Şehir meydanlarında yükselen saat kuleleri sadece zamanı gösteren birer yapı değil.
Onların günümüze kadar gelmesinde hem tarihi hem de kültürel pek çok anlam yatıyor.
Mekanik saatlerin icadı ile insanlığın zaman kavramı değişti.
İlk olarak 13. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan saat kuleleri, toplu yaşam alanlarında herkesin görebileceği yerlere inşa edildi ve herkesin görebilmesi sağlandı.
Saat kuleleri özellikle kilise ve sarayların yanına da inşa edilerek günlük hayatın düzenlenmesinde önemli rol oynadı.
Önemli amaca hizmet ediyorlardı.
O dönemlerde birçok insanın saati yoktu ve ev saatleri bile nadirdi. Ayrıca ilk saatlerin kadranları da yoktu, yalnızca ibadete çağırmak ya da topluluğa haber vermek için çan saatlerinden ibaretti.
Çanların uzun mesafelerinden duyulabilmesi için de saatlere yerleştirilmesine karar verildi. Kasaba merkezlerine de yerleştirilmesinin asıl amacı buydu. Yüksek yapıları nedeniyle halk, zamanı kolayca görebiliyordu.
Her saat kulesinin ayrı bir hikâyesi var.
Dünyanın en eski saat kulelerinden biri sayılan İsviçre’deki Zytglogge Kulesi 1218 yılında inşa edilirken ilk amacı aslında zaman göstergesi değildi. Savunma amacıyla yapıldı ve sonrasında saat kulesine dönüştürüldü.
Yurt dışından bunun gibi çok fazla örnek verebiliriz ama biz kendi tarihimize dönelim. İlk saat kulemiz hangisi?
Osmanlı İmparatorluğu’nda saat kuleleri 16. yüzyılın sonlarında Balkanlar’da görülmeye başlandı. Anadolu’daki ilk saat kulesi olma özelliğini taşıyan ise Safranbolu’daki.
1797’de inşa edilen saat kulesi, hâlâ çalışıyor durumda olan ve içine çıkılabilen ilk saat kulesi.
Türkiye’deki birçok saat kulesinin amacı halkın toplanma noktasını oluşturmaktı. Böylelikle sosyal hayatın merkezinde yer aldılar.
II. Abdülhamit’in Türkiye’deki bazı saat kulelerinin yükselişinde etkisi büyük.
İzmir Saat Kulesi, 1901’de Sultan II. Abdülhamid'in 25. yılı anısına Fransız Mimar Raymond Charles Péré tarafından tasarlandı ve Konak Meydanı'nda yükseldi.
Bursa’daki Tophane Saat Kulesi ise 29. yılı şerefine yapılmıştı. Dolmabahçe Saat Kulesi de yine II. Abdülhamid tarafından inşa ettirildi.
Günümüzde ise tarihi birer sembol hâlinde.
Teknolojinin gelişmesi ve artık herkesin bir saati olmasıyla tabii ki saat kuleleri eski amacından kopmuş oldu ancak tarihi ve kültürel mirasın bir parçası olarak varlıklarını sürdürmeye devam ediyorlar.
Hangi şehre turist olarak giderseniz gidin mutlaka saat kulelerini de ziyaret edersiniz çünkü onlar gezilecek tarihi yapılar arasındaki önemini korumaya devam ediyor.
Hatta bazıları için buluşma yeri bile oluyor. “İzmir Saat Kulesi’nin önünde seni bekliyorum.” diyen kaç kişi var aramızda?
Kaynaklar: Cloudnola, Daily SabahBunları da inceleyebilirsiniz: