Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, belediyenin düzenlediği konserlere yapılan harcamalarla ilgili ortaya iddialara ilişkin olarak, basın toplantısı düzenledi.
Yavaş, Ebru Günoeş ve Manga grubuna 69 milyon ve 71 milyon TL ücret ödendiği iddialarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Malum, birtakım iddialar atıldı. Bu iddiaların atılış biçimi de çok ilginç. Belli amaçlarla, belediye içerisinden birileri doğru olmayan bilgileri sızdırdılar. Bu doğru olmayan bilgiler eşliğinde, özellikle internet medyasında, bizden doğru bilgileri alacakken, 'Ankara Belediyesi bir konsere 69 milyon lira ödedi' diye servis etmeye başladılar. Tabiki, bu haberi duyar duymaz, derhal incelemeye başladık. Çünkü, ben bir hukukçu olarak ne peşinen herkesi suçlu ilan ederim, ne de araştırmadan 'nasıl olsa bu iftiradır' diye bakmam. 5 yıl boyunca da böyle davrandım. Belediyemizle ilgili en ufak bir müracaat geldiğinde bunu mutlaka teftişten geçirdim.
Şöyle bir eleştiri var; neden 10 gün beklendi deniyor. Bu iddia 30 ekim gecesi internete düşmüş. Bunun üzerine 1 Kasım'da biz teftişe talimat vermişiz. Araya resmi tatil giriyor, 4 Kasım'da müfettiş gönderiliyor ve daire başkanlığından dosyalar isteniyor. Bu sefer ayın 5'inde Kültür ve Sosyal İşler Dairesi'nden izahat isteniyor. Bu izahat veriliyor. Bu izahatın doğru olup olmadığını tespit için, teftiş yazı yazıyor. Ses, sahne kurulumu gibi bildirilen belgelerde, şekli, metrekaresi ve teknik özellikleri belli olan sahnenin kurulum süresi ve kira ücretine yönelik olarak piyasa tespitini yapmasını istiyor. Bunun üzerine yapı kontrol dairemiz, ayın 8'inde 6 tane bu tür işleri yapan firmaya teklif şartnamesi gönderiyor ve teklifleri yazı olarak bildiriyor. Bu yazı da internet medyasına gerçekmiş gibi düşürüldü. 6 tane firmaya gönderilen e-postanın sadece bir tanesine cevap gelmiş. Onu da göstereceğiz biraz sonra. Ve 11 Kasım'da, yani bugün rapor tamamlanıp bana verileceği bildirildiği için, biz de basın toplantısını bugün yapmak zorunda kaldık.
Benim dönemimde teftiş dairesinde 346 dosya açılmış, yine benim dönemimde 20 tane raporu savcılığa 53 kişinin cezalandırılması için ben göndermişim. Yani, bizim yönetimimizde hiçbir bürokratımız suç ortağımız değildir. Hata yapan hatasının sonucuna katlanacaktır. Ama hiçbir bürokratıma da evet bu yapmıştır, etmiştir diyemem. Çünkü incelemeden bir sonuca varmak mümkün değildir. Bugün internette yargısız infazla yapılıyor ama ben kendi personelime yargısız infaz yapamam. Onların da savunmaları alınıp, durum ortaya çıkarıldıktan sonra elbette bu konular kamuoyu ile paylaşılacaktır. Eğer kusur varsa, asla ve asla arkasında durmayız. Hatta dava açılırsa biz de davaya katılırız.
Ben 2019'da 2 Ankaralıdan birinin, son seçimlerde ise 3 Ankaralıdan neredeyse 2'sinin oyunu alarak seçildim. Şatafat sürmeden, oldukça sade bir yaşantıyla, o makamda otururken Ankara halkından aldığımız maaşı hak edecek şekilde çalıştık. Hiçbir yerde benim fotoğrafımı görmediniz, açılışlarda kon ser görmediniz, reklam olacak işlere girmedik, bir kuruş harcırah almadım, uçak biletlerimi resmi görevlerde bile tamamen kendim karşıladım. Bunu neden böyle yapıyorum? Ben böyle yapayım ki, benim personelim de bu şuurla, bu hassasiyetle hareket etsin diye. Hatta zaman zaman niye açılışları konserle yapmıyorsunuz, niye reklamını yapmıyorsunuz diye çok sayıda eleştiri aldık.
Bugün Türkiye'deki ekonomik sıkıntıların yanında en büyük problemin yolsuzluklardan, israftan, şatafattan kaynaklandığını biliyoruz. Bu yolsuzlukların önüne geçmenin en önemli şartlarından bir tanesi ihalelerin canlı yayınlanmasıydı. Ve 5 yıldır bu şekilde yaptık, halen de yapmaya devam ediyoruz.