CHP lideri Özgür Özel, Sabah Gazetesi’nden Yavuz Donat ile yaptığı söyleşinin ikinci bölümü bugün yayınlandı.
Özel, 15 Temmuz darbe girişimine ‘tiyatro ve kontrollü’ darbe olarak nitelendiren CHP eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu isim vermeden eleştirdi. Özel, “Partinin bir toplantısında ‘Bu bir tiyatro dediler’ Anında karşı çıktım. Dedim ki, ‘Buna tiyatro diyen ya gerçeklikten kopmuştur ya da eksik akıllıdır’.
Özel, 15 Temmuz'a tiyatro demenin Türkiye'ye yapılmış en büyük kötülük olduğunu belirterek "O gece CHP adına kürsüye çıktım ve bu FETÖ meselesini haykırdım." dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, "Demokrasinin kitabında da, lugatında da darbe kelimesinin yeri yok... Olamaz da" dedi. Ve... Devam etti:
Darbe, demokrasiyi rafa kaldıran, her seferinde ülkeyi 20-30 yıl geriye götüren bir olay... Kimseye faydası yok... Zaten, bu memlekette darbeden medet uman bir daha belini doğrultamıyor. Tebrikler, 100 yaşındaki CHP'nin yeni nesil Genel Başkanı Özgür Özel.
15 TEMMUZ'A 'TİYATRO' DİYENLER
Tanklar, sivil insanların üzerine yürürken... Jetler, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne, Meclis'e, Genelkurmay'a, devletin simge kurumlarına bomba yağdırırken... Ömer Halisdemir, İlhan Varank, Mustafa Cambaz, Alpaslan Yazıcı, Birol Yavuz... Tam 253 demokrasi aşığı... "Vurulup tertemiz alınlarından şehit düşerken..."
15 Temmuz 2016... Hain darbe girişimi. İl başkanı, ilçe başkanı, hatta genel başkan, milletvekili, partinin ağır topu, Parti Meclisi üyesi... Pek çok CHP'li, "Tiyatro" demişti... "Kontrollü darbe" olarak nitelemişti. Özgür Özel ile sohbet ederken bu konuyu açtım. Söyledikleri... Kelimesi kelimesine:
'Bu bir tiyatro' diyorlardı.
Hatta... Partinin bir toplantısında... Televizyon da vardı... 'Bu bir tiyatro' dediler. Anında karşı çıktım... Dedim ki... 'Kardeşim, bal gibi darbeydi... Buna tiyatro diyen ya gerçeklikten kopmuştur ya da eksik akıllıdır.' Ve devam ettim... 'Buna tiyatro demek kadar, Türkiye'ye yapılacak büyük kötülük yoktur.'
CHP... 27 MAYIS DARBESİNİN NERESİNDE?
Özgür Özel'e de söyledim... 27 Mayıs 1960 darbesinde CHP'nin tavrı, "Biz ne içindeyiz ne de dışında" idi. Söylemediğim ayrıntı ise çok.
Örneğin... Ahmet Er'in anıları. (Hatıralarım... Selçuklu Sosyal Güvenlik Vakfı Yayını). Ahmet Er... "Darbeyi yapan Milli Birlik Komitesinin 38 üyesinden biri." 14'ler diye adlandırılan gruptan... Darbeden bir süre sonra komite ile ilişkileri kesildi... Yurt dışı göreve gönderildiler. Dönüşlerinde bazıları siyasete girdi... Alpaslan Türkeş gibi.
Anılardan birkaç sayfa 60... 61... 62... 63... Ve birkaç satır: Başlık: İhtilalde CHP Faktörü. 27 Mayıs'ın icrasından sonra CHP yetkililerinin, 'Biz 27 Mayıs hareketinin içindeyiz' beyanları vardır. Sonra bu beyan değişikliğe uğrayarak, 'Biz 27 Mayıs'ın ne içinde ne dışındayız', sonra da, 'Biz 27 Mayıs'ın dışındayız' şekline dönüştü. Benim vicdani kanaatime göre ilk beyanları doğrudur: 'CHP 27 Mayıs'ın içindedir.'
DERİN TARİH
Bugün çok kişi bilmez ama... Yakın siyasi tarihin sayfalarında, konumuzla ilgili çok ayrıntı var. Yazmaya kalksak... Sayfalar yetmez. 10 Ekim 1965... Milletvekili genel seçimleri. CHP'nin aday listelerinde, 27 Mayıs darbesini yapan 38 subaydan üçünün adı vardı: Orhan Kabibay... Orhan Erkanlı... Ve İrfan Solmazer.
Yetmedi... Seçim kampanyası... CHP Konya mitingi.
Darbeci generallerden... Milli Birlik Komitesi üyesi ve darbe hükümetinin Bayındırlık Bakanı... Tabii Senatör... Sıtkı Ulay, kürsüye çıktı ve CHP için oy istedi.
KIRMIZI ÇİZGİ
Darbe... Siyasete müdahale... Örtülü ya da örtüsüz muhtıra gibi konularda CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in tavrını çok net... Gölgesiz bulduk. 'Ama... Fakat... Lakin' gibi söz etmeden, lafı evirip çevirmeden, siyaset-asker-darbe konusunda, kalın çizgi... Kırmızı çizgi çekti. Geçmişte yaşananlara girmedi... Bugün ve yarın için ise şunları söyledi:
Cumhuriyet demek, demokrasi demektir. Demokrasi ise... Halkın özgür iradesidir... Büyük Atatürk'ün ifade ettiği gibi, millet iradesinin üzerinde bir güç yoktur.Genel başkanlığını yaptığım Cumhuriyet Halk Partisi'ne... Cumhuriyeti kuran bir partiye... İkircikli pozisyon yakışmaz.
O GECE... VE GAZİ MECLİS
Özgür Özel... Darbe, darbe girişimi, muhtıra konularındaki düşüncesini, tavrını anlatırken... O geceden de söz etti. 15 Temmuz... FETÖ... Hain darbe girişimi gecesinden: O gece, Meclis'in açık olmasını teklif eden konuşmalar yapıldı... Cumhuriyet Halk Partisi adına kürsüye ben çıktım.
FETÖ meselesinde... Ve benzer olaylarda, siyaset kurumu olarak çok net bir tutum sergilemek zorundayız.Zaten başka türlüsü olmaz... Gazi Meclis'e yakışmaz... Cumhuriyet Halk Partisi'ne, altını tekrar tekrar çizerek söylüyorum, kesinlikle yakışmaz.
'GENİŞ TABANLI ÇALIŞMA'
Özgür Özel ile görüşmemiz sırasında... Bir ara... Saate baktım... 01.15'i gösteriyordu: Sordum:
- Günde kaç saat çalışıyorsunuz?
Normal çalışmam 12 saat... Ama çoğu kez geniş tabanlı çalışmam gerekiyor... 18 saat.
- Hanımefendi hala Manisa'da mı?
Evet... Manisa'da... Beni ayda iki gün görebiliyor... Geçenlerde İstanbul'da, kızımızın mezuniyet töreninde buluştuk... Birbirimizi görmeyeli 20 gün olmuştu.
BİRAZ DA 'ÖZEL HAYAT'
Siyaset üzerine sohbete, 'özel hayat' molası... Özgür Özel'e bir soru daha: Ankara'ya taşınmayı düşünmüyor musunuz?
Yanıtı uzun... Hiç makaslanmadan paylaşalım:
Eşim de, ben de Eczacılar Odası Başkanlığı'ndan geliyoruz. Ben Eczacılar Odası Genel Sekreteri iken, eşim de Eczacılar Odası Etik Kurulu'ndaydı... Yüksek Haysiyet Divanı'nda.
Yani... Bütün kurallara uyulmasını sağlayan kişiydi. Titizdir...Disiplinlidir... Her sabah eczanesini kendisi açar... Akşam kendisi kapatır... Bütün kurallara uyar.O yüzden, resmî tatiller dışında Manisa'dan ayrılamıyor.Ama... İlk kez size söylüyorum... Eczanemizi devretmeyi düşünüyoruz.Uygun bir takvimde devredersek... Ondan sonra her şey olabilir. Her şey... Yani Manisa'daki evi Ankara'ya taşımak... Ankara'da ev tutmak... Ailece Başkent'te yaşamak.
İşte bu konuda... Özgür Özel'in bir çekincesi var.
"Ama" diyerek anlatmaya başlıyor:
Manisa'dan kopmaktan korkuyorum... Manisa'dan uzak kalınca kızım burnumda tütüyor... Kardeşim Barış burnumda tütüyor... Bir de Spil Dağı burnumda tütüyor... Dağı da, kardeşim gibi özlerim.