Elinize keyifle okuyacağınız kitabı, sehpanıza çayınızı/kahvenizi alırsınız ve kitabınızı okumaya başlarsınız. Kısa bir süre sonra gözleriniz kapanır, mışıl mışıl bir uykuya dalış yaparsınız…
Sahiden, neden okuduğumuz şey sürükleyici olsa dahi bir şeyler okumaya başladığımız anda hemen uykumuz geliyor ve karşı koyamıyoruz? Bazı mantıklı açıklamaları var.
Az gibi görünse de okuma eylemi de aslında efor sarfettirir.
Okuma eylemini yaparken gözlerimizle sayfadaki kelimeleri takip ederiz, beynimizi sürekli aktif tutarız. Gözlerimizin gördüğü harfleri, beynimiz yorumlayarak onları kelimelere, cümlelere, paragraflara dönüştürür ve birbirleri arasında bağlantı kurar.
Bir süre sonra beynimiz ile gözlerimiz yorulur ve dinlenmeye ihtiyaç duyduğumuz için gözlerimiz yavaş yavaş kısılmaya başlar.
Okumak, rahatlatıcı bir eylem.
Bir şeyler okumak, stres atma araçlarından biri. Kan basıncımızı ve kalp atış hızımızı düşürerek ruh hâlimiz ile bedenimiz üzerinde olumlu etkiler yaratıyor. Birkaç dakika içinde stresi azaltan bir aktivite, uykuya çok daha hızlı ve kolay bir şekilde dalmamızı sağlıyor. Düşününce hiç de mantıksız gelmiyor değil mi?
Vücut duruşunun da önemli bir etkisi var.
Duruşumuz ile zihnimiz birbiriyle bağlantılı ve kitap okurken çoğu zaman rahat bir pozisyona geçeriz. Genellikle yatakta ya da kanepede uzanırız. Uzun süre aynı rahat pozisyonda durmak, vücudumuzun uyuması gerektiğini düşünmesine sebep oluyor.
İşte tüm bu mantıklı sebepler, kitap başta olmak üzere bir şeyler okumaya başladığımız anda uykumuzun gelmesinin önünü açıyor. Günün daha dinç zamanlarında, aydınlatmanın iyi olduğu, hava alan bir ortamda, oturur bir pozisyonda okumayı denersek bu problemi aşabiliriz.
Kaynaklar: Wonderpolis, Science Focus, Basmoİlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: