Çelikten sonra en çok kullanılan alüminyum, oldukça hafif bir metal olmasından dolayı büyük bir avantaj sağlıyor. Ancak tek sebebin bu olduğunu düşünmeniz, pek de doğru olmaz. Çünkü alüminyum, oldukça başarılı alternatiflerin de başında geliyor.
Özelikle otomotiv sektöründe hep adını duyduğumuz alüminyum, neden en çok kullanılan malzeme hâline gelmiş olabilir?
Alüminyum, çevreye olan katkılarıyla da dikkat çeken bir metal.
Otomobillerde, alüminyumun güçlü, hafif, güvenli ve geri dönüştürülebilir yapısı hem üretim süreçlerinde hem de kullanım aşamasında önemli faydalar sağlıyor. Alüminyumun otomotiv sektöründe bu kadar tercih edilmesinin arkasındaki nedenleri, onu bu denli “vazgeçilmez”kılan özelliklerini de açıklıyor.
Öncelikle alüminyum, yoğunluğu çeliğe göre çok daha düşük olduğu için oldukça hafiftir. Bu özelliği, otomobillerdeki ağırlığı azaltarak yakıt verimliliğini artırıyor ve araçların daha hızlı hızlanmasını sağlıyor. Daha hafif araçlar, daha az enerji ile hareket ediyor, bu da daha az yakıt tüketimi ve dolayısıyla daha düşük egzoz emisyonları anlamına geliyor.
Manevra kabiliyetini iyileştirdiği gibi fren mesafesini kısaltarak güvenlik açısından da avantaj sağlıyor.
Alüminyum, oldukça güçlü bir yapıya sahip. Bu özelliği, araçlardaki güvenliği artırmaya yarıyor. Çelikten daha yüksek bir mukavemet-ağırlık oranına sahip olan alüminyum, çarpışma bölgelerinde kullanıldığında aracın daha fazla enerjiyi emmesini sağlıyor. Özellikle çeliğin iki katı kadar çarpışma enerjisini emme kapasitesi, yolcu güvenliği açısından oldukça önemli.
Çarpışma anında alüminyumun ezilme bölgesi, yolcuları koruma konusunda kritik bir rol oynuyor. Ayrıca alüminyumun yapısal dayanıklılığı, zamanla oluşabilecek yorgunluk ve aşınma nedeniyle araçların daha uzun süre güvenli kalmasına olanak tanıyor.
Elbette çevreye olan katkıları da onu vazgeçilmez yapıyor.
%100 geri dönüştürülebilir olması, alüminyumun otomotiv sektöründe çevre dostu bir seçenek olmasını sağlıyor. Alüminyum geri dönüşümü, cevherden alüminyum üretmeye kıyasla %95 daha az enerji harcıyor. Bu da karbon ayak izini azaltan bir sebep.
Çelikle karşılaştırıldığında alüminyumun, araçların CO2 emisyonlarını oranında azalttığını görüyoruz. Tabii bir de geri dönüşümü sırasında özellikleri değişmeden kalıyor, bu da sürekli bir geri dönüşüm döngüsüne olanak tanıyor.
Dayanıklı bir yapıya sahip.
Çelik gibi metaller, zamanla paslanıp bozulurken alüminyum, doğal korozyon direncine sahip olduğu için uzun süre dayanıklılığını koruyor. Tabii bu da araçların uzun ömürlü olmalarını sağlıyor.
Şekillendirilmesi de daha kolay olduğu için, otomobil sektöründe kullanılmaması işten bile değil. Bu özelliği, yalnızca performans olarak değil; estetik açıdan da alüminyumun sektörde çok tercih edilmesini açıklıyor. Otomotiv sektöründe çok yönlü bir malzeme olarak kullanılan alüminyum, birçok açıdan avantaj sunduğu için daha uzun yıllar tercih edilmeye devam edecek gibi görünüyor.
Kaynaklar: Howard, KMC, Brunel Üniversitesiİlginizi çekebilir: