“I❤NY (New York’u seviyorum)” logosunu, New York’un her yerinde görebilirsiniz. Duvarlarda graffiti olarak, tişörtlerin üstünde, aksesuarlarda, yerlerde… Hatta New York’a gitmenize gerek bile yok. İstanbul'daki 500T otobüsünde karşıya geçmeye çalışan bir amcanın beresinde bile karşınıza çıkabilir.
Bu kadar yaygın olan logonun arka yüzündeki hikâyesi ise gerçekten çok ilginç. Basit bir logo, o kadar iyi iş çıkardı ki koskoca şehri iflasın eşiğinden kurtardı.
New York, 70'lerin ortalarından önce korkunç bir yerdi.
70’lerde New York’ta suç oranları çok fazlaydı, doğru düzgün hizmet yoktu, elektrikler kesiliyordu, kriz vardı. Şu anki görüntüsüyle alakası bile yoktu. İnsanlar şehirden kaçmak için fırsat kolluyordu.
Hatta Kamu Güvenliği Konseyi, New York’a gelen turistler için bir “Hayatta Kalma Rehberi” hazırlamıştı. Üstünde de “KORKULAR ŞEHRİNE HOŞ GELDİNİZ.” yazıyordu. Rehberde, insanların akşam saat 6’dan sonra asla dışarıda dolaşmamaları ve metroya binmemeleri gerektiğine dair yönergeler vardı.
1975 yılında, şehrin bütçesi suyunu çekmişti.
Milton Glaser .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
1977 yılında ise şehirle ilgili algının değişmesi için bir şeyler yapmaya karar verildi. İlk önce, “I Love New York" sloganını içeren bir reklam çıkardılar. Bir slogan, bir jingle ve Broadway tiyatrosunu vurgulayan bir televizyon reklamı vardı.
Tek eksik, logoydu. Bunun için yardım istedikleri kişi, Milton Glaser’dı. Milton, zaten çok değerli bir tasarımcıydı. Bob Dylan’ın albüm kapağını bile tasarlamıştı.
Logonun taslak hâli .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }
Söylediğine göre ortalama 10 saniye içinde yapmıştı tasarımı. Logodaki harfler için Amerikan daktilosunun fontunu kullanmıştı. Hem görsel hem de sözel olarak oldukça akılda kalıcı bir şey çıkmıştı ortaya. “New York’u seviyorum.” kampanyası gerçekten işe yaramıştı. 1976 yılında turizm harcamaları $5,5 milyonken 1985’te $14,4 milyona yükselmişti!
“I❤NY”, şehrin bir simgesi hâline gelmişti artık.
Bardaklarda, çantalarda, billboard’larda; aklınıza gelebilecek her yerde bu logoyla karşılaşabilirdiniz. Kampanyanın iyi yürütülmesi büyük şirketlerin de şehre yatırım yapmasına sebep oldu ve turist akınları, her geçen yıl arttı.
2023 yılındaki veriye göre New York, 63,2 milyon turisti ağırladı! Turistlerin bavullarına sıkıştırdığı “I❤NY” logolu ürünler de cabası… Logo, şehre her sene $30 milyon kazandırıyor ve kârın bir kısmı direkt olarak New York eyaletine gidiyor. Belki de logo bu kadar viral olmasaydı şehir şu anda terk edilmiş, unutulmuş bir yer olabilirdi.
Logonun tasarımcısı ise düşüncelerini şu sözlerle ifade ediyor: “Kimsenin bu noktalara gelebileceğini tahmin etmediği, muhteşem bir kazaydı. New York’un fiziksel olarak basılmış bir varlığı olduğu için çok mutluyum.”
Kaynaklar: Creative Review, Logo Works, WNYC, Cheddarİlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: