onları kilolarca ağırlıktaki gürzü ile öldürdüğü söylenir. Nef-i ise Osman’ın ölümü üzerine şu mersiyeyi kaleme almıştır:
Bir şâh-ı alîşan iken şâh-ı cihâna kıydılar.Gayretlü genç aslan iken şâh-ı cihâna kıydılar.Gâzi bahâdır hân idi Âli-neseb sultan idi.Nâmiyle Osman Han idi Şâh-ı cihâna kıydılar.Hükmetmeğe kâdir iken Emr-i Hakk’a nâzır ikenHacc itmeğe hâzır iken Şâh-ı cihâna kıydılar.Ey dil ciğerler oldu hûn derdim bir iken oldu onKan ağladı eh-i fünûn şâh-ı cihâna kıydılar.Eşrât-ı sâatdir bu dem rûz-ı kıyâmetdir bu demKul’a nedâmetdir bu dem Şâh-ı cihâna kıydılar.