Maria Roza, Bakû doğumlu, ancak Ankara’da liseden başlayarak bütün eğitimini resim üzerine yapılandırmış, halen Hacettepe Üniversitesi’nde yüksek lisansını da resim üzerine yapan genç bir sanatçı. İstanbul’daki kişisel ilk sergisi “Paralel Hayvanlar” da Maria Roza kendi otoportrelerini de kullanarak hayvanlarla bütünleşen tekinsiz bir atmosfer yaratıyor.
KONYA’NIN ÜSTÜNE...
Sergisinin açılışı tam da Konya barınağındaki hayvana şiddetin korkunç yüzü ortaya çıktığı günlere rastladığı için çok ilgimi çekmişti, yoğunluktan Maria’ya yetişemedim. Sergiyi gezmeye gittiğimde Ankara’ya dönmüştü ama duvarlardaki resimlerde, bütün güzelliğiyle duruyordu! Maria, tipik bir Gürcü kızı, kızıl sarı saçları, pembe yanaklarıyla genlerini annesinden almış. Otoportrelerinin yanında hayvanlar var, kimi kucağında, kimi omzuna patisini koymuş, kimi başında! Bunlarda neyi amaçladığını kendisinden dinlemeyi isterdim, açıklamalarında her ne kadar insan ve hayvan arasındaki iletişim diyorsa da gıdısını okşadığımız minnoş yaratıklar değil resimlerindeki, yaban hayvanları! Alışılagelmiş formlar da değil, gerilim yaratmayı, yabancılaşma yaşatmayı, doğayı sembolize etmeyi amaçlayan kimi zaman gerçeküstü formlar.
SUÇLU KİM?
Sanatçının karakalem resimlerinde ise otoportreler yok, insan ve hayvanlar çok çarpıcı biçimde birlikte ve bu resimler çok başarılı. Aslan ve at Maria’nın resimlerinde sıkça rastlanan figürler. Arka odadaki enstalasyonu ise hayvanlara yapılan eziyeti bütün acımasızlığıyla dile getiriyor. Okun vurduğu hayvandan aşağıdaki beyaz leğene kan damlıyor! Bir sileceğin temizlediği aynada ise kendinizi görüyorsunuz, suçlu olarak... Sergi İstanbul Concept Gallery’de 10 Aralık’a kadar izlenebilir.