HABER7
İkinci turda oy için milliyetçi kisveye bürünen CHP Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “mülteci gönderme” vaadinin arkasından büyük çelişki çıktı.
AVRUPA'YA BAŞKA, SEÇMENE BAŞKA VAATLER
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yarım puanla ikinci tura kalması üzerine CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu, Sinan Oğan’a oy veren %5’lik milliyetçi kesimi çekebilmek için yeni bir söylem geliştirdi. Zafer Partisi’ne yakın bir üslup kullanan Kılıçdaroğlu bugün yaptığı açıklamada, “İktidara gelirsem bütün mültecileri evlerine göndereceğim” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun 28 Mayıs seçimi öncesi verdiği mülteci vaadi, partisinin Avrupa’ya verdiği sözleri yeniden hafızalara getirdi. Savaş dolayısıyla Türkiye’ye sığınan mültecilerin tamamını göndereceğini iddia eden Kılıçdaroğlu’nun, CHP tarafından Avrupa için hazırlanan Mülteci Raporu’nda Suriyelilerin Türkiye’de kalıcı olduğunu, onlar için özel bakanlık kurulması gerektiği, talep etmeleri durumda hukuki yardım dahi verilmesine ilişkin maddeler sıraladığı belirlendi.
CHP’nin hazırladığı “Sınırlar Arasında; İnsanlık Dramından İnsanlık Sınavına” başlıklı raporu Göç ve Göçmen Sorunlarını İnceleme Komisyonu tarafından hazırlandı. Rapor, “Sınırlar Arasında - İnsanlık Dramından İnsanlık Sınavına” ismiyle kitaplaştırıldı. Haziran 2016 tarihli raporda imzası bulununan isimler şunlar: CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, Muğla Milletvekili Nurettin Demir, İstanbul Milletvekili Selina Doğan, Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek, İzmir Milletvekili Özcan Purçu, Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen.
CHP’nin mülteci raporunun öne çıkan maddeleri şöyle:
CHP: “MÜLTECİLERİN BÜYÜK KISMI ÜLKEMİZDE KALICI”
• Ülkemizde, ilk aşamada misafir olarak kabul edilen ama daha sonra geçici koruma statüsü verilen Suriyeli mültecilerin büyük bir kısmının ülkemizde kalıcı oldukları kabul edilmelidir. Ancak, Suriye krizi sona erdikten sonra ülkelerine dönmek isteyenlere de yardımcı olunmalıdır.
CHP: “AVRUPA MÜLTECİLERLE İLGİLİ NE DİYORSA ONU YAPMALIYIZ”
• Türkiye, 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi’ne koyduğu coğrafi çekinceyi kaldırmalıdır. Ülkemizdeki “mülteciler” hukuken de mülteci statüsünde olmalı ve uluslararası hukukun mültecilere verdiği bütün haklara sahip olmalıdırlar.
CHP: “MÜLTECİLERİN SÖMÜRÜLMESİNİN ÖNÜNE GEÇMELİYİZ”
• Türkiye’deki mültecilerin işgücü piyasalarına entegre edilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Mülteciler kayıt içi ekonomiye çekilmeli ve ucuz işgücü olarak sömürülmelerinin önüne geçilmelidir.
EĞİTİM, SAĞLIK, HUKUKİ YARDIM…
• Mülteci çocuklar eğitime devam edememekte, kapsamlı sağlık hizmetleri verilmemekte, barınma gibi asgari olarak sağlanması gereken insan hakları sağlanmamaktadır. Kayıt, hukuki yardım, tercüme, eğitim ve sağlık hizmetleri daha etkin bir şekilde sağlanmalı; çocuklar, kadınlar ve özel yardıma ihtiyaç duyan gruplar başta olmak üzere konu bazlı mekanizmalar oluşturulmalıdır. Ayrıca, mültecilere sağlanan hizmetlerin koordinasyonu ve gelişimi için hizmetler haritalandırılmalıdır.
CHP: “MÜLTECİLERİN TÜRKİYE’YE UYUMU İÇİN GÖÇ BAKANLIĞI KURULMALI”
• Göç ve Entegrasyon Bakanlığı kurularak mülteci ve sığınmacıların toplumsal yaşama uyumunu sağlamak üzere makro politikalar geliştirilmeli ve uygulanmalıdır. Çünkü kamu kurum ve kuruluşlarının göç konusunda makro ve mikro düzeylerde yapabilecekleri ve imkânları farklılık göstermektedir. Ülkemizdeki göç olgusunun ulaştığı hacim Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ve AFAD’ın kapasitesini aşmaktadır.
• Güvenlik kuvvetleri yabancı düşmanlığı konusunda eğitilmeli, terörizm ve sığınmacı göçünün birbirinden farklı olgular oldukları konusunda bilinçlendirilmeli.
RAPORU HAZIRLAYAN CHP’Lİ: “GÖÇMENLER GİTMEYECEK”
Raporun hazırlayıcıları arasında yer alan CHP İstanbul Milletvekili Selina Doğan, rapora ilişkin yaptığı açıklamada Suriyeli mültecilerin kalıcı olduğunu şu sözlerle dile getiriyor: "Burada bahsettiğimiz şey, daha kalıcı bir çözüm. Çünkü bu insanların gitmeyeceği bilimsel olarak bize anlatıldı, bir gün ülkelerine barış gelse bile. Dolayısıyla onları daha entegre etmeye yönelik, istihdam anlamında, eğitim anlamında daha makro politikalar geliştirmek, biz de bunun takipçisi olacağız.”