Kirkor Divarcı’nın geliştirdiği füze projeleri, bugün belki de Türkiye’nin yol katetmesi için büyük bir eşik olabilirdi.
Peki ülkemizin uzay serüveni neden başlamadan bitti? Neyi farklı yapabilirdik de yapamadık?
Göklerde olmanın arzusu, 1957’de Sovyetler Birliği'nin Sputnik'i uzaya fırlatmasıyla atılmıştı.
Dünya çapında birçok genç, bu ilham verici başarının etkisiyle roketçiliğe yöneldi. Türkiye de bu küresel heyecana kayıtsız kalmadı ve birçok Anadolu şehrinde amatör füze kulüpleri kuruldu. Bunlardan biri liseli gençlerle kurulan Bandırma Füze Kulübü, 1959’da ilk roketini fırlatarak dikkatleri üzerine çekmişti.
Ancak bu ilk deneme, sadece 40 metre yüksekliğe çıkıp denize çakılarak başarısızlıkla sonuçlandı. Yine de bu başarısızlık, gençlerin azmini kırmadı; denemelere devam ettiler.
Bu heyecanın bir devamı olarak da karşımıza Kirkor Divarcı çıkıyor.
25 yaşındaki Kirkor Usta, roketçilik alanındaki tutkusunu mühendislik eğitimi olmadan, gazetelerde gördüğü çizimlere ve kaportacı bir arkadaşının yardımlarına dayandırarak geliştirmişti. İlk dokuz küçük roket denemesiyle elde ettiği başarılar, onuncu roketinin büyük bir başarıya imza atmasıyla taçlandı.
1962’de Bandırma Füze Kulübü ve Kirkor Divarcı güçlerini birleştirerek ortak bir proje geliştirdiler. Bu projedeki 5415 metre yüksekliğe ulaşan Marmara 4 roketiyle büyük bir başarı elde etti. Bu başarı, Bandırma Füze Kulübü ve Kirkor Usta’yı, ABD ve Almanya'daki amatör roketçilik denemelerinin ardından üçüncü sıraya yerleştirmişti.
Ancak hayallerin ve başarıların peşinden koşmak, o kadar da toz pembe değildi.
Türkiye'de amatör roketçilik, 1960'ların sonunda ve 1970'lerin başında hızla değişen politik ve sosyal ortamdan ötürü çeşitli zorluklarla karşılaştı. Kulüp, elde ettiği başarılarıyla da İTÜ’den ve askeri çevrelerden de destek almaya başlamıştı.
ABD ve Almanya’daki amatör füze denemelerinden sonra Türkiye, üçüncü sıraya yerleşmişti. Gençlerin önü açılmış, ülkemizde artık bambaşka bir rüzgâr esmeye başlamıştı. Ta ki o olaylar yaşanana kadar…
Kirkor Usta'nın başına hiç beklenmedik bir olay geldi.
Füze çalışmaları çok geçmeden durdu. Çünkü bir akşam nedeni bilinmeyen bir şekilde Kirkor Divarcı’nın evinde bir yangın çıktı.
Bu yangın, tüm projelerinin yanmasına sebep olmuştu. Yaşadığı büyük kayıp, Kirkor Divarcı’nın rokete dair tüm hevesini yok etmişti.
Divarcı, roketçiliği bıraksa da kulüp bir süre daha faaliyetlerine devam etti.
Fakat takdir edersiniz ki tatsızlıklar peşimizi yine bırakmaz. Sergideki bir maket uçak yüzünden kulüp, Amerikan propagandası suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı ve güvenlik gerekçesiyle roket çalışmaları durduruldu.
Bu dönemde kulübün faaliyetleri de azalan ilgi ve artan engellerle işte böylece son buldu. Bandırma Füze Kulübü ve Kirkor Usta'nın hikâyesi, bir yandan umut dolu bir ilham öyküsü olarak hafızalarda kalırken diğer yandan Türkiye'de bilim ve teknolojiye olan ilginin nasıl kesintiye uğradığını ve belki neden ileri gidemediğimizi de gösteriyor.
Belki bir gün Bandırma Füze Kulübü ve Kirkor Usta’nın hayalleri, günümüz teknolojisiyle tekrar hayat bulur, kim bilir!
Kaynaklar: Savunma Sanayi, NTVİlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: