7. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde hükümetin ikinci teklifini kabul etmeyen Memur-Sen, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda gerçekleştirilen toplantının ardından Başkanlar Kurulu ve Genişletilmiş Başkanlar Kurulunu olağanüstü toplantıya çağırdı. Toplantının ardından yayımlanan bildiride “Kamu personelinin emeğine karşılık aldığı ücretin, ekonomik sıkılaşma politikalarının tasarruf kalemine dahil edilmesi anlayışı derhal terk edilmelidir. Alın terinin hakkından tasarruf olmaz” denildi.
Memur-Sen Genel Merkezi’nde peş peşe gerçekleşen toplantılarda ilk olarak sendika genel başkanlarının yer aldığı Başkanlar Kurulu hemen ardından ise sendika yönetim kurulu üyelerinin yer aldığı Genişletilmiş Başkanlar Kurulu bir araya geldi. Kamu İşveren Heyeti’nin yüzde 15+10 ve yüzde 6+5 oranındaki ikinci zam teklifinin değerlendirildiği toplantılarda Memur-Sen ve bağlı sendikaların yol haritası masaya yatırıldı. Refah payı talebinin sunulmadığı teklifin yetersiz olduğu ve kabul edilemez olduğu konusunda görüş birliği sağlanan toplantılarda, kira yardımı başta olmak üzere diğer talepler hakkında teklif getirilmemesi de değerlendirilen konular arasında yer aldı.
Başkanlar Kurulu ve saatler süren Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısının ardından yayımlanan bildiride ise bugün sunulan teklifin, Merkez Bankası 2024 enflasyon tahmininin 8 puan altında; Kamu İşvereninin değişikliğe bile gitmeyerek 2025 yılı için yüzde 11 olarak tuttuğu teklifin ise Merkez Bankası 2025 enflasyon tahmininin 4 puan altında olduğu belirtildi.
“Kamu İşvereninin kamu görevlilerine yönelik ‘satın alma güçlerini artırmayı hedefliyoruz’ cümlesi bu teklifle boşa çıkmıştır” denilen bildiride “Nitekim alım gücünü koruyacak tedbirler alınmadan memurun enflasyona ezdirilmeyeceği iddiasında bulunmak gerçekle örtüşmemektedir” değerlendirmesi yer aldı.
Enflasyon baskısına karşı zam tekliflerinin 3’er aylık periyotlar halinde sunulduğu hatırlatılan bildiride “Bu teklifimize rağmen Kamu İşvereninin; tekliflerini altışar aylık olarak refah payından yoksun ve enflasyon tahminlerinin altında sunması anlaşılmadığımızı göstermektedir” denildi.
“REFAH PAYI ALIM GÜCÜNÜN YÜKSELMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR”
Enflasyon farkının, kamu görevlisinin geçmişten kaynaklı alacağı olduğu vurgulanan metinde “Refah payı olmadan kamu görevlilerinin enflasyonu yenmesi ve alım gücünü yükseltmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, Sayın Cumhurbaşkanımızın da Seçim Beyannamesinde yer verdiği Refah Payı vaadi, Türkiye’nin öngörülen büyüme rakamları gözetilerek bu Toplu Sözleşmede mutlaka masaya teklif olarak gelmelidir” ifadeleri yer aldı.
Memur-Sen’in oransal zam dışındaki diğer taleplerinin de hatırlatıldığı bildiride ayrıca şu ifadeler yer aldı:
“Genele ilişkin toplu sözleşme tekliflerimiz arasında yer alan 1. dereceye gelen kamu görevlilerine 3600 Ek Gösterge verilmesi, disiplin affının gerçekleştirilmesi, Görevde Yükselme ve Ünvan Değişikliği sınavlarının periyodik olarak yapılması, Mobbing İzleme Kurullarında sendika temsilcilerinin bulunması, TOKİ konutlarında memurlara öncelik verilmesi konularının yetkili Konfederasyon ile çalışılarak hayata geçirilecek olmasını önemli buluyoruz. Çalışanı, emeklisi ve aileleriyle birlikte 25 milyonu aşan bir kitlenin hak ve menfaatlerini korumak için müzakere sürecini sonuna kadar işletmekte kararlıyız ve örgütlü gücümüzü sahaya taşıyacak sendikal hakkımız olan her türlü eylemi kullanmayı gündemimizde tutuyoruz. Kamu personelinin emeğine karşılık aldığı ücretin, ekonomik sıkılaşma politikalarının tasarruf kalemine dahil edilmesi anlayışı derhal terk edilmelidir. Alın terinin hakkından tasarruf olmaz.”
Kararlılığın vurgulandığı bildiride, “Memur-Sen olarak sürece dair kararlığımızı sürdürüyor, umudumuzu da korumak istiyoruz. Bunun için Kamu İşverenine; gerek genele ilişkin başta kira yardımı, bayram ikramiyesi, 8.077 TL seyyanen zammın emeklilere yansıtılması ve diğer tekliflerimizin kabul edilebilir biçimde revize edilmesi, gerek hizmet kollarına ilişkin süreçte somut adımlar atılması, sürecin son dakikaya bırakılmadan hızlı ve verimli bir şekilde sonuçlandırılması çağrısında bulunuyoruz. Toplu Sözleşme Masasından hayal kırıklığıyla mı yoksa emeğin kıymetinin karşılık bulduğu, adaletin tesis edildiği bir zeminde mi kalkılacağını belirleyecek olan Kamu İşvereninin tutumu olacaktır.” ifadelerine yer verildi.