2019 yılında tüm dünyanın gündemine oturan meselelerin başında Notre Dame Katedrali geliyordu. Zira 850 yıllık bir tarihi olan ve bu özelliği sayesinde sadece Hristiyan alemi için değil, dünya kültür mirası için önemli olan katedral, çıkan bir yangında küle dönmüştü. Şimdilerde restorasyon için çalışmaların yürütüldüğü Notre Dame Katedrali ile ilgili çarpıcı bilgilere ulaşılmış durumda.
Yapımına 1163 yılında başlanan ve 1345 yılında hizmete açılan Notre Dame Katedrali ile ilgili yapılan araştırmalar, bu katedralde çağının ötesinde teknolojilere yer verildiğini ortaya koydu. 32 metre yüksekliğe sahip olan bina, kendi döneminin en yüksek katedrali olarak biliniyordu ve gelen son haberler, o dönemin mimarlarının devasa büyüklükte demir zımbalar kullanarak bunu mümkün kıldıklarını gözler önüne seriyor.
Duvarlar, inşaatın ilk gününden beri "zımba"larla tutturulmuştu
Arkeologlar tarafından yapılan incelemeler, bu katedralde geçmişleri 1160'lı yıllara kadar dayanan demir destekler olduğunu ortaya çıkardı. Tıpkı bir zımba gibi görünen bu demirler, duvarları oluşturan taşların birbirlerini tutması için kullanılmıştı. Bu keşif, Notre Dame Katedrali'nin yeni bir özelliğe daha kavuşmasını sağlamış oldu. Arkeologlar, binayı "demirin uygun bir yapı malzemesi olarak taşları bağlamak için kullanıldığı bilinen ilk Gotik katedral" olarak nitelendirmeye başladılar.
Kullanılan zımbalar işte böyle görünüyor:
Keşfin daha da ilginç yanı, zımbaların inşaatın devam ettiği 180 yıl boyunca sürdürülmüş olması. Uzmanlar, katedralin inşaatında çalışan 2 veya 3 mimarın zımba kullanma fikrini birbirlerine aktardıklarını söylüyorlar. Ancak yıllar içerisinde kullanılan demir ve uygulamalar değişmiş gibi görünüyor. Arkeologlara göre bu farklılıklar, dönemin şartları açısından çok olası bir durum.
Katedralde bulunan zımbalardan başka fotoğraflar:
Arkeologlara göre Notre Dame Katedrali'nde çalışan mimarlar, bu demirlerle tıpkı günümüz inşaat sektöründe olduğu gibi binanın desteklenmesini sağladılar. Demir zımbalar sayesinde binanın pek çok yerinde sütun kullanılmasına ihtiyaç kalmamıştı...