Her gün sosyal medyada içerik üreticilerinin bir önerisini daha sonra almak için kaydediyoruz. Aynı şekilde TV reklamlarına da her gün maruz kalıyoruz.
Akılda kalıcılık ve duygusal etki bırakmasına baktığımızda bizi hangisi daha çok etkiliyor? Uzmanların bu konudaki araştırmalarına, sonuçlarına ve nedenlerine bakalım.
Hangi pazarlamadan daha çok etkileniyoruz?
Neuro-Insight, etkili olan pazarlamanın hangisi olduğunu bulmak için bir araştırma yapıyor. Katılımcılara YouTube videosu izlemeleri ve sosyal medyada gezinmeleri gibi görevler veriyor.
Bu görevi yerine getirirlerken aynı zamanda televizyon reklamları da izletiliyor. Değerlendirme sonucunda influencer reklamlarını izlerken beyin ısısındaki artışın daha yüksek olduğu görülüyor.
Araştırmanın sonucuna göre influencer pazarlaması, TV reklamlarına göre %277 daha fazla duygusal yoğunluk ve %87 daha fazla akılda kalıcılık sağlıyor. Yani influencer pazarlamasının, televizyon reklamlarından daha ilgi çekici olduğu görülüyor. Bu da satın alma güdümüzün influencer pazarlamada daha aktif olduğunu gösteriyor.
Peki, influencer'lar bizi nasıl etkiliyor?
Doğamız gereği bir güven problemimiz var. Bu sebepten dolayı tıpkı Kemal Sunal’ın Yüz Numaralı Adam filmindeki “halkın adamı” veya “halk kahramanı” gibi birini karşımızda görmek istiyoruz.
Bu kişilerin, tecrübe ederek ürünü beğendiklerini söylemelerine inanıyoruz. Hatta aynı ürünü birkaç içerik üreticisinde görerek kendi kendimizi de ikna ediyoruz.
Tüketici olarak kaygılarımız var. Bu kaygılarımızı, verdikleri tavsiyelerle gideriyorlar. Giderilmiş olan kaygılarımız, yerini satın alma motivasyonuna bırakıyor. Ürün hakkındaki şüpheler ortadan kalkıyor ve sonunda ürünü almak istiyoruz. Nitekim alıyoruz da.
Hedef kitleye ulaşmaları, TV reklamlarından daha kolay durumda.
Makyaj ve bakım ürünleri tavsiyesi veren bir içerik üreticisini ele alalım. Bu konularla ilgilenenler yüksek oranda genç ve orta yaşlı kadınlar olacaktır. Genç ve orta yaşlı kadınların sosyal medyada geçirdiği vakit ise televizyon izlemeye ayırdığı vakitten oldukça fazladır. Dolayısıyla markalar, ürün reklamlarını sosyal medyada “halktan biri” olan influencer'larla yapmayı daha doğru buluyor.
Çok fazla ünlü influencer olmasına rağmen pazarlamada daha düşük takipçili influencer'lar tercih ediliyor. Çünkü “Suyunuzu küçük küçük, yudum yudum içebiliyorsunuz.” diyen içerik üreticilerinin tavsiyeleri samimi gelmiyor. Aynı şekilde yüksek kazanç elde edenlerin daha düşük fiyatlı ürün önermesini de tüketici samimi bulmuyor.
Influencer pazarlama, her yaş grubu için aynı etkiye sahip değil.
IZEA Insights’ın verilerine göre 18-44 yaş grubunun %36’sı fenomenlerden etkileniyor. Influencer pazarlamada tercih edilen platformlar ise 2022 verilerine göre YouTube (%26), Facebook (%24) ve Instagram (%24) olarak belirtilmiş.
Tüketicilerin tercih ettikleri uygulamalara bakıldığında kadınlar en çok Instagram’ı, erkekler ise YouTube’u kullanıyor. 60 yaş üzeri ise hiç şaşırmayacağımız şekilde Facebook kullanımında lider konumda.
Sosyal medya kullanımının bu kadar yüksek olduğu dünyada elbette fenomenlerden etkilenme oranın artması normal. Fakat iş artık inanmaktan çok özenme boyutuna gelir mi bilmiyoruz.
Fenomenlerden etkilenen bu %36, yalnızca güven ve duygusal doyumdan dolayı mı etkileniyor yoksa fenomenin kullandığı ürünleri kullanmak bir tatmin hissi mi yaratıyor? Önce bunu sorgulamamız gerek.
Influencer pazarlama, TV reklamlarının önüne geçmiş diyebiliriz.
Neuro-Insight ve IZEA Insights araştırmalarını baz alarak bir karara varırsak influencer pazarlama bu yarışın galibi konumunda diyebiliriz. Yukarıda da belirttiğimiz gibi duygusal, akılda kalıcılık, etkileyicilik ve güven başlıklarında daha başarılı olan influencer pazarlaması bizi satın almaya daha çok itiyor.
Kaynaklar: Neuro-Insight, IZEA Insights, Dergipark