Deprem faciasının ardından binlerce kişi yaşamını yitirirken on binlerce kişi ise yaralı olarak kurtuldu. Peki moloz yığınına dönen binaları yapan müteahhitlerden hesap nasıl sorulacak?
Cumhuriyet konuya ilişkin İstanbul Barosu Başkanı avukat Filiz Saraç’ın görüşlerine başvurdu.
Saraç suç duyurusunda bulunnalacağını ve maddi ve manevi tazminat davalarınını da açılabileceğini belirtti.
1999 Marmara depreminde depremzedelerin de avukatı olan Saraç süreci şu şekilde anlattı: “Delillerin kaybolmaması için hızlı tespit çok önemlidir. Enkazların doğru yerlerinden karot alınması gerekmektedir. Tespit yapılırken yargılama sırasında sorumluluğu gündeme gelebilecek olan belediye yetkilileri gibi kamu görevlilerinin bilirkişi heyetlerinde yer almaması gerekir. Aksi takdirde yargılama sürecinde raporların geçersizliği itirazları gündeme gelebilir. Tespitte binanın yıkılmasına sebebiyet veren kusur ve kusurluların kimler olduğu belirlenecektir. Kusurlular hakkında kamu davası açılacaktır.”
OLASI KASIT UYGULANMALI
Saraç, “1999 depremi sırasında 2005 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu (TCK) yoktu. Yeni TCK daha ağır hükümler getirmiştir. Bu nedenle yargılamalarda daha ağır ceza öngören ve farklı hükümler uygulanacaktır. Burada ağırlatıcı neden olarak ‘bilinçli taksir’ ve ‘olası kasıt’ gündeme gelecektir. Depremin olacağı ve öngörülebilir olduğu ülkemizde bu depremde en az “olası kasıt” dediğimiz ağırlatıcı halin uygulanması gerekir kanısındayım” dedi. Saraç söyle devam etti: “Hukuki desteği de deprem bölgesindeki illerin barolarıyla birlikte sürdürmek için gerekli organizasyonu yapmak için hazırız. AİHM’ye depremle ilgili ilk ve kriter kararın başvurucu vekili olarak da tüm bilgimi gönüllü olarak sunacağım.”