Işık hızı, fiziksel olayların ve temel yasaların anlaşılmasında kritik bir rol oynuyor. Bu hızın bu kadar sabit olması ve diğer hızlardan farklı olarak uzay ve zamanı nasıl etkilediği, bilim insanlarının ve meraklıların ilgisini çekmeye devam ediyor.
Gelin bu kez de ışık hızını ilk kimin bulduğunu anlatalım.
Hepimizin fizik kitaplarından tanıdığı Galileo Galilei, aslında ışık hızını ölçmeye çalışan ilk kişilerdendi.
Henüz 17. yüzyıldayken, iki kişinin bilinen bir mesafede, ellerinde kapalı fenerlerle durdukları bir deney gerçekleştirmişti. Bir kişi fenerini açınca diğeri de ışığı görür görmez elindeki feneri açıyordu. Galileo, iki fener arasındaki süreyi kaydetmeye çalışsa da başarılı olamadı.
Bu, yalnızca bir girişim olarak kalmıştı. Ama bu fikrin sahiplerinden biri olduğunun yine de altını çiziyoruz. Peki bu deneyi kim başarabilmişti?
Danimarkalı gökbilimci Ole Christensen Romer.
Romer, ışık hızını ölçmek için başarılı çalışmalar gerçekleştiren ilk bilim insanı oldu. Kendisi, Jüpiter'in en büyük uydusu Io'nun tutulmalarını inceleyerek Dünya'nın Jüpiter'e göre konumuna bağlı olarak tutulma sürelerinde değişiklikler fark etti.
Dünya Jüpiter'e yaklaştıkça, tutulma aralıkları kısalmakta; uzaklaştıkça ise uzamaktaydı. Romer, bu durumu ışığın sonlu hızına bağladı. Dünya ve Jüpiter arasındaki uzaklık arttıkça, ışığın daha uzun bir yol kat etmesi gerektiğini belirtti.
Daha sonra bu keşif üzerine bilim insanları, ışık hızını doğru bir şekilde ölçmek için çalışmalarını sürdürdü.
1849'da Hippolyte Fizeau, dönen dişli bir çark ve uzak bir ayna kullanarak ışık hızını ölçen ilk kişi oldu. Ardından, ışık hızının daha kesin ölçümleri için Albert Michelson'un 1920'lerde yaptığı çalışmalar geldi.
Michelson, sekiz taraflı dönen bir ayna düzeneğiyle optik deneyler gerçekleştirerek ışık hızının daha doğru bir şekilde hesaplanmasına katkı sağladı.
1983’te uluslararası bir komisyon, ışık hızını bugün kabul edilen değer olan saniyede 299.792.458 metre olarak belirledi. Bu değer, uzayın derinliklerinden gelen ışığın bize ulaşma hızı olarak kabul edilir ve evrenin fiziksel sınırlarının belirlenmesinde kritik bir rol oynuyor.
Kaynaklar: AMNH, ADSİlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: