Japon deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki 32 yıldır Türkiye’de yaşıyor. Türkiye gibi bir deprem ülkesi olan Japonya ile aramızdaki en büyük farkın ‘hazırlık’ ve ‘eğitim’ olduğunu söylüyor. Aynı zamanda Moriwaki’ye göre felaketin asıl sorumlusu ruhsatsız kaçak binalar: 'Yıkılan yapılara baktığınızda yeni binalar da ağırlıkta, sadece eski binalar değil yerle bir olan. Bu binaların hiçbiri yapı denetimine uygun değil.'
Neler yapılmalı?
Öncelikle yıkılmayan evlere girilmemeli. Belki siz çok sağlam görebilirsiniz, tek bir çatlak bile olmayabilir ama siz ne zemini ne de o binanın yapısını biliyorsunuz. Orası artık bir risk. Oteller, AVM’ler, hastaneler, okullar hiçbiri güvenli değil. Artçılar bazen çok büyük olabiliyor. Evet, hava soğuk ama şimdilik çadırlar daha güvenli. Ya da yetkililerin belirlediği noktalar. Kamu binalarına girmek de doğru değil.
Binaların yüzde 60'ı kaçak
Bu denli büyük bir felaket yaşamamızı neye bağlıyorsunuz?
Ruhsatsız kaçak yapılara. Yıkılan yapılara baktığınızda yeni binalar da ağırlıkta, sadece eski binalar değil yerle bir olan. Bu binaların hiçbiri yapı denetimine uygun değil. 7,9 Erzincan depreminden sonra ikinci büyük deprem bu. Ama Japonya’da büyüklüğü 8 de olsa 9 da olsa bina çökmüyor. Dünyadaki depremlerin yüzde 20’si Japonya´da gerçekleşiyor. Japonya, çok büyük depremler yaşadı. O nedenle Japonya depremlere hazır. Türkiye’deki binaların yüzde 60’ı kaçak. Bu korkunç bir rakam. Aslında yönetmelik çok iyi artık. Türkiye, Japonya’dan daha katı. Ama ona rağmen bunu takip etmiyor kimse. Bunu çözmek lazım.
Kurtarma çalışmalarına dair ne söylersiniz?
Japonya’da bile sizdeki gibi iyi ekipler yok. AFAD gibi... Şu an şartlar çok zor. Yollar, doğa koşulları... 10 ile birden yetişmek çok zor.
Bu depremlerin bu denli yıkıcı olmasını da kaçak yapılara mı bağlıyorsunuz?
Elbette. Devlet ve belediye ruhsatsız binalara geçit vermemeli. Japonya’da bir tane kaçak bina yok. Bizde de eski binalar var ama yönetmeliğe uygun. Yıkılmıyor. Ve bunları yıkmak yerine güçlendirme yapılıyor. Mesela genel af bile anlaşılır çünkü insan pişman olur ya da kendini düzeltebilir. İmar affı ise anlaşılmaz çünkü dayanıksız ya da hasarlı beton pişman da olamaz, kendini de düzeltmez, imar affı Türkiye için çok riskli.
Japonya ile bizim farkımız nedir?
Arada uçurumlar var. Mesela bilim ve eğitimde. Türkiye deprem konusunda halen çok bilinçsiz. İnsanlar eğitilmedi. O kültür kimseye yerleştirilmedi. Bizde kreşlerde başlıyor bu eğitim. Türkiye’de sadece olduğunda deprem konuşuluyor. Oysaki Türkiye tam bir deprem ülkesi. Binalar yıkılınca insanlar ölünce bunu konuşmak bize sadece yas ve acıdan başka bir şey getirmez. Diğer depremlerde de üzülmemizi sağlar. Türkiye’de 1 metrekarede 1 insan varsa Japonya’da 4 insan var. Alan yetersizliği nedeniyle Japonya’da gökdelenler yapılıyor. Fakat Türkiye’de Konya gibi düz bölgeler mevcutken Ankara, İstanbul, İzmir gibi şehirlerde dikey mimari seçiliyor. Deprem büyüklüğü olarak Türkiye, Japonya’dan daha şanslı ama depremde ölen kişi sayısına baktığımızda Türkiye, dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Bu ölüm oranını utanarak söylüyorum.
Bu depremlerden sonra İstanbul tedirgin oldu. Haklı bir tedirginlik mi bu?
Çok haklı bir korku. Marmara Bölgesi’nde 30 sene içerisinde yüzde 70 ihtimalle 7.4 büyüklüğünde deprem bekliyoruz... 1 ay sonra da olabilir 1 sene sonra da. Marmara Bölgesi’nde 4 noktada uzun zamandır kırılmayan faylar var. Ve burası çok tehlikeli ve yakında bekliyoruz ve İstanbul buna asla hazır değil.
1999 Depremi’nden sonra bir şey değişmedi yani!
Binalar maalesef mezar gibi! 1999 depreminden sonra Marmara Bölgesi’ne 29 cihaz koyduk. İnce ince ölçümler yapıyoruz. Olası bir deprem sonrası için hasar hesapları yapıyoruz. ‘Ne kadar bina çökebilir ya da ekonomi nasıl etkilenebilir’ diye. Devlet ve belediyelerin yaptığı çalışmalar ile Türkiye’nin depreme hazırlıklı olması, hasarı yüzde 70 oranda düşürebilir. Deprem varsa nerede olursa olsun, hazır olmak lazım. Bu eğitimle olur. Doğru imar ile doğru mühendislikle. Yeniden bina yapmak yerine güçlendirme yapılırsa daha hızlı yürünebilir.
Siz kendi evinizde olası bir deprem için nasıl önlemler aldınız?
Özellikle mantolamaları çok sağlam yaptık. Eşyalar duvara sabit. Ama önemli olan zemin ve bina. Buna herkes baktırsın. Yaşam üçgeni önemli ama binanız daha önemli.
Türkiye deprem konusunda çok bilinçsiz bir ülke mi?
Eğitim çok önemli. Bu konuda maalesef zayıfız. Japonya’da 2011’de çok büyük bir deprem oldu ama bina çökmedi. Yaralanan birkaç kişi oldu, pencerelerden atladı, onlar da Türk’tü. İnsanlara yaşam üçgenini öğreteceksiniz. Depremde nasıl hayatta kalınır? Bunu hafızasına kazıyacaksınız! İnsanlar panik olmamayı öğrenecek. Anaokulundan başlamalı bu eğitim. Sadece yılda bir tatbikat yaparak olmaz.Mesela bir deprem bakanlığı kurulmalı. Bu birim sadece depremle ilgilenmeli. Bakın bizler de Japonya’da dua ediyoruz. Dua edin ama sadece dua etmekle olmaz. Binaları güçlendirin sonrasında dua edin. Muhakkak başınızda bir deprem çantanız olsun. İnsan susuz üç gün yaşayamaz ama su olursa enkaz altında 1 ay bile yaşar.
Düdük ya da kendinizi duyurabileceğiniz her şey olsun o çantada. Ayrıca okulları ve hastaneleri şimdiden güçlendirin. Yenisini yapmakla uğraşmayın. Hayat kurtaran yaşam üçgeni değil binadır bunu da unutmayın! Doğru zemin, doğru bina, doğru müteahhit."