İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, eşi Dr. Dilek İmamoğlu ile birlikte, Kuzeykent Meydanı’nda Kastamonulularla buluştu. Yağmura ve ardından başlayan doluya rağmen alanı dolduran Kastamonulular meydanı terk etmedi. Dolu nedeniyle beyaza bürünen platformda konuşan İmamoğlu, zaman ilerledikçe, vatandaşların “Islana ıslana kazanacağız” tezahüratları eşliğinde önce paltosunu, sonra da ceketini çıkardı.
“ARTIK İHMAL DÖNEMİ BİTİYOR"
“Memleketin yağmuru da bizim, karı da bizim, güneşi de bizim, memleketin her güzelliği bizim” diyerek sözlerine başlayan İmamoğlu, "Ülkenin hemen her köşesinin olduğu gibi, Kastamonu da bu iktidar döneminde ihmal edildi. Artık ihmal dönemi bitiyor. Bu şehri ilk gördüğümde bu tepede, bu plato gibi olan o güzel yayla haliyle niçin ihmal edildi diye üzülmüştüm. Aslında bu şehrin turizmiyle, tarımıyla muhteşem bir şehir olması lazım. 170 kilometre sahili var, ama deniz turizmi yok. Ben, bu şehrin fırsatlarının daha 4’te 1’inin bile daha değerlendirilmediğini düşünüyorum. İktidara geldiğimizde Kastamonu'yu her yönüyle ele alacağız. Her yönden çözüm üreteceğiz" ifadelerini kullandı.
Konuşması sırasında “Bu galiba gelenek haline gelecek” diyen İmamoğlu, Kastamonu şivesiyle yazılan “Biz ufağıken gelivemiş başa / İlk oyumuzla indüreceğüz aşşağa / Ekrem Başgan deyvemedi boşa / Gençliğimiz va ağnasana” pankartını, meydanı dolduran vatandaşlara okudu. Konuşmasına devam eden İmamoğlu şunları söyledi:
“Bu seçimde hep birlikte önemli bir karar vereceğiz. Bu seçimde alacağımız karar, bundan sonra ülkemizin nasıl yönetileceğine ait bir karar olacak. Liyakatsiz ellerde ne oldu? Ekonomimiz krizden krize savruluyor; öyle değil mi? Paramızı pul ettiler, pul; öyle değil mi? İşsizlik ve yoksulluk aldı başını gidiyor. Enflasyon ve hayat pahalılığı, ne yazık ki milletimizin belini büktü. Sevgili hemşerilerim, Türk lirası, o bizim canım paramızın en büyüğü, neredeyse yarım kilo et alabiliyor. Dünyada, en büyük parasıyla en az et alınan memleket, Türkiye. Bu hale getirdiler bizi. Bu neyi gösteriyor? Artık yönetemiyorlar.
'BU İKTİDAR, ASLINDA MİLLETİ UNUTTU'
Bu iktidar döneminde Türk lirası dövize karşı zayıfladı. Ne yazık ki dövizi tutamıyorlar. Enflasyon, bir canavara dönüştü. İşsizlik deseniz, memleketimizin her şehrinin, her mahallesinin en kötü belki de süreci. Gençlerimiz, işsizlikten kan ağlıyor. Fiyat artışlarını her ortamda yaşıyoruz. Çocuklarımızın eğitim masraflarından pazardaki alışverişe kadar. Bu alanda hanımefendilere sormak istiyorum. Sevgili hanımefendiler, sizler çoluğunuza, çocuğunuza, evdeki yaşayanlarınıza gönlünüzden geçtiği gibi bayramlık alışverişi yapabildiniz mi? İşte biz, bayramı bile unuttuk. Bu millete bayramı bile unutturan bu iktidar, aslında milleti unuttu. Hep birlikte bu gidişe dur demek zorundayız. Ekonomiyi bozan, asla düzeltemez. Siz bu ülkeyi yöneteceksiniz, ‘2023’te 23 bin dolar kişi başı milli gelir olacak’ diyeceksiniz. Bugün üçte biri. İşte bunlar, ekonomiyi düzeltemez. Çünkü ekonomiyi batıran, bizzat onların kurduğu sistem. İhale sistemi, onların getirdiği devlet düzeni, bunların getirdiği mülakat sistemi.
