Uzmanlar, her fırsattar uyardılar. “Kahramanmaraş’ta, Hatay’da, Diyarbakır’da, Şanlıurfa’da ve daha pek çok ilde deprem bekliyoruz.” dediler. Hangi uyarıyı hatırlıyorduk? Hangisi aklımızda yer edindi? Sanıyoruz ki hiçbirisi çünkü hiç hazır değildik.
Yine aynı uyarı, yıllardır İstanbul için yapılıyor. İstanbul’da büyük bir deprem bekleniyor ve uzmanlar “Hazırlanın, çok yakın” diyorlar. Peki bunu tam da şu anda söylemek ne kadar doğru?
Prof. Dr. Naci Görür katıldığı TV programında olası İstanbul depremi için kabaca bir hesaplama yaptı ve 500 bin insanın hayatını kaybedebileceğini söyledi. (51:21)
Oyuncu Doğa Rutkay ise başka bir olası depremi şimdi konuşmanın kendisini kötü etkilediğini dile getirdi:
Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, geçtiğimiz günlerde Tv100’e konuk oldu ve İstanbul depremiyle ilgili tahminlerini paylaştı. Kabaca yaptığı hesaplama sonrası 500 bin insanın ölebileceğini söyleyen Görür, beklenen depremin ne kadar yıkıcı sonuçları olabileceğini gözler önüne serdi.
Oyuncu Doğa Rutkay, Görür’ün bu cümlesini alıntılayarak attığı tweetle isyan etti. Her şeyden önce bir ‘anne’ olduğunun altını çizen Rutkay, korkudan uyuyamadığını ve endişelendiğini dile getirdi. Paylaşımın ardından Rutkay'a tepki yağdı:
Ve tweeti kaldırarak şu paylaşımı yaptı:
Elbette Doğa Rutkay’ın korkularını anlıyor ve hatta hepimiz yaşıyoruz. Sonuç olarak çok büyük kayıplar verdik, vermeye devam ediyoruz ve çok büyük yıkımlara sebep olabilecek bir deprem ihtimaliyle karşı karşıyayız.
Yaşadığımız depremler öncesinde de bunu biliyorduk.
Hatay .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
Yazımızın başında da söylediğimiz gibi, uzmanlar içinde bulunduğumuz bu felaket senaryosuyla ilgili bizleri önceden uyardı. 7 üzerinde deprem beklediklerini, yaklaşık 30 bin insanın ölebileceğini ve daha pek çok şeyi söylediler. Maalesef pek çoğu da doğru çıktı.
Yaşadığımız bu depremlerin ardından İstanbul, İzmir gibi bölgelerde beklenen depremleri tetiklemiş olabileceği ihtimali de konuşulmaya başlandı. Yaşanan bu durum elbette ki hepimizi derinden etkiledi. Hepimiz, oturduğumuz evin güvenirliğini sorguladık, üstünde yaşadığımız zeminin sağlamlığını sorguladık, sevdiklerimizin sağlığını sorguladık. Bu yüzden belki de tüm bu korkularımızın içinde olası büyük depremleri konuşmak insanların bir an önce önlem almasını sağlayabilir.
Peki olası İstanbul depremini şimdi mi konuşalım?
Kahramanmaraş .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
Aslına bakarsanız bizim, merkez üssü Kahramanmaraş olan depremi de çok önceden konuşmuş, bitirmiş ve çözüme ulaştırmış olmamız gerekirdi. Tabii ki konuşmadık veya konuştuğumuzla kaldık ve şimdi bunun acısını çekiyoruz. Herkes 'yeterince önlem alınmayan' depremin sonuçlarını görmüşken ve hepimiz bu kadar kaygılanıyorken İstanbul'da veya herhangi bir yerde gerçekleşebilecek depremlerle ilgili konuşmanın yanlış bir tarafı yok.
Ama olası depremlerle ilgili 'doğru şekilde' konuşmak gerekiyor.
Yaşadığımız bu olaylar karşısında verdiğimiz tepkiler çok önemli. Danıştığımız psikologlardan aldığımız bilgilere göre; gündeme gelen İstanbul depremi konusunda 'tedbir' çağrısında bulunan, alınabilecek önlemlere vurgu yapan paylaşımlar yapmak insanları tedbir almaya sevk ediyor. Olası ölü sayısına odaklanan paylaşımlar yapmak ise insanları daha büyük bir paniğe sokarak travmaların tetiklenmesine sebep olabiliyor.
Yani bizleri kaygılandıran şeylerin başında, uzmanlardan duyduğumuz ölü sayıları geliyor. Prof. Dr. Naci Görür gibi konuyla bilgili isimlerin yalnızca söylemiş olduğu birkaç cümleyi sosyal medyada sürekli görmek de kaygılarımızı tetikleyebiliyor. Oysa ne yapacağımızı düşünmeli, hazırlanmalı ve bugünden tedbirimizi almalıyız. Zira uzmanlar, ne yapmamız gerektiğini de her fırsatta anlatıyor. Belki de biraz bu kısıma odaklanmamız gerekiyordur.