HABER7
İsrail aylardır Gazze'yi bombalarken dünya ise bu durumu sessizce izliyor. Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA), “Batı’nın İnsan Hakları Doktrini Çökerken İsrail-Filistin Çatışması” başlıklı web paneli düzenledi. Düzenlenen panelde, Mert H. Akgün (SETA Araştırmacısı, Hukukçu), Prof. Dr. Yücel Acer (Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi) ve Prof. Dr. Cavid Abdullahzade (Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi) konuşmacı olarak yer aldı.
"İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İHLALLERİNİN BİZAHİTİ FAİLİ KONUMUNDALAR"
İsrail'in Gazze'de işlediği insanlık suçları üzerine bir konuşma gerçekleştiren, SETA Araştırmacısı, Hukukçu Mert H. Akgün, "Dünya, Filistin’de yaklaşık iki aydır devam eden insani bir trajediye şahit oluyor. İsrail’in Gazze Şeridine yönelik son iki aydır uluslararası insancıl hukuk ve silahlı çatışma kurallarını ihlal ederek gerçekleştirdiği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 18 bine yaklaştı. Sadece öldürülenlerin yüzde 40’ının çocuk olduğu istatistiği bile savaş hukuku ihlallerinin boyutu hakkında fikir vermeye yetiyor. Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansının (UNRWA) verilerine göre İsrail saldırıları sonrası Gazze Şeridinde yerinden edilen kişi sayısı 1 milyon 900 bine ulaşırken bu sayı Gazze’nin toplam nüfusunun yüzde 85’ine tekabül ediyor. Burada ihlal edilen değerin, Batı’da geliştirilen liberal demokratik düzenin en temel unsuru olan ifade özgürlüğü olması ise ironik ve bir o kadar da endişe verici niteliktedir. İfade özgürlüğüne dair hatırı sayılır bir literatür ve esaslı normlar üretmiş Batı dünyasının İsrail-Filistin savaşı söz konusu olduğunda ifade özgürlüğü ihlallerinin bizatihi faili konumuna geldiğini görüyoruz." ifadelerini kullandı.
"NETANYAHU YARGILANACAK MI?"
İsrail’in Gazze halkına yönelik kasten öldürme, yaralama, temel ihtiyaç unsurlarından mahrum bırakma, işkenceye tabii tutma, sivil yerleşim yerlerinin bombalanması gibi sistematik saldırıları ele alan panelde konuşan Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yücel Acer, "Pazar günü, 10 Aralık Dünya İnsan hakları günüydü ve ne yazık ki içinde bulunduğumuz Aralık ayı Gazze’deki savaş nedeniyle insanlık tarihinin gördüğü en ağır saldırılarının yaşandığı dönem oldu. Filistin’de, Gazze’de gerçekleşen bu suçları işleyenlerin yargılanmasına dair açık yargı yetkisine sahip bir mahkeme var: Uluslararası Ceza Mahkemesi. Filistin, uluslararası ceza mahkemesine taraf bir ülke. Bu yüzden yargı yetkisine ilişkin bir sorun yok. Tek bir sorun var. O da şudur: Mahkeme, başta Netanyahu olmak üzere sorumlu kişileri, bu suçlarla itham edip hakkında dava açacak mı ve yakalama kararı çıkarak mı? Ayrıca bu karar Avrupalı devletler tarafından yerine getirilip İsrailliler ve Netanyahu yakalanıp Mahkeme’ye teslim edilecek mi?" şeklinde konuştu.
"SOYKIRIM BOYUTU"
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cavid Abdullahzade panelde yaptığı konuşmada, "Birinci Dünya Savaşından bu yana insan haklarının gelişimi ve insan haklarına verilen değer uluslararası hukuku da geliştirmiş yeni boyutlar açmıştır. Genel anlamda uluslararası hukukun konuyla ilgili boyutlarını ele alırken ikiye ayırıyoruz: jus ad bellum ve jus in bello. Yani savaşa başvurma veya güçten yaralanma hakkı ile silahlı çatışma halinde uygulanacak kurallar. Filistin sorununda ben ikisinin de ihlal edildiğini düşünüyorum. Batı insan hakları kavramını o kadar siyasallaştırdı ki artık insanların insan hakları kavramına duydukları güven sarsılmaya başlıyor. Bütün bunların hepsi de hem Uluslararası Adalet mahkemesi içtihatlarına göre hem de Uluslararası Ceza Mahkemesi içtihatlarına göre hem Roma Statüsüne göre hem de Cenevre Protokolüne göre savaş suçudur. Artık bunun soykırım boyutunun olduğu da tartışılması gereken bir duruma gelindi. Çünkü sistematik bir şekilde bir etnik grup gözetilerek yok etme kastıyla eylemler yapılıyor." dedi.