'ONALRA GÜLE GÜLE DİYECEKSİNİZ'
Ekonomiyi bunlar batırdı. Bu iktidarın tarım politikası, sanayi politikası, dış politikası batırdı. Aşama aşama bu ülkenin en temel dengelerini bozacak adımlar attılar. Onlar ekonomiyi artık düzeltemezler. Kim düzeltecek? Biz düzelteceğiz. Milletçe biz. Nasıl yapacağız? 14 Mayıs’ta sizler sandığa gideceksiniz. Oylarınızla Millet İttifakı'nı başa, Kemal Kılıçdaroğlu'nu Çankaya'ya getireceksiniz. İşte Millet İttifakı'nın iktidarı, sizlere ve bizlere ekonomik refahı da getirecek. Çünkü Millet İttifakı, bu ülkenin becerikli kadrolarıdır. Türkiye'nin en liyakatli ekibine ülkenin anahtarını vereceksiniz. Bu düzeni siz değiştireceksiniz. Çocuklarımızın, gençlerimizin, ailelerimizin, bu ülkenin fırsat ve nimetlerinden eşit şekilde yaralanabilmesi için formülü, siz başa getireceksiniz. O da bu bozuk düzen, bu sistemi kuranlar gidecek. Evlerine gidecek onlar. Onlara ‘Güle güle’ diyeceksiniz.
'MÜLAKAT' TEPKİSİ...
Bakın burada gençler var. Sevgili gençler yazmış; bir tanesi diyor ki, ‘Şart olsun her şey çok güzel olacak.’ 21 yıl boyunca, mülakat sistemiyle, ne yazık ki sınavlardan yüksek not alan gençlerimizin bu iktidar hakkını yedi. Onların gözyaşları akarken, ne yazık ki torpilli bir şekilde fırsat tanıdıkları, iş verdikleri, makam verdikleri insanlar, hak etmedikleri yerlere geldiler. Bunu vicdanına sığdıran yöneticide artık vicdan kalmamış demektir. Ben size şöyle söyleyeyim: 21 yıldır bunu yapacaksınız. Şimdi kalkıp millete, ‘Mülakatı kaldıracağım’ diyeceksiniz. Buna inanır mı bu millet? İnanmaz.
'YURT DIŞINDA BELEDİYENİN PARASIYLA HAYAT SÜRMÜŞ'
Size mülakat sistemine, size hukuksuzluğa ve adaletsizliğe İstanbul'dan örnek vereyim. Sandığa gittiğinizde bunları sakın unutmayın. Vatandaşlarımıza bunu lütfen anlatın. İstanbul'da partili bir kişiye, burs adı altında, 2 milyon 200 bin lira burs veriyorlar. O kişi, 2007’de işe girmiş gözüküyor. Ama kendisi, yıllarca hiç İstanbul'da olmamış. Türkiye'de bile bulunmamış. Yurt dışında, belediye bursuyla, belediyenin parasıyla hayat sürmüş. Suç duyurusunda bulunduk. Peki mahkeme bir şey yaptı mı? Yapmadı. Peki şimdi ne yaptılar o kişiyi biliyor musunuz? İstanbul'dan milletvekili adayı yaptılar. Mesela yine bunların bir yakını, İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştirakinde, Metro AŞ'de işe alınıyor. Tesadüf bu ya, işe girdikten… Yani siz işe gireceksiniz. İşe girdikten sadece on gün sonra, belediyenin parasıyla ABD'ye gönderileceksiniz. Ne kadar para veriyor biliyor musunuz belediye? 200 bin dolar. Bugünün parasıyla 4 milyon liranın üstünde. Bu para kimin parası? Milletin parası, sizin paranız, hepimizin parası. Peki sözüm ona ulaşımla ilgili işe aldığı bu kişi, Amerika'da ne yapıyor biliyor musunuz? Siyaset doktorası yapıyor. Bak bak! Görüyor musunuz? On gün önce işe alıyor. 200 bin dolar veriyor ve siyaset doktorası yapıyor. Bunu da mahkemelere taşıdık. Ama mahkemelere sıra gelince, bu tür haksızlıklar olduğunda, ne yazık ki bu iktidarın döneminde çalışmıyor. Ne yapacağız? İşte biz bu hukuksuzluğu sona erdireceğiz. Biz bu ülkenin 86 milyon insanının hakkını yedirmeyeceğiz. Biz bu ülkenin gençlerinin hakkını yedirmeyeceğiz. Bu seçimde oy kullanacak 5 milyon genç kardeşime sesleniyorum. Sana da 4 milyon lira, yani 200 bin dolar burs vereceklerine, seni yurt dışında eğitime gönderip, sonra milletvekili ya da büyükelçi yapacaklarına, atayacaklarına inanıyorsan sevgili genç kardeşim; git o partiye, o kişiye oy ver. Eğer herkesin eşit yarıştığı, alnının teriyle, hak ettiğini kazanan bir düzen istiyorsan, o zaman oyunu 'Hak, hukuk, adalet' diyen Kemal Kılıçdaroğlu'na vereceksiniz.
'İSTANBUL'UN KASASINA BEREKET GELDİ'
İstanbul'da büyük bir başarı elde ettik. Hep birlikte kazandık. Milletin iktidarını, İstanbul'da iktidara getirdik. Millet İttifakı'nın kazanma gücünü en iyi ben bilirim. İstanbul'da iki kere sandığa gittik, ikisinde de söke söke millet kazandı. Haksızlığa, hukuksuzluğa karşı dimdik ayakta durdu İstanbullular. İstanbullular o dönemde bu Millet İttifakı'na oy verirken, o düzeni kuran, o sistemi ayağa kaldıran hem 13. Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'na hem de o dönemde en ön saflarda bizimle yoğun mücadele veren İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener ile hep birlikte ayağa kalkıp, İstanbul olarak bizler, bir avuç insanın elinden o iktidarı aldık, millete teslim ettik. İstanbullular bana ne dedi biliyor musunuz? Bana dedi ki ‘Ey İmamoğlu; israfa, ayrımcılığa, partizanlığa son ver. İstanbul'un kaynaklarını İstanbullular için kullan. İstanbul'un nimetini 16 milyon insan için harca.’ Ben, 4 yıldır -Allah şahittir ki şu mübarek Ramazan ayında söylüyorum- vatandaşın bu mesajını emir kabul ederek çalışıyorum. Onun için İstanbul'un kasasına, bütçesine bereket geldi.
'KASTAMONU'YA HİZMET EDECEĞİZ'
Seçimden önce, 2019’dan önce iktidar onlar, İstanbul Belediyesi'ni onlar yönetiyor. Her şeye imza atıyorlar. Bakın bizim her konumuza engel olurken, İstanbul'un her konusuna imza atıyorlar. Ama onların dönemine göre biz ne yaptık biliyor musunuz? Vatandaşlarımızın en yoksul anlarında yardımcı olmak için, sosyal yardımı İstanbul'da tam 5 katına çıkarttık. Onların 25 yılda yapamadıklarını, 4 yılda başardık. Onlar, bizden önceki dönemlerinde yılda 5 kilometre metro ürettiler. Biz, neredeyse onların üç katı kadar metro üretiyoruz. Kreşler, öğrenci yurtları… Bakın bunların hiçbiri yoktu. Ne kreş vardı ne öğrenci yurdu. Şu anda 3000 gencimiz bizim yurtlarımızda. Seneye 5000 olacak. Parklar, otoparklar, spor salonları, stadyumlar, kent lokantaları, meydanlar, büyükşehir ormanları; işte bütün bunları İstanbullulara yaptık. Aynı şeyi Mansur Başkanım, Ankara'da yaptı. Size Mansur Başkanımın selamını getirdim. Akşam beraber olacağız. Sizin de ona selamınızı götüreceğim. Şimdi ne yapacağız? İstanbul'da yaptığımız ne varsa, aynısını Kastamonu’da yapacağız. Kastamonu'ya hizmet edeceğiz. Türkiye'de de yapacağız. Biz, kalkınma ve refah inşa edebilecek bir tecrübeye sahibiz sevgili hemşerilerim. Bizler bu ülkenin her ortamını, her bölgesini ayağa kaldıracağız. Eksikliklerini gidereceğiz ve ülkemizin her bölgesini zenginlik getireceğiz. Biz memleketimizin insanlarını barıştırmaya, kaynaştırmaya geliyoruz.
'İSTANBUL'A İHANET' AÇIKLAMASI...
İstanbul için dediler ya ‘İhanet ettik’ diye. Yıllardır bu ülkeye de ihanet ediyorlar. Aramıza nifak sokuyorlar. Her geçen gün bizi birbirimize düşürmek için, ellerinden geleni yapıyorlar. Milletimizin bir kısmı ‘yerli ve milli’, bir kısmını ‘şeytan’ diye düşmanlaştırmaya çalışıyorlar. Allah aşkına soruyorum size; biz ne diyoruz biliyor musunuz? ‘Benim 86 milyon insanımın tamamı yerli ve milli.’ Onlara kalsa, onlara oy vermeyen bu memleketteki yüzde 70 insanımız, vatan haini. Bir de aletleri var bunların. Senin alnına tutuyorlar. Hatta alete de ihtiyaçları yok. Sen ona oy vermiyorsan ya da ona ‘evet’ demiyorsan, sen vatan hainisin. Ona oy vermiyorsan, ona ‘evet’ demiyorsan, -haşa Allah'ın işine de karışıyorlar- diyorlar ki, ‘Sen inançsızsın.’ Sana ne milletin inancından? Allah'ın işine sen nasıl karışırsın Allah aşkına? Allah'la kulun arasına girmeye bile cesaret ediyorlar. Ama endişeniz olmasın benim Kastamonulu güzel hemşerilerim; başaramadılar, başaramayacaklar. Biz bu milleti, şart olsun birleştirmeye geliyoruz. Biz, şart olsun vatandaşlarımızı kucaklaştırmaya geliyoruz. İstanbul'u Kastamonu'yla, Kastamonu'yu İstanbul'la kucaklaştırmaya geliyoruz. İşçiyi işverenle, genci yaşlıyla, herkesi barıştırmaya, kucaklaştırmaya geliyoruz. (Patates, soğan, güle güle Erdoğan sloganları.) Bu memleketin her insanını, her etnik kökenini, her inancını Türk’ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i bu milletin rengi, taşı, toprağı 86 milyon insanı Çanakkale ruhu, İstiklal Mücadelesi'nin evlatlarını bir olmaya, birleştirmeye geliyoruz? 7’den 70’e, doğudan batıya, milletçe kucaklaşmaya geliyoruz.
'SİNAN ATEŞ BİZE EMANET'
Ne dediler? ‘İstanbul'u kazanan, Türkiye'yi kazanır’ dediler. Ne dediler? ‘İstanbul'u kaybeden, Türkiye'yi kaybeder’ dediler. Uyanıklar; geleceği gördüler. Ama biz, tek farkla kazanacağız: Millet için kazanacağız millet. Bu güzel annelerim için kazanacağız. Bu güzel yavrularımız için kazanacağız. Size söz veriyoruz. Bu milletin insanları için kazanacağız.”
'Sinan Ateş size emanet Ekrem Abi' pankartını gören İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kesinlikle Sinan Ateş de bize emanet sevgili kardeşim. Bu memleket için çok büyük mücadele vereceğiz. Hukuksuzluğa uğramış, adaletsizliğe uğramış kim varsa, onlar için sonsuz mücadele vereceğiz. Bizim milliyetçiliğimizi, bayrak-vatan sevgimizi ağızlarına alıp, Allah'ın günü dedikodu yapmalarına bakmayın. Kurdukları bu bozuk ve adaletsiz düzeni devam ettirmek için bunu yapıyorlar. Bu ülkenin pırıl pırıl evlatlarının mülakatlarda hakları yenirken milliyetçilik neredeydi? Bu ülkenin iyi yetişmiş beyinleri, bu ülkeyi terk etmeye zorlanırken hani milliyetçiliğiniz? Şehitlerimizin kanıyla kurulan, ki hiç işgal edilmemesine rağmen en fazla şehit veren şehirlerinden birindeyim, Kastamonu'dayım- bu ülkenin vatandaşlığını 250 bin dolara ne idüğü belirsiz kişilere satarken, neredeydi milliyetçiliğiniz? Bak, o vatandaşlık sattığınız insanlar, uyuşturucu baronu çıkıyor. Bilmem nerenin mafyası çıkıyor. Nerede milliyetçiliğiniz?
'TÜRKİYE RÜYASI YARATACAĞIZ'
Bakın, bu bir seçim değil sevgili hemşerilerim. Bu bir rejim değişikliği, rejim. Bu seçimde hep birlikte çok önemli bir karar vereceğiz. Ya çocuklarımızın geleceğini karartan bu düzen devam edecek ya da bu düzen sona erecek. Yoksulluk, israf, hukuksuzluk, kirlilik düzenine son vereceksiniz. Bu seçimde bir partiye oy vermeyeceksiniz. Bu seçimde medeniyet tercihi yapacaksınız. Bu seçimde, adaletsizliklerin artması ile hukuk devleti arasında bir tercihte bulunacaksınız. Bu seçimde, Türkiye ekonomisi tam anlamıyla bir felakete mi sürüklensin; yoksa kara günler sona ersin, bu memlekette milletin nimeti millete dağılsın mı diyeceksiniz. Bu kararı vereceksiniz. Türkiye rüyasını, hayallerini birlikte başarmanın kararını vereceksiniz. Sevgili Kastamonulu hemşerilerim. Size söz veriyoruz. Millet İttifakı olarak söz veriyoruz. Size 13. Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu söz veriyor. Birlikte çok güzel bir Türkiye rüyası yaratacağız. Kardeşçe üretip, kardeşçe bölüşeceğiz.
'14 MAYIS'TA TÜRKİYE'NİN KADERİNE EL KOYUYORUZ'
Diyor ki burada Kastamonulu hemşerim, ‘Deyve ona, saraydan çıkarken ışıkları gacusun, inehterleri bıraksın.’ Kurban olurum diline senin. Aferin güzel kız. Yasaklara, baskılara son vereceğiz. Özgür bir ülke inşa edeceğiz, özgür. Torpille değil, ‘Benim evladım çalışırsa olur’ diyen annelerin ülkesi yapacağız. Torpille değil, çalışan bir devletiz var edeceğiz. Çocuklarımızın dünyayla yarışabilmesi için, kaliteli bir eğitim sistemi kuracağız. Akşamdan sabaha değişen değil sınavların çocuklarımızın ve gençlerimizin ruh halini bozduğu değil, yine o güzel annelerin evlatları için ‘Evet, benim evladım iyi yetişiyor. Okulu bittiğinde iş bulacak, aş bulacak, zamanı geldiğinde de yuva kuracak’ diyecek benim annelerim. Onun için çalışacağız. Devlet bütçesinin en büyük payını eğitime ayıracağız. İstanbul'da nasıl başardıysak, huzurlu ve müreffeh Türkiye'yi sizlerle başaracağız Kastamonulular. Türkiye'nin kaderine el koyacağız. 14 Mayıs'ta Türkiye'nin kaderine hep birlikte el koyuyoruz. Gelin, çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceği için, hep birlikte harekete geçelim. Millet İttifakı’nın liyakatli kadrolarına görev ve yetki verelim. 13. Cumhurbaşkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu iş başına getirelim.
'SEÇİME KADAR ÇOK ÇALIŞACAĞIZ'
Şimdi üç tane sözleşme yapacağız. Bir; seçime kadar çok çalışacağız. Var mısınız? İki; sandıklara insanlarımızı taşıyacağız. İkna edeceğiz. Konuşacağız. Kalplerine gireceğiz. Güzel konuşacağız. Onları da kucaklayacağız. Sandıklarda oy patlaması yapacağız. Var mısınız? Görev alacağız. Türkiye Gönüllüleri’ne Kastamonuluları davet ediyorum. Sandıklarda görev alın. Sandıklara hep beraber sahip çıkalım. Ve sandıklarda görev alıp, oylara sahip çıkmaya var mısınız? O zaman ne kalıyor? Şeyh Şaban-i Veli'nin sözü gibi. Ne dedi? ‘Gelişi güle güle, gidişi güle güle, her işi güle güle’ olsun benim memleketim. Sevgili Kastamonulular, her şey çok güzel olacak.”
Ekrem İmamoğlu, konuşmasının ardından, kalabalık arasından platforma çıkardığı çocuklarla kucaklaştı.