Nokia 2004 yılında, yenilikçiliğin sınırlarını zorlayan bir telefon piyasaya sürmüştü.
Nokia 7280 isimli bu modelde, Nokia kendince tasarım işine yeni bir boyut kazandırmayı amaçlamış olsa da işler pratikte pek de beklenildiği gibi gitmedi.
Çünkü Nokia 7280, şık ve ince hatlı bir tasarıma sahip olsa da kullanıcılar onu bir ruja benzetmişti.
Öyle ki, insanlar bu modeli "ruj telefon" olarak anmaya başlamıştı.
Nokia 7280, aslında özgün bir tasarım anlayışının eseri olarak piyasaya sürülmüştü.
İnce, şık bir yapıya sahipti ve geleneksel tuş takımı yerine "Navi-spinner" adlı döner bir kontrol mekanizması kullanıyordu.
Ancak ekran boyutunun 208x104 piksel ve klavye eksikliği gibi tasarım tercihleri, kullanıcıların ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılayamıyordu.
7280’in kompakt yapısı ve yansıtıcı yüzeyi, ona estetik bir hava katıyor olsa da pratikteki işlevselliği bir sorun yaratıyordu.
Aslında Nokia’nın bu cesur tasarımı, zamanın ruhuna ayak uydurma çabasının bir yansımasıydı.
Çünkü 2000’lerin başında teknoloji dünyasında estetik ve şıklık ön plana çıkıyordu.
Ancak bu süreçte Nokia kullanıcıların temel ihtiyaçlarını göz ardı etmiş olacak ki, 7280 estetik açıdan dikkat çekici bir model olsa da cihaz fonksiyonel açıdan oldukça eksikti.
Kullanıcılar hızlı ve verimli bir iletişim aracı ararken, Nokia 7280’in sunduğu deneyim sıkıcı ve zahmetliydi.
Örneğin, basit bir mesaj göndermek bile zor bir hâl almıştı çünkü kullanılan döner kontrol mekanizması kullanıcıların dikkatini dağıtıyor ve gereksiz bir karmaşaya yol açıyordu.
Sonuç olarak, Nokia 7280, tasarım ödülleri kazanmasına rağmen kullanıcıların beklentilerini karşılayamadı ve başarısız bir girişim olarak tarihteki yerini aldı.
Kaynak: Medium, Mobile Phone Museumİlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: