Hayvanlarda, ne zaman gideceklerini bildiren bizdeki gibi bir alarm sistemi olmadığına göre, mevsim değişikliğinde ve yaza veda ederken uzak mesafelere, sıcak bölgelere göç eden kuşlar nasıl bir takvim sistemine sahip olabilirler?
Aslında bu durum, doğanın büyüleyici bir örneğiyken kuşların hayatta kalmaları ve üreme stratejilerinin de bir parçası. Hayatta kalmaları için farklı bölgelere göç eden kuşlar, her yıl kronometreleri varmışçasına aynı zamanlarda hareket etmeyi biyolojik unsurlarına borçlular.
Kuşların göç etme yetenekleri, doğanın en etkileyici adaptasyon örneklerindendir.
Bu karmaşık süreç, kuşların içsel biyolojik saatinin yanı sıra çevresel faktörleri ustalıkla birleştirerek gökyüzünde belirli bir rotaya doğru mükemmel bir zamanlamayla hareket etmelerini sağlıyor.
Biyolojik saatler, kuşların doğal olarak içsel bir zaman takvimini takip ettiriyor. Günlük ışık değişimlerini algılayabilen kuşlar, mevsimleri takip ederek uygun zamanda da göç etmeye başlıyorlar.
Bu, bir nevi içgüdüsel mekanizmadır aslında. Kuşların sadece kendi içsel saatlerine bağlıyken aynı zamanda doğanın genel ritmine uyumlu yol almalarına olanak tanıyan bir mekanizma.
Günün sonunda hepimiz Güneş’in battığını ve gece olduğunu anlıyoruz.
Biz insanlar, uyku saatimiz geldiğinde bunu biyolojik olarak esneyerek ya da yorularak hissedebiliyoruz. Bu durum, dinlenmeye ihtiyaç duyduğumuz bir iç saatin olduğu gerçeğinden kaynaklanıyor.
Nasıl ki bizler böyle bir farkındalığa biyolojik olarak sahibiz ve her gün bunu yaşıyoruz, kuşlar için de benzer bir iç saate sahip olduklarını söyleyebiliriz. Bu saatin işaretleri arasında da göç etme zamanlarını belirlemede önemli bir ipucu bulunuyor.
Uzmanlara göre, kuşların göç etme zamanını belirlemede en büyük ipuçlarından biri gün ışığı miktarındaki değişikliklerdir.
Kuzey yarımkürede sonbaharın gelmesiyle gün ışığında azalmalar yaşanıyor. Bugünlerde geçirdiğimiz gündüz kısalmalarını göz önüne alırsak şu anda kuşlar güneye doğru kanat açmış durumdalar. Bu farkındalığa sahip kuşlarda da bu durum "göç huzursuzluğu" olarak adlandırılıyor.
Bu değişikliklere fotoperiyot denir ve kuşlar için son derece önemli bir sinyaldir.
Günler kısaldıkça veya uzadıkça, kuşların biyokimyasında ve fizyolojisinde birtakım değişiklik meydana gelir. Gün uzunluğu ile göç arasındaki bağlantının birçok hayvanın evrimsel tarihinde derin kökleri olduğu biliniyor.
Bu nedenle kuşlar, atalarından göç etme eğilimini miras almış olsalar da neden bu şekilde davrandıklarını tam olarak anlamıyorlar; bu sadece içgüdüsel bir davranış hâline gelmiş ve yapmaları gerektiğini düşünüyorlar.
Fotoperiyotla etkilenen kuş türleri, zorunlu göçmenler olarak adlandırılır.
Bu kuşlar; hareketlerine, hava koşulları zorlaşmadan ve yiyecek kaynakları tükenmeden önce başlarlar. İçgüdüsel olarak geliştirdikleri davranışları; göçün mesafesi, zamanlaması ve geri dönüşleri gibi durumları da daha öngörülebilir kılar.
Her kuşlar göç eder gibi kesin bir yargıya varmak da yanlıştır. Çünkü bazı kuşlar sadece hayatta kalmak için ihtiyaç duyduklarında tercihe bağlı göç ederler.
Bu kuşlar, göç uygulamalarını çevresel faktörlere bağlı olarak yönetirler. Hava koşulları zorlaştığında veya yiyecek kaynakları azalmaya başladığında, güneye doğru uçmaya başlarlar.
Keyfî olarak göç etmeyen kuşlar da vardır.
Bu kuşların göç etmesi, çevresel faktörleri değerlendirme yeteneklerine dayanıyor. Fotoperiyotla etkilenen zorunlu göç eden kuş türleri, göç etme eğilimlerini hava koşulları zorlaşmadan önce başlatarak göçlerini oldukça tahmin edilebilir hâle getiriyorlar.
Yani yaz aylarının sonunda gökyüzünde gördüğümüz sürüler, zorunlu göç edenler sınıfından.
Gördüğümüz gibi kuşlar göç etmeye karar verdiklerinde, biyolojik saatinin ritmi, çevreden gelen sinyal ve değişkenler arasında muazzam bir denge kuruyorlar.
Bu karmaşık uyum da kuşların mükemmel bir zamanlama ile gökyüzünde belirli bir rotaya doğru yol almalarına olanak tanırken ortaya da harika görüntüler çıkıyor.
Kaynaklar: Scientific American, Discover Wildlife, All About BirdsKuşlarla ilgili diğer içeriklerimiz: