Bu “Arap bacı” ya da “Arap kızı” işte bugünkü Afro-Türkler; Osmanlı Devleti’nin çeşitli dönemlerinde, Hicaz, Basra ve Akdeniz’in köle ticaret yolları üstünden Türk bölgelerine getirilmiş kölelerin ya da savaş için getirilen askerlerin torunlarıdır. 1847'de kağıt üzerinde yasaklanana kadar Osmanlı’nın her döneminde kölelik mevcuttu. Ancak 19. yüzyıl köleliğinin diğerlerinden farkı, ekseriyetle savaşlarda esir alınanlara dayanmasıydı.
Osmanlı köleleri ile ilgili araştırma yapan Tel Aviv Üniversitesi'nde Profesör Ehud Toledano’nun aktarımına göre, Afrika’dan Osmanlı ülkesine gelen kölelerin artış sebepleri arasında Mısır’ın 1820’lerde Sudan’ı işgali ve Osmanlı’ya Mısır’dan çok fazla köle gelişi; Osmanlı’nın 1835’te Trablusgarp işgali ile Afrika’nın iç bölgelerinden köle alması; Süveyş Kanalı’nın açılışı ile köle ticaretinin yapıldığı bölgelere gemi ulaşımının sağlanması vardır.
Neden İç Anadolu veya Doğu Anadolu değil de Ege’deler?
Nüfus sayımlarının tahminlerine göre sayıları 100 bine ulaşsa da varlıkları Ege bölgesiyle sınırlı kalmıştır. Sebebi ise yine kölelikle alakalı. 18. yüzyılda köle aileler, günümüzde İzmir olarak bilinen Smyrna bölgesine pamuk tarlalarında çalışmak için gönderildiler. Gemiyle geldikleri için sahil kesimlerinde varlıklarını sürdürmüşlerdir.
Osmanlı'nın son döneminde çoğunluğu farklı şehirlere gitse de nüfuslarının büyük bir kısmını Ege’de bırakmışlardır. Osmanlı’daki kölelerin Aydın vilayetindeki köylere yerleştirilmesinin de bu bölgelerde Afro-Türklerin oluşması üzerindeki etkisi göz ardı edilemez.
Osmanlı’da kölelik hayatlarından sonra yaşamları nasıl devam etti?
Köleliğin kaldırılmasından sonra Türkiye sınırlarında yaşamlarına devam eden Afrikalı Türkler, öncelikle II. Abdülhamid’in çiftliklerinde çalıştırılmak üzere görevlendirilmişlerdir. Erkekler tarla ve çiftliklerde çalışırken kadınlar da saray ya da evlerde dadılık, hizmetçilik rolünü üstlenmişlerdir. Kimisi de farklı iş bulma ümidi ile büyükşehirlere göç ederek oralarda yerleşim sağlamışlardır.
Çoğu insan onları mülteci sanıyor.
Ege’de yaşayan Afro-Türkler, birçok ayrımcılığa da maruz kalıyorlar. Son günlerde haberlere konu olan Afro-Türk Hatice Nine’nin oğlu Esat, Özellikle günümüzde artan mülteci sorunlarından ötürü kendilerini “Arap” olarak çağrıldıklarını söylerken, bu durumun onlar için artık çok normal olduğundan da bahsediyor: Çok arkadaşım var, bazıları bana Arap diyor. Ama kötü anlamda değil, takılıyorlar.
Büyükşehirlerde göze batan ve birçok ayrımcılığa maruz kalan Afrikalı Türkler, Ege’nin köyleri gibi daha küçük yerleşim yerlerinde toplumun bir parçası olarak görülüyorlar. Belki de zorunlu göçten sonra fırsatları varken Ege’den dışarı çıkmamalarının bir sebebi de budur.
Hem kadın hem de ‘siyahi’ysen…
Günümüzde hâlâ Afro-Türklerin kökeni bilinmediği için mülteci sanılarak büyük bir ayrımcılığa maruz kalıyorlar. İzmir’de yaşayan Afro-Türk bir kız, yaşadığı durumu şöyle anlatmış: İzmir’de de sorunla karşılaşıyordum. Türkiye’de kadın olmak zor, siyahi olmak daha zor. Isparta’ya üniversite için gittim. Herkeste bir şaşkınlık, yurtta da herkes bana bakıyor. Sokaktaki insanların bir şey söylemesi çok koymuyor ancak üniversitede belirli bir düzeyde olan insanların söylemesi koyuyor…
Türklerin tarih boyunca sinemadaki imgesi: Arap Bacı
Arap Bacı olarak bilinen ve sinemalarda filmlere, dizilere hatta romanlara konu olan bu kadınlar, genellikle ev işlerine yardım eden ya da dadılık yapan bir statüde gösterilmişlerdir. Bu durum da kölelik geleneğinin bir yansımasıdır. Onlar kendilerini Türk sayıyorlar ve artık ayrımcılık yaşamak istemediklerini dile getiriyorlar. 19. yüzyıldan bu yana Türk topraklarında varlıklarını sürdüren bu topluluk, geçmişte var olan kölelik durumlarından ötürü yaşadıkları durumların artık geçmişte kaldığını söylüyor.
Peki hepimizin yakından tanıdığı, izlediği ve dinlediği Afrika asıllı Türk sanatçıları merak ettiniz mi? İşte onlardan birkaçı...
Esmeray, Afro-Türk dendiğinde akla ilk gelen isimdir.
“Arap Bacı” örneğindeki Dursune Şirin, Türk sinemasının vazgeçilmez bir simasi olmuştur.
Mansur Ark, Afrika kökenli Türk şarkıcıdır.
Safiye Ayla Targan, Türk klasik müziği sanatçısıdır.
Bakıldığında haklarında çok az şey bildiğimiz bu Türkler; aslında bizim aramızda, halktan insanlar. İsimleri Ayşe, Fatma, Hatice, Mehmet, Ahmet…
Kaynaklar: BBC, International Journal of Human Sciences, AFAM