Aslında en azından onun bir işi, kazancı var ama yine de para istiyor diye düşünmeden edemiyoruz! Doğrusu insan ne yapacağını nasıl davranacağını bilemiyor, “vermek ya da vermemek” işte bütün mesele bu mu! Bütün açları doyurabilir miyiz? Bu sokaktaki adamın sorumluluğu mu! Onlar dışarda aç iken yediğimiz yemek içimize siner mi, kaç çocuk yetersiz beslenme, hastalık ve ilaçsızlık sonucu hayatta kalma savaşı veriyor!
ZENGİN AMA YOKSUL
5.5 milyon nüfuslu Kongo Cumhuriyeti’nde nüfusun yüzde 52’si yoksulluk sınırının altında, yüzde 32’si kırsal kesimde yaşıyor. Ülke kaynak açısından zengin. Afrika ülkeleri arasında petrol ihraç eden 10. ülke, kereste de ihraç ediliyor. Fransa’nın desteklediği ve 10 Afrika ülkesin kullandığı para birimi Merkez Afrika Frank-CFA ekonomiye istikrar veriyor ancak her şey çok pahalı. Fiyatlar her açıdan Avrupa ülkeleriyle yarışır durumda. Dünya Gıda Programı’nın verilerine göre Kongo Cumhuriyeti 2030 yılına kadar 2. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi’ne ulaşma, açlığı sıfıra indirme ve beslenmeyi iyileştirme potansiyeline sahip orta gelirli bir ülke. Ancak ülke yüksek düzeyde yoksulluk ve eşitsizlik, civar ülkelerde yinelenen yerel çatışmalar ve bölgesel güvensizlik ile karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Bu faktörlerin bir araya gelmesiyle aileler güvenlik, gelir ve daha iyi bir gelecek arayışı içinde evlerini terk ettiğinden gıda güvensizliği ve yetersiz beslenme seviyesi artıyor. Ekilebilir arazinin yüzde 90’ından fazlası ekilmemiş durumda. Tarım büyük ölçüde muz, yer fıstığı, şeker pancarı gibi ürünlerle sınırlı. Yerli gıda üretimi ülkenin sadece yüzde 30’unu karşılıyor. Gıda ihtiyacının büyük bir kısmı denizaşırı ülkelerden ithal ediliyor. Türk gıda ürünlerini de Kongo Brazaville’deki çoğu Lübnanlı mini marketlerde görmek bizi sevindiriyor ama açlık sınırıyla boğuşan yerel halkın o gıdalara ulaşma şansı yok denecek kadar az, ulaşabilen yine belli bir kesim.
Beş yaşın altındaki çocuklarda yetersiz beslenme sonucu demir, A vitamini ve iyot eksikliğinin sık görülen bir durum olduğu ifade ediliyor. İnsani kuruluşlar yardım için konuşlanmış ellerinden geleni yapıyor. UNICEF yerli çocukların yüzde 65’inin okula gitmediğini tahmin ediyor.
MÜLTECİLERİ AĞIRLIYORLAR
2019’dan bu yana Kon-go’nun özellikle kuzey kısmı yeni insani ihtiyaçlar yaratan yıkıcı sellerle karşı karşıya kalmış durumda. Kongo Cumhuriyeti bir taraftan da civar ülkelerden gelen mültecilere ev sahipliği yapıyor. Etnik kabile çatışmalarından dolayı özellikle komşu Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden de bir hayli mülteci alıyor. Orta Afrika Cumhuriyeti’nden gelen (CAR) mülteciler 2013 darbesinden beri Kongo Cumhuriyeti’nde yaşıyor.
2020 Aralık ayında başlayan şiddet dalgaları insanları yerinden yurdundan ettiği için mülteci sayısı nerdeyse 50 bine çıkmış durumda. İnsani yardıma bağımlı gruplar kuzeyde Likouala’ya yerleştirilmiş.
TAM BİR KÂBUS
Sağlık hizmetlerine ulaşım sınırlı. Sıtma hâlâ büyük bir problem. Gereksiz ilaç almayı sevmediğimden, gitmeden sıtmaya karşı önlem alarak yanımıza aldığımız tabletleri her gün içmek zor ve gereksiz geliyor. Ancak sıtma tam bir kâbus olabilir! Tamamen iyileşme olduğu gibi arkada bir araz bırakması da muhtemel! Fildişi Sahili’nden gelip orada çalışan bir arkadaşa sıtmaya karşı nasıl korunduğunu soruyoruz, öyle ya en iyi onlar bilir! Damdan düşene sormak gerek.
“Her gün ilaç almayın diyor ve bize ülkesinden getirdiği bir şise limon otu spreyi hediye ediyor, kendisinin sadece bu tür doğal yöntemlerle korunduğunu söylüyor. Birkaç kez sıtma geçirdiğini de sözlerine ekliyor. Ayrıca “Bir sivrisinek soktuğunu fark ederseniz hemen filanca doktora gidin test yaptırın, sıtma bulaşmışsa testle çok kısa sürede anlaşılır ve size ona göre ilaç başlar” diye öğütlüyor. Doktorun adını ve telefonunu not ediyoruz. Ancak yerel halkın çoğunun korunma şansı da yok, sıtma olduğunda ulaşabilirse tedavi oluyor. Hayatta kalma mücadalesi içinde onlar sıtmaya razı olmuş durumda.
Tüm okurlara iyi bayramlar dilerim.
[email protected]
www.idrak34.com