Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), politika faizini yüzde 45’ten yüzde 50’ye çıkarırken, operasyonel değişiklik kapsamında faiz koridorunu da genişletti.
Buna göre, borçlanma ve borç verme faiz oranı +-300 baz puanlık marj ile belirlenecek. Yani gecelik borçlanmalar taban oran yüzde 47 iken, tavan oran yüzde 53 olacak. Dolayısıyla 500 baz puanlık faiz artırımının yanı sıra örtülü bir 300 baz puanlık faiz artırımı daha yapıldığını söylemek yanlış olmayacak.
Bu noktada faiz koridorunun genişlediği dönemlere bir bakmak lazım.
Merkez Bankası'nın "geniş faiz koridoru" serüveni aslında 2010 sonlarında başladı. Küresel ekonomik büyümeye ilişkin tedirginliklerin arttığı 2010 sonlarında, geniş faiz koridoru ve aktif likidite politikasını bir arada kullanarak bir para politikası stratejisi tasarladı ve bunu uygulamaya koydu.
Böylece Türkiye, küresel oynaklık dönemlerinde şoklara karşı tepki verebilmek amacıyla TCMB tarafından geliştirilen bir araç olan "geniş faiz koridoru" uygulamasıyla tanıştı.
Böylece birden fazla faizin araç olarak kullanıldığı asimetrik ve geniş bir koridor sistemiyle aktif likidite politikasına dayalı esnek bir çerçeve getirilirken, politika araçları çeşitlendirildi.
Buna karşın banka, geniş faiz koridorunun para politikası duruşunun anlaşılması konusunda bazı sıkıntıları içermesi dolayısıyla, Ağustos 2015'te "Küresel Para Politikalarının Normalleşme Sürecinde Yol Haritası" yayımlayarak sadeleşme yolundaki ilk somut adımını attı.
Geniş faiz koridorunun üst bandını Mart-Eylül 2016 döneminde kademeli olarak toplam 250 baz puan indiren bankanın aksiyonları sonrasında 100 baz puanla tarihin en dar faiz koridoru görüldü.
Küresel ekonomik gelişmeler ışığında Ekim 2016'da yeniden faiz koridoru üst bandında artırımına gitme mecburiyetinde kalan TCMB, Ocak 2017'de de bu adımını devam ettirdi.
Politika faizini 2017 boyunca değiştirmeyen TCMB, önce faiz koridorunun üst bandını, ardından da geç likidite penceresini (GLP) kullanarak ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini yükseltmeyi tercih etti. Banka 2017'nin son ayında ise GLP faizini yüzde 12,75'e yükselterek fonlamanın tamamını GLP'den yaptı.
2018 yılına gelindiğinde nisan ve mayıs aylarında yaptığı artırımlarla GLP'yi yüzde 16,5'e yükselten banka, döviz kurundaki aşırı oynaklık nedeniyle farklı birçok tedbiri de devreye aldı. TCMB'nin sadeleşme yönündeki son hamlesi ise Mayıs 2018’de geldi. Politika faizi, bir haftalık repo ihale faiz oranı olarak netleşirken, faiz koridoru yüzde 15-18 bandında simetrik hale getirildi
Böylece, politika faizi yüzde 16,5'e eşitlenmiş oldu ve sadeleşme ile geniş faiz koridoru süreci sonlanmış oldu.
KORİDORA AKTİF DÖNÜŞ
Gelinen noktada, küresel çapta inatçı enflasyon ve enflasyon hedeflerine dair birçok tartışma söz konusu. Dünyanın önde gelen merkez bankaları “uzun süreli yüksek faiz” sarmalına girmiş durumda. İlk indirim adımını atmakta oldukça temkinli davranılan bir süreçten geçiliyor.
Yurt içine bakıldığında ise geçen yılın haziran ayından bu yana uygulanan sıkılaşma sürecinin, şubat itibarıyla daha “şahin” bir tonda ve kararlı bir şekilde ilerlemesi, agresif adımların atılmasını da beraberinde getirdi.
Kararı tek kelimeyle yorumlamak gerekirse; merkez bankası kredibiliteyi artırıcı bir adımla golünü attı. Daha yüksek maliyetle de olsa enflasyon beklentilerini yönetmekte kararlı olduğunu net bir şekilde ortaya koydu.
Şimdi sıra, vatandaşların süreci doğru okuyabilmesine yardımcı olabilmekte. Finansal okuryazarlık konusundaki çalışmaları daha tabana yaymakta ve sıkı politika sürecinde harcama ve tasarruf davranışlarını yönetebilmekte…