Meyveli ağacı taşlarlar. Yapımcı Mustafa Uslu, son yapıtı; Bir Garip Bülbül, Neşet Ertaş’ı bitirdiğinden beri kendi deyimiyle “linç yiyor”. Yapımcı Mustafa Uslu’nun başına ilk kez gelen bir şey değil bu, çünkü o gerçek yaşam öykülerinden film yapmayı seçiyor. Bunu yaparken ve yaptıktan sonra da filmini yaptığı kişilerin aileleriyle sorun yaşaması ilk değil. Bunu şöyle açıklıyor: “Filmini yaptığım kişinin ailesiyle birlikte yola çıktığımda bağımsız ve özgür bir yapımcı olamıyor, kişinin yaşamöyküsünü olduğu gibi yansıtamıyorum. Aile müdahil olunca o kişiyi kendi yarattıkları hikâye üzerinden görmek istiyor. O da gerçek hayattan farklı oluyor. Ama filmi seyrettikten sonra gerek Ayla’da, gerek Naim’de aileler salondan mutlu ayrıldı. Onları rencide edecek hiçbir şey yoktu. Göz yaşlarıyla ve gururla izlediler filmi.”
Mustafa Uslu ve Yazgülü Aldoğan bir arada.
- Peki Neşet Ertaş’ın hayatının anlatıldıığı filmde, sanatçının ailesiyle niye mahkemelik olundu ve filmin gösterimi neden ve nasıl engellendi? Filmi daha önce basına yapılan gösteride izledim. Ama filme yasaklama kararı veren hâkim ve bu kararı isteyen savcının izlemediğini söylesem?
Daha önce de kısaca yazdığım gibi; Mustafa Uslu bu filmi yapmaya karar verip sanatçı üzerine yapılmış çalışmalar içinden akademisyen Erol Parlak’ın yazdığı kitabı temel almaya karar verdiğinde aileyle ilk sorunu yaşıyor. Hayatta olan ve Almanya’da yaşayan eşi ve çocukları ilk başta Neşet Ertaş üzerine bir film yapılmasına karşı değil, hatta defalarca İstanbul’a gelip Mustafa Uslu ile görüşüyorlar. Onların karşı olduğu iki nokta var: Erol Parlak’ın kitabının senaryoya temel alınmaması ve sanatçının son 10 yılını geçirdiği Seyhan Hanım karakterinin filmde gözükmesi. Bu da Neşet Ertaş’a ilk inme indiği tarihten Açık Hava Tiyatrosu’ndaki o muhteşem konsere ve daha sonraki bütün hastalık sürecine ait bölümün filmde olmaması demek ki Uslu, bunu kabul edemiyor. Ancak çocukların annelerinin sahnede gösterilmemesi ile ilgili taleplerine karşı çıkmıyor.
Aslında izlediğimiz filmde kimseyi rencide edecek bir durum yok. Ancak ailenin açtığı mahkeme aşamasında her şey davanın 43. Asliye Hukuk’dan 23. Asliye Hukuk’a geçmesiyle değişiyor. Yeni mahkemenin hâkimi filmi seyretme ve vasiyetnameyi hazırlayan noteri dinlemeden yasaklama kararı veriyor.
LİNÇ BAŞLIYOR
Arkasından da Mustafa Uslu hakkında malum basında eski defterler açılıyor, daha önceki yapıtları için açılmış, lehine sonuçlanmış davaları kaybettiği haberleri yazılmaya başlanıyor. Mustafa Uslu’yla birkaç kez görüştüm, Ayla ve Müslüm filmini çok beğenmiştim. Halka mal olmuş bir sanatçı ve Abdal kültürünü anlatan Neşet Ertaş filmini de beğendiğim, harcanan 65 milyon TL. yüzlerce kişinin emeğinin ve beş yıllık bir çalışmanın çöpe atılmasına razı olmadığım için ailenin neden karşı çıktığının yanı sıra nasıl olup da böyle bir destek bulduğunun yanıtlarını bulmaya çalıştım.
Mustafa Uslu, “ikiz oğullarımın adı Mustafa ve Kemal” diyor. Kendisinin de Alevi kökenli olduğunu düşününce insanın aklına fena şeyler geliyor. Ailenin filme karşı çıkmasına gelince... Tamamen duygusal diyelim. Birincisi gişesi yüksek olacak filmden biz niye yararlanmayalım düşüncesi. Büyük oğlunun filmde babasını canlandırmak istemesi gibi amatör gerekçeler. 15 yıldır görüşmediği eşinin başka bir kadınla birlikte yaşamasına duyulan kıskançlık, o gösterilmesin isteği. Ya mahkeme yasaklama kararını nasıl açıklıyor? “Bilirkişi bulamadığım için izlemeden yasaklıyorum.” İlginç bir gerekçe. Yapım şirketi, Kültür Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğüne başvurmuş ve bilirkişi konusunda yardım istemişler. Bütün bu gelişmeler olmasaydı sizler yılbaşı tatilinde Neşet Ertaş’ı canlandıran saz ve söz ustalarından o güzel türküleri dinleyecektiniz.
Sanatın haklı çıkması dileğiyle. Bu arada hafta sonu Kızılay Genel Müdürlüğü Neşet Ertaş anısına belgesel film yarışması yapıp yıllar önce çekilmiş bir belgesel filmi gösterip ustayı andı. Oğulları da o törende bulundu ve “Filmi biz yapacağız, tekliflere açığız” açıklamasını yaptı. Kendisi de sinema bilirkişiliği yapan Mustafa Uslu ise, “Hayatta olmayan kişi için izin alma gereği yoktur” hatırlatmasını yapıp, elindeki filmi sıkı korumaya almış, yasaların işlemesini ve haklı çıkmayı bekliyor.