Peki hiç düşündünüz mü tavuktan daha ürkek hayvanlar da varken neden özellikle tavuk?
Belki de bu ifade, yalnızca tavukların korkaklıklarıyla sınırlandırılmış bir ifade değildir. Çünkü sadece 21. yüzyılda böyle bir söylem kullanılmıyor, asırlar öncesinde de benzer bir ifadeye rastlıyoruz.
Kökenleri çok eskiye dayanıyor.
Shakespeare'in Cymbeline adlı eserinde, savaş sırasında kaçan askerleri tanımlarken "Hemen uçarlar, tavuklar..." ifadesini kullanması, bu deyimin ilk göze çarpan örneği. Böyle gördüğünüzde Shakespeare ile bu ifadenin hayatımıza girdiğini düşünebilirsiniz.
Ancak tavukların korkaklıkla ilişkilendirilmesi aslında 17. yüzyıldan öncesine dayanıyor. Birçok eski oyun ve şiirin müziğe uyarlanmış hâli olan baladlarda, korkak insanlardan "tavuk kalpli" diye bahsedilirken cesur liderleri ve savaşçılar ise "horoz" olarak adlandırılıyordu.
Mesela Taylor'ın Ağıtı (Taylor's Lamentation) adında bir balad şu şekildeydi:
"O zamandan beri, öyle bir hakimiyete sahip ki,onun kanunlarına uymaya zorlanıyorum.O horoz ve ben tavuk, bu benim durumum, ah! Acıyın bana o zaman."Sözlerine baktığımızda bunun aslında kadınlara atfedilen itaatkâr ve bastırılmış bir rol olduğunu görebiliriz. Yani korkaklıkla bağdaştırılan tavuk, cinsiyetçi bir ifadeyi kapsıyor.
Günümüzde ise bu kalıbı sadece korkaklıkla ilişkilendirmiyoruz.
Bazı durumlarda, saflığı ya da aptallığı ifade etmek için kullanılırken çekingen insanlar ve hatta erkenden uyuyan insanlar için de "tavuk ciğerli" ya da “tavuk” tabiri kullanılıyor.
Bu deyimin cinsiyetçi bir geçmişi olduğu aşikâr. Horozlar, genellikle cesaret ve güç sembolleri olarak görülürken dişi olan tavuklar ise itaatkârlık ve korkaklıkla ilişkilendirilmiştir.
Kaynaklar: Independent, Grammarphobiaİlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: