İran'da yabancı ya da bağımsız haber kaynaklarının çalışmaları önünde ciddi sınırlandırmalar söz konusu. Buna karşın BBC'nin Today programı, günlerdir Tahran'da protesto gösterilerine katılan ve kendisini Fawaz olarak adlandıracağımız bir eylemciyle konuştu.
Burada hava çok gergin. Ama çok heyecanlıyız da. İnsanlar bu kez umutlu. Gerçek bir değişime çok yaklaştığımıza inanıyoruz. İnsanlar bu kez vazgeçmek istemiyor. Artık sokaklarda başörtüsü takmayan kadınlar görüyoruz. Yanlarından geçenler onlara desteklerini ifade ediyorlar. Şoförler sokakta başörtüsüz bir kadın gördüklerinde destek için kornalarına basıyor. Protestolar genellikle öğleden sonra ya da akşam saatlerinde başlıyor. Şehrin farklı noktalarında yapılıyorlar ki herkes tek bir yerde toplanmasın. Dışarı çıktığınız anda korna sesleri duyuyorsunuz. Bazı semtlerde insanlar sokaklarda güvenlik güçlerine meydan okuyor. Geceleri evlerinden ayrılmak istemeyenler camlara çıkıp "diktatöre ölüm" sloganları atıyor. Her yerde her gece bir çeşit protestoya denk geliyorsunuz. Bu da bize kendimizi çok ama çok iyi hissettiriyor.
BBC: Protestolara kimler katılıyor?
Herkes. Bu kez ön saflarda kadınlar var. Liderliği onlar yapıyor. Kadın hakları da insan haklarının bir parçası. Bu yüzden bazı insanlar bunu feminist bir hareket olarak nitelendiriyor. Ama bu hareketi farklı kılan şey kadınların ve azınlıkların ön saflarda dahil olmaları. Tabii çok geniş bir kesime de yayılmış durumda. Sadece büyük şehirlerde değil küçük yerlerde de protestolar görülüyor.
BBC: Güvenlik güçleriyle karşılaştığınızda nasıl tepki veriyorlar?
Sokağa adım attığınızda her şeye hazırlıklı olmalısınız. Aslında sokağa her çıktığınızda belki de bir daha eve dönemem diyorsunuz. Gözaltına alınabilirsiniz, günlerce, aylarca, yıllarca gözaltında tutulabilirsiniz. Benim şansım şimdiye kadar yaver gitti. Güvenlik güçleri bana copla vurdu, tekmeledi. Ama çok daha kötü şeylere tanık oldum. Durum şu anda çok kaygı verici tabii ki ama çok umudumuz da var. Kaygılıyız çünkü hemen yanı başımızda duran birinin bir güvenlik mensubu olup olmadığını asla bilemiyoruz. Ama umutluyuz da çünkü sesimizin nihayet duyulduğunu görüyoruz. Hem de tüm internet sınırlamalarına karşın bu kez uluslararası düzeyde.
BBC: Sokağa her çıktığınızda belki de bir daha eve dönemem dediğinizi söylüyorsunuz. Peki bu uğurda ölmeye hazır mısınız?
Evet.
BBC: Neden?
Bu düzenin bir gün bir şekilde son bulması için bir şeyler yapmalıyız. Önümüzdeki zorlukları da gerçekleri de kabul etmeliyiz. Söylemek istediğimiz söz uğruna bir şeyleri feda etmek zorunda kalabileceğimizi biliyoruz. Bu kimi zaman hayatımız da olabilir.
BBC: Bu size göre kadınların başörtüsü takma zorunluluğuna dair bir protesto mu? Yoksa bundan çok daha büyük bir şey mi?
Bu çok daha büyük bir şey. Protestolarda atılan sloganlara, insanların sokaklarda konuştuklarına bakarsanız görürsünüz ki bu başörtüsüyle ilgili olmanın çok ötesinde. Başörtüsüne tepki bunun ilk kıvılcımıydı. Bu başından beri temel insan haklarıyla ilgili bir protesto. Biz her zaman daha fazlasını istedik. Biz sizin normal hayat diye addettiğiniz ve umursamadığınız şeyleri yaşamak istedik. Hayat, özgürlük, adalet, hesap verilebilirlik, toplanma ve seçme özgürlüğü, özgür bir basın istedik. Temel insan haklarımıza erişim talep ediyoruz. İnsanların doğru düzgün bir seçimle seçecekleri, halk için çalışacak, kapsayıcı bir hükümet kurulduğunu görmek istiyoruz.
BBC: Bu mülakatta gerçek isminizi kullanmıyoruz. BBC'ye konuşarak büyük bir risk mi alıyorsunuz?
Tabii ki bu büyük bir risk. İran'da yabancı medyaya konuşmak bir suç olarak görülüyor. Gözaltına alınabilir, cezalandırılabilir, hapse atılabilirsiniz. Sonuçları çok kötü olabilir.
BBC: Çok arzuladığınız değişimin bu kez gerçekleşebileceğini düşünüyor musunuz?
Umut fakirin ekmeği, ben de umut etmeyi sürdürmek istiyorum. En azından sesimizin duyulacağını umuyorum. Ötesinde şu an için bir şey söyleyemiyorum.