Türk siyaseti bugün tarihi bir ana tanıklık etti. MHP lideri Devlet Bahçeli'nin 22 Ekim 2024'te başlattığı yeni barış sürecinde sona gelindi. Terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan 'PKK'yı feshedin' çağrısında bulundu.
DEM Parti İmralı heyetinin Türkçe, Kürtçe ve İngilizce olarak okuduğu mektupta şunlar kaydedildi:
"Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir."
ÖNDER, ÖCALAN'IN ÇAĞRI METNİNDE BULUNMAYAN CÜMLELERİNİ PAYLAŞTI
Öte yandan DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, İmralı'dan ayrılmadan önce Öcalan'ın kendisine söylediği fakat yazılı çağrı metninde bulunmayan cümleleri paylaştı.
Terör örgütü elebaşı Öcalan burada, "Bu perspektifi ortaya koyarken şüphesiz silahların bırakılması ve PKK’nın kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir" ifadelerine yer verdi.
Bu sözler hakkında değerlendirmede bulunan TGRT Haber Ankara Temsilcisi Fatih Atik, Öcalan'ın silah bırakma çağrısına Kandil tarafından nasıl bir karşılık verileceği ile ilgili şunları aktardı:
“SIRRI SÜREYYA ÖNDER'İN ÖCALAN'A ATFEN SÖYLEDİĞİ İFADEYİ DİKKATLİ OKUMAK LAZIM”
Erken olduğu kesin tabi. Neticede 40 yıllık bir geçmiş var. Çok ağır bedeller ödeyen bir Türkiye var. Örgütü kuran ismin, bölücü başının bugün 'örgütü feshedin, silahları bırakın' çağrısı hiçbir anlam ifade etmiyor mu? Bu projeyi nasıl değerlendirdiklerini hayretler içerisinde izliyorum.
Evet temkinli yaklaşmak lazım, karşımızda bir terör örgütünün olduğunun farkındayız. Daha önceden de zaten devlet 'hiçbir ön şart kabul etmiyoruz' diye açıklamalar yaptı ki, bu itidalli tavrın devlet yönetiminde de olduğunu görüyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne güvenilmesi gerekiyor. Terörle mücadelede atılan adımların hiçbir gücü ve zorlayıcı etkisi yok mu? Sırrı Süreyya Önder'in bölücü başı Öcalan'a atfen söylediği ifadeyi de dikkatli okumak lazım.
“TÜRKİYE GALİP GELDİ”
Şöyle diyor, 'Pratikte silahların bırakılması ve PKK'nın kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir.' Zaten Türkiye'nin vurguladığı konu bu; 'Silahları bırakın, Türkiye'ye başlattığınız isyanı sonlandırın, örgüt kendini feshetsin.'
Demokratik siyasetten kast ettiğimiz ne. TBMM'de siyaset yapmaları. Yapılmıyor mu? Yıllardan beri yapılıyor. 40 yıldır devam eden bu çatışma ortamında PKK'nın siyasi uzantısı partiler Meclis'te siyaset yaptılar. Burada Türkiye galip gelmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, PKK'ya silah bıraktırma yolundadır. Temkine, dikkatli olmaya evet. Ama bu kadar da ürkek davranmaya gerek yok.
“TÜRKİYE KUZEY IRAK'TA SINIRLARI DEĞİŞTİRDİ”
Kandil'den silah bırakmaya ne cevap gelecek? Eğer silah bırakmayı kabul etmezlerse, Türkiye Cumhuriyeti'nin terörle mücadelesi farklı bir aşamaya geçecek. Bugün bile Öcalan örgütüne çağrı yaparken, PKK'ya karşı sahada mücadele devam ediyor.
Türkiye Kuzey Irak'ta sınırları değiştirdi. 50 kilometre aşağı gitti. Bugün Suriye ve Irak'ta Türkiye'nin 365 tane askeri üssü var. Sadece Süleymaniye'de 5 ayrı askeri üssümüz var. Türkiye sahaya bütün ağırlığını koydu. PKK bugün silah bırakmak zorunda kaldı. Sayın Cumhurbaşkanı'nın sözüyle tamamlayayım; 'Silahları bırakın, ondan sonra her şeyi konuşalım.'
Türkiye Cumhuriyeti Devleti silahların bırakıldığına ikna olursa, ondan sonraki süreçte her şey konuşulabilir. Bir takım adımlar da beraberinde atılabilir. Bu itidalli tavrı anlayışla karşılıyoruz ama Türkiye'nin örgütü getirdiği noktayı da asla görmezden gelmeyelim. Terörün belini kırmış, elindeki silahı bıraktırma noktasına getirmiştir. Bu süreç eğer başarıya ulaşırsa, Türkiye'nin iç siyasetinde de çok önemli kırılmalar yaşanacaktır.