Kadınlar... Ne çok şey ifade ediyor bu kelime. Kadın; anne, eş, çocuk, başarı, akıl, vicdan, yürekli, cesur ve daha sayamakla bitmeyen bir sürü şey. Kadın; bakışından, saçından, bacağına kadar hep konuşulan, hep suçlanan, öldürülen, her türlü şiddete uğrayan... Aslında bir kadın özgür ise tüm dünya özgürdür. Bir kadının gülüşü tüm güzellikleri getirir. Bir kadının aklı tüm savaşları bitirebilir. Bu dünyayı kadınlar kurtaracak! Peki, İran’da kadın olmak? Bunun yükü daha da ağır.‘
"DAMDAKİ SİNEMACILAR"
Bu yıl 20’nci yaşını kutlayan Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali, bugün düşüncelerinden dolayı cezaevinde tutulan sinemacı kadınlara ithaf edilen “Damdaki Sinemacılar” bölümüyle başlıyor. Tahran doğumlu Mahnaz Mohammadi’nin tüm dünyada yayımlanan ama İran’da hâlâ yasaklı olan “Oğul-Ana” adlı filmi yarın festivalde saat 18.00’de gösterilecek. Kadın yönetmen ile filmini, İran’ı ve kadınları konuştuk.
- İran’da durum nedir?
Yeni nesil İranlılar ayağa kalkıyor ve haklarını talep ediyor.
- Kadınların durumu şu an nasıl, siz hangi koşullarda yaşıyorsunuz?
İran’da kadın hareketinin üzerinden 112 yıl geçti. Bu yıllarda her zaman anti-feminist yasalarla karşı karşıya kalan ve hiç susmayan kadınlar. Mahsa Amini olaylarını yakından takip ettik ve ardından tüm hanımlara âşık olduk. Bu özgürlük savaşçılarından bir nesil, eşitsiz yasalara karşı sessiz kalmadı ve ayağa kalktı.
"SOKAKLARA DÖKÜLÜYORLAR"
- Sizin tarafınız nasıldı, ne yaptınız ve nasıl çalıştığınızı düşünüyorsunuz, yani maviyi görüyor musunuz? Kadınlar umutlu mu? Destekleyen erkekler var mıydı?
Ben de bu toplumun bir parçasıydım ve protestocuların yanındayım. Her ne kadar bu yeni devrimin başlatıcıları kadınlar olsa da neyse ki erkekler de bu eşitsizlik için kadınlarla birlikte mücadele ediyor. Dürüst olmak gerekirse kadınların dünyayı kurtaracağını düşünenlerdenim. Kadınların yaşamaya ve kendilerini girdaptan kurtarmaya çalıştıklarına da katılıyorum.
- Filmmor Kadın Filmleri Festivali’nde gösterilecek olan filminizden bahseder misiniz?
Dört yıl önce, “Oğul-Anne” filminde İranlı kadınların durumu hakkında uyardım ve geleneğe göre kararlarında durmayan bir kadının nasıl acı çektiğini ve ürettiğini gösterdim. Benim cezam tüm dünyada yayımlanan ama İran’da hâlâ yasaklı olan bu filmdi. Ama Amir parmaklıklar arkasından çıktı ve görüyoruz ki bugünlerde kaderlerine karar vermek için İran’ın dört bir yanında sokaklara dökülüyorlar.
- Film bize ne anlatıyor?
İranlı kadınların neden sinirli olduğunu merak ediyorsanız bu film size yeterince sebep verecek.
"SEKTÖR DE EŞİTSİZ"
- Filmlerinizle birçok ödül kazandınız, ülkenizde kadın olmak zor, kadın yönetmen olmak ise çok zor. Bu filmleri yaparken ne gibi sorunlarla karşılaştınız?
Sinema sektörü dünyanın her yerinde bir erkek sektörüdür, bilmelisiniz ki kadın olarak girerseniz eşit bir erkekten iki kat daha fazla çalışmanız gerekir. Ve bir kadın olarak elde ettiğiniz başarı sadece sizin için değil, tüm kadınlar içindir. Özgürlük umuduyla...