Peki, köpekler dünyayı gerçekten nasıl görüyor?
Bazı araştırmalara göre bu görüş, bir şehir efsanesinden mi ibaret?
Köpeklerin renk algısı üzerine ilk bilimsel çalışmalar 1940'lara kadar uzanıyor.
Optometrist Gordon Walls’ın kaleme aldığı "The Vertebrate Eye and Its Adaptive Radiation" adlı kitapta, köpeklerin renkleri nasıl gördüğüne dair yapılan deneyler yer alıyor. 1913’te gerçekleştirilen bir deneyde, sadece yedi köpek kullanılmış ve bu deney sonucunda köpeklerin gri tonlarını diğer renklere göre daha iyi ayırt ettiği öne sürülmüştü.
Ancak bu deneylerin sınırlı katılımcı sayısı ve o dönemdeki teknolojik kısıtlamalar, elde edilen sonuçların yanıltıcı olmasına sebep oldu. Walls’ın çalışması, köpeklerin görme sistemine dair ilk adımları atmış olsa da günümüz bilimsel anlayışıyla kıyaslandığında geçerliliğini büyük ölçüde yitirdi.
Günümüzde köpeklerin “dikromat” yani iki koni hücresi ile sınırlı bir renk algısına sahip olduğu biliniyor.
Bu da onların aslında renk körü olmadığını, belirli renkleri gördükleri anlamına geliyor. Birçok filmde ya da anlatıda bu konu hakkında bazı yanlış bilgiler edindiğimiz doğru. Ancak 1989’da Jay Neitz ve Gerald Jacobs’ın yaptığı araştırmalar, köpeklerin mavi ve sarıyı görebildiğini ancak kırmızı ve yeşil tonlarını ayırt edemediğini ortaya koyuyor.
Köpeklerin retinalarında iki tür koni hücresi bulunuyor. Bu da onları kediler, sığırlar ve domuzlar gibi diğer memelilere benzetiyor. Bizlerde üç tip koni hücresi varken köpeklerde bu, iki ile sınırlı. Yani dünyayı, daha dar bir renk spektrumunda görüyorlar.
Mavi ve sarı renklerini rahatlıkla ayırt edebiliyorlar.
Ancak kırmızı ve tonlarını bizler gibi parlak ve canlı göremiyorlar, bu rengi daha çok gri veya kahverengi tonlarında görüyorlar. Tabii ki algılayabildikleri renklerin sınırlı olması da köpeklerin, dünyayı renkli gördüğü gerçeğini değiştirmiyor.
Kaynaklar: PetMD, Daily Pawsİlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: