Sulak alan ekosistemlerine yönelik farkındalık oluşturmak amacıyla her yıl 2 Şubat tarihinde kutlanan Dünya Sulak Alanlar Günü’nde, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi ve Çevre Araştırma/Uygulama Merkezi (ÇEVMER) Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Melis Somay Altaş, uyarılarda bulundu. Bünyesinde hem uluslararası öneme sahip Gediz Deltası içindeki İzmir Kuş Cenneti’ni, hem de çok değerli türlere ev sahipliği yapan İnciraltı Çakalburnu Lagünü’nü barındıran İzmir'in, doğal kentsel sulak alanlar açısından eşsiz bir konuma sahip olduğu ifade eden Altaş, “İzmir’in bu özelliği, dünyada çok az kentte mevcut. İzmir’de bu iki alanı koruyup sahip çıkmak hem doğal hayatı korumak adına; hem de iklim değişikliği bağlamında sürdürülebilirlik açısından büyük önem taşımaktadır” diye konuştu.
“KENTİN DOĞAL BARİYERLERİ”
Doğal kentsel sulak alanların literatürde “Yeşil Süngerler” olarak tanımlandığını söyleyen Altaş, doğal kentsel sulak alanların, flora ve fauna çeşitliliğinden dolayı özellikle kentlerdeki aşırı betonlaşma ve alt yapı problemleri sebebi ile ortaya çıkan selleri önleyen doğal bir bariyer görevi gördüğünü ifade etti. Altaş, “Günümüzde akıllı kentlerdeki en önemli basamak olan akıllı su yönetimi içinde doğal veya yapay kentsel sulak alanlar, bulundukları bölgenin su rejimini düzenler, doğal arıtma işlevi ile su kalitesini arttırır, bünyesindeki sulak alan bitkileri ile fazla olan yüzey suyu ve sel sularının hızlarını kesip bünyelerine hapsederler. Tüm bu özellikleri ile sulak alanlar, kentlerde sürdürülebilirlik ve geri dönüşümü sağlayan canlı bir mekanizmadırlar” ifadelerini kullandı.
“KAYNAKLAR AKILCI KULLANILMALI”
Kentsel sulak alanların yalnızca görsel bir şölen sunan doğal yaşam alanları oldukları için değil, kentleri sel baskınlarından, ısı adalarından ve kirlilik yükü ile gelen yüzey sularının doğal olarak arıtılmasından ötürü de çok kıymetli alanlar olduğunu söyleyen Altaş, “Bunlar göz önüne alındığında, özellikle büyük kentlerdeki su temini ve kullanımının, su kaynaklarının akılcı kullanımı ile mümkün olduğu açıkça ortadadır. Akılcı kullanım ise ‘Sürdürülebilirlik’ ve ‘Geri Kullanım’ ile sağlanabilmektedir” dedi.
SULAK ALANLARIMIZ YOK OLMASIN
Altaş, İzmir’in ve ülkemizin su kaynaklarını korumak için akademik çalışmalarına ve projelerine devam ettiğini belirterek, “Kentsel sulak alan kavramı 2018’den bu yana dünyada konuşulmaya başlandı. Bu kapsamda kentimizin ve ülkemizin çıkarları doğrultusunda farklı platformlarda farkındalık oluşturacak faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Sulak alan ekosistemlerinde korunan alanların artırılması ve güçlendirilmesi gerekmektedir. Doğa için iyi olan insan için de iyidir. Sulak alanlarımız yok olmasın” açıklamasında bulundu.