Türkiye’nin ilk kadın ticaret ve sanayi odası başkanı olan Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası (KUTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Esin Güral Argat, Türkiye’nin öncelikle kadın konusunda ilerleme kaydetmesi gerektiğine işaret ederek “Kadınlar güvende olacakları bir çalışma ortamı istiyor” dedi.
Esin Güral Argat ile ekonomideki son gelişmeleri ve kadının ekonomideki yerini konuştuk.
- Türkiye’nin ilk kadın ticaret ve sanayi odası başkanısınız nasıl bir vizyonla yola çıktınız?
Türkiye’nin kalkınma serüveninini birkaç bölgenin ili arasında sıkışarak sürdürmesi çok zor. Anadolu’da bir sürü yer var. Kütahya onlardan biri. Potansiyeli güçlü olacak bir coğrafya. Diğer şehirlerin de büyüme serüveni içinde söz sahibi olması gerekiyor. İş dünyası daha fazla sorumluluk alarak itici güç olabilir. Küçük dokunuşlar yaparak önemli değişiklikler yapabiliriz. Kütahya meclisi, iş insanları KUTSO başkanlığı için benim bu dönem başkan olmamı istediler. Büyük bir konsensusla seçildik.
- Ne tür projeleriniz olacak?
İlerleme kaydetmemiz gereken öncelikli konu kadın. Eşit birey olma konusunda desteklerim hep oldu. Kadın çalışan sayısının artması yönünde projelerimiz olacak. İlk projemiz, kadın girişimcilik ofisi kurduk. Hayatını belli bir düzene koymuş ama iş ile ilgili arayışı olan kadınların sesi olmak istiyoruz. Orta ve orta yüksek yatırımları Kütahya’ya çekmek için çalışacağız. Uzmanlarla toplanıp önümüzdeki 4 yılın stratejik planlarını hazırladık.
- Türkiye’de kadının istihdama katılımı neredeyse yerinde sayıyor, burada neler yapılabilir?
Çocuk ve yaşlı bakımı kadının üzerinden alınmalı. Ülke olarak kalkınma söylemimizi kesintisiz devam ettirmemiz için kadının bu hikâyede yer alması gerekiyor. Burada hem devletin hem iş dünyasının alması gereken tedbirler var. Kadınlar güvende olacakları bir çalışma ortamı istiyor. Mümkün olduğunca adil ve eşitlikçi bir çalışma ortamı sağladıktan ve gerekli mesleki eğitim verdikten sonra burada yol katedilir. Ayrıca kadına karşı şiddette farkındalık çalışmaları çok önemli. Bu toplumsal bir konu. Bütün paydaşlar bir arada olmalı.
- 2023 ile ilgili öngörüleriniz nelerdir?
Bu yıl içinde doları 25-26 seviyesinde öngördük. Bütçe oluştururken enflasyonu yaklaşık yüzde 50 tahmin ettik. İşsizlikte önemli bir artış öngörmüyorum. Büyümede yüzde 3-3.5 öngörüsü var. Türkiye’nin yüzde 5’in altında büyümemesi lazım.
AYAĞIMIZI YERDEN KESMEYECEĞİZ
- 2022 sanayiciler açısından zor bir yıldı, neler yaşadı sanayici?
2022 çok zor bir yıldı ama kolay bir yıl da pek hatırlamıyorum. Bu yıl da kolay mı. 30 yıldır iş hayatının içindeyim her yılın kendi içinde zorlukları oluyor. Enflasyon ve artan maliyetlerle birlikte ihracatta zor bir döneme girildi. En büyük pazarımız AB olduğu için oranın daralması bizi net şekilde etkileyecek.
Peki 2023 ile ilgili biz ne yapacağız? Risk almadan ayağımızı yerden kesmeden sadece mevcut durumumuzu korumak için belli politikalar geliştireceğiz.
- Seçim süreci var. 2023’e dönük şirketler plan yapabildi mi, üyeleriniz en çok nelerden endişe duyuyorlar?
Herkesin gündeminde ihracattaki daralmalar var. Bir de artan maliyet baskısı ve döviz kurunun mevcut seviyedeki seyri ile sürdürülebilirlik var. Yeni pazar arayışları olacak. Şirketlerin kendi içindeki verimliliklerini artırmak için yol haritaları olacak. Ama biraz şirketlerin küçülme yönündeki eğilimini hissediyorum. Özellikle küçük ve orta ölçekliler çok etkileniyor.
FİNANSMANA ERİŞİM ÖNEMLİ SORUN
- Krediler konusunda ne tür sıkıntılar var, finansmana erişim nasıl aşılacak?
Finansmana erişim bir süredir önemli bir sorun. Şu anda daha fazla işletme sermayesi ihtiyacı var. Günün sonunda piyasaya çıkıp kredi ihtiyacı var dediğinizde uzun dönemli kredi yok. Çok yüksek maliyetli krediler. Sonuçta ne üretiliyor ki o kredilerin faizleri ödenecek. Öyle bir dünya yok.
- Döviz kuru son aylarda aynı seviyelerde kaldı, bu kur seviyesiyle iş yapılabilir mi?
İthalata dayalı üretim yapıyoruz. İhracatçı gözüyle kurlar artsın diyoruz ama öbür taraftan ithalattaki yükümüz çok artıyor. Bunun yapısal bir şekilde çözüme kavuşması gerekiyor. Gerçek anlamda katmadeğeri yüksek üretime geçmemiz gerekiyor ki ithalatın payını düşürelim. Reel sektör ve üretim Türkiye’nin olmazsa olmaz gerçeği.
"EYT ENDİŞELENDİRİYOR"
En verimli çağında yıllardır kurumsal hafızaya sahip, teknik olarak donanımı iyiler emekliye ayrılacak. İşin ekonomik boyutu zorlayıcı bir konu, o bir şekilde çözülebilir, ama işin beşeri sermaye boyutu nasıl çözülecek? 2.2 milyon kişi emekli olacak. Onların yeri nasıl ikame edilecek? Haydi 1 milyonu kalsın, çok büyük kısmı gidecek. Bu sürece ne kadar hazırlıklı olunabilir ki? Tüm ümidimiz insanların tekrar çalışmaya devam etmek istemesi.