Dünya üzerinde çevrecilik konusunda son yıllarda o kadar çok prim yapılıyor ki, bu duruma özel bir isim bile verildi: Greenwashing. Türkiye’de adı henüz çok sık duyulmayan bu terim, özellikle de Avrupa’da zaman zaman taş üstünde taş bırakmıyor.
Greenwashing kelimesini Türkçeye direkt “Yeşil Badana”, “Yeşile Boyama” ya da “Yeşil Aklama” olarak çevirebiliriz. Fakat daha anlaşılabilir olması için Greenwashing’e “Yeşil dolandırıcılık” diyen otoriteler de var.
En güncel örnek üzerinden ilerleyelim: Apple, iPhone 15 serisini ve yeni Apple Watch'ları tanıttığı son lansmanda üstüne basa basa "Çok çevreci davranıyoruz." dedi.
Ancak buna hemen kanmamak lazım, çünkü bu gibi çevreci söylemlerde bulunan pek çok markanın aslında çevreyi gizli gizli katlettiği ortaya çıkmıştı.
Bu lansmanda 2030 yılına kadar tüm Apple ürünlerinin sıfır karbon emisyonlu olacağına vurgu yapıldı. Hatta ünlü oyuncu Octavia Spencer'ın olduğu anlar adeta bir kısa film gibi çekilmiş ve bu konuya özellikle değinilmiş.
Sürdürülebilirlik adına Apple Watch kayışlarnını %82 geri dönüştürülebilir yapıldığı, sevkiyat sayısını azaltmak için Apple Watch kutularının küçültüldüğü, yeni Apple ürünlerinde deri kullanılmadığı, titanyum kasa 15 Pro ve 15 Pro Max'te %100 geri dönüştürülebilir materyaller kullanıldığı açıklandı.
Ancak Apple, müşterilerine ürünleri uzunca süredir şarj cihazı ve kulaklık olmadan sunuyor. Apple her ne kadar bu durumu ilk başta çevre dostu bir adım olarak açıklasa da birçok kişi bu durumu Apple’ın kâr amacıyla yaptığını savunuyor.
Günümüzde Apple dışında birçok marka artık şarj cihazı ve kulaklık gibi aksesuarları kutu içeriğine dahil etmese de Apple’ın bu durumu çevre duyarlılığına bağlaması Greenwashing olarak algılanıyor. Hatta kutu içinden şarj aleti çıkmadığı için bazı ülkelerde başı derde girmişti.