İstanbul Planlama Ajansı (İPA), İstanbul’un 2050 Vizyonu’nu tanıttı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Vizyon-2050 strateji belgesi kapsamında geleceğin İstanbul’unu Cumhuriyet’e anlattı.
2050 vizyonunu daha yeşil, daha adil, daha yaşanılabilir bir İstanbul hayaliyle oluşturduklarını belirten İmamoğlu, hedeflerinin ise “adil bir kent” oluşturmak olduğunu söyledi. İmamoğlu, “Bugün her beş vatandaşımızdan birinin yoksul olduğu bir İstanbul’u adil bir kente dönüştüreceğiz. İstanbul yaşamın her alanında adil bir kent olmalıdır” dedi.
İPA Vizyon 2050-Geleceğin İstanbul’u Sunumu’nda, 28 yıl sonrasının “İstanbul hayalini” kamuoyu ile paylaştı. Bu strateji belgesini hangi hedefler doğrultusunda oluşturdunuz?2019 yılında İstanbul yeni bir öykü yazmak istedi. Biz o isteğin ve değişim enerjisinin parçası olarak görüyoruz kendimizi. Bu değişimin ve yazılacak yeni öykünün stratejisi işte Vizyon 2050’dir. Daha adil, daha yeşil, daha yaratıcı ve yaşanabilir bir İstanbul için İstanbul’un 2050 Vizyonu’nu belirledik. Demokratik bir yaşamı İstanbul’da ve Türkiye’de tesis edecek, geleceğimizi kendi ellerimizle kazanmamızı sağlayacak bir planı ortaya çıkardık. Hedefimizi bir kelime ile anlatmak istesem “mutluluk” derim. Biz insanlarımızın mutlu olmasını istiyoruz, mutlu kentleri hayal ediyoruz.
Strateji belgesini tanıtırken “Başka bir İstanbul hayalimiz var” dediniz. Nasıl bir İstanbul bu? Şimdiki İstanbul’dan en önemli farkı ne olacak?Hayalini kurduğumuz İstanbul’un en önemli farkı odağına “adil bir kent” olmayı koymuş olmasıdır. Adaletten yana, yoksullukla mücadele eden, es¸itlikçi ve kentteki herkes için eris¸ilebilir olanaklar sunan bir anlayıs¸ bu adalet duygusunun omurgası. İyi yas¸amın bir zümrenin ayrıcalığı olmaktan çıkıp tüm kenti kapsadığı bir planlamayla İstanbul, adil bir kent olacaktır. Neredeyse her beş vatandaşımızdan birinin yoksul olduğu bir İstanbul’da, tüm İstanbullular kentin birikiminin ve fırsatlarının parçası olmalı. Bu adalet motivasyonumuz sadece ekonomik düzlemli değildir. İstanbulluların kentin yönetimine katılımından, ayrımcılığa ve görmezden gelmeye karşı kararlı bir mücadele yürütmeyi de içine alan “hak odaklılık” meselesidir. İstanbul yaşamın her alanında adil bir kent olmalıdır.
YARATICI GİRİŞİMLER
Vizyon belgenizde gençlerin ve kadınların konumu nedir? Onlar için nasıl bir İstanbul hedefliyorsunuz?İstanbul’da genç ve nitelikli nüfusa sahip olmasına karşın her dört gençten birinin işsiz olduğu bir noktaya gelmiş bulunuyoruz. Bu ciddi bir kriz konusudur. Buna karşı hemen ve güçlü adımlar atmalıyız. Gençler için kentin her yerinde kendini gelis¸tirme, birlikte üretme, ortak fikir gelis¸tirme ve ifade etme imkânı ve alanı sagˆlanmalı. Kurduğumuz Gençlik Platfomu ile önemli adımlar attık. Vizyon 2050’yle birlikte İstanbul’u yenilikçi ve yaratıcı girişimler için cazibe merkezi haline getireceğiz. Öncelikle genç ve kadın girişimcilerimizi destekleyeceğiz. Üniversite-İstanbul Projesi, Tekno-Semt, Tekno-Çatı, Yeni Nesil Kütüphaneler ve İBB Teknoloji Atölyeleri gibi öncü projelerimiz ile gençlerimize İstanbul’un yaratıcılık ve yenilikçilik ekosistemini tüm sektörlerle buluşturacak, etkileşimi sağlayacak arayüzleri sunacağız. 2050 yılında İstanbul’da yaşayan her genç, çağın gerektirdiği bilgi ve iletişim teknolojilerini aktif ve etkin bir şekilde kullanma yetisine sahip olacaktır.
Toplumsal cinsiyet eşitliği vazgeçilmez önceliklerimizden biri olacak. 2021 yılında İstanbul’da 100 binin üzerinde kadın iş bulma ümidi olmaması nedeni ile işgücüne katılmamış. 2050 yılına geldiğimizde İstanbul’daki işsizlik oranını yüzde 5’in altına indirmek ve kadınların işgücüne katılım oranını yüzde 70’in üzerine çıkarmak vazgeçilmez hedeflerimizdir. Kadınların kentin yönetimine, üretimine ve paylaşımına katılımının önünü açacağız.
‘BİRİLERİNİN CEPLERİ DOLDURULMUŞ’
Katıldığınız bir televizyon programında 85 milyar dolarlık devasa bir imar rantından bahsettiniz. Nedir bu konu, biraz açar mısınız?Plancı arkadaşlarımız yoğun bir çalışmayla, imar oyunlarıyla İstanbul’a monte edilen 130 projenin ve kente yaptığı etkinin röntgenini çekti. Kamusal kullanımlara ayrılmış, okul, hastane, yeşil alan gibi sosyal donatıların imar planı değişiklikleri ile özel kullanıma açıldığı durumlara bakıldı. Gördük ki çok katmanlı bir adaletsizlik ve adeta yağmacılıkla karşı karşıyayız.
Bir, hediye imar tadilatlarıyla birilerinin cepleri doldurulmuş. İki, İstanbul hepimize ait olan kamu arazilerini kaybetmiş; bu alanlarda kamunun vermesi gereken eğitim, sağlık, kültür gibi hizmetlerden tüm İstanbullular mahrum bırakılmış. Üç, deprem ve diğer afetler için kullanılabilecek alanlar rezidanslara, otellere dönüşmüş. Dört, bunlar da yetmemiş, bu keyfi imar haklarından doğan yapılaşmayı yaşanılır hale getirmek için gerekli fiziki ve sosyal altyapıyı da belediyeler ve kamu kurumları yüklenmiş. Beş, gelişigüzel yoğunluklar ulaşım başta olmak üzere mevcut altyapıyı sıkıntıya sokmuş. Bu tür imar hediyelerini üst üste ve yan yana koyduğumuzda toplamda Beyoğlu ilçemiz büyüklüğünde bir alandan söz ediyorum. Bu imar hediyelerinin mali büyüklüğü ise 85 milyar dolara tekabül ediyor. Belediye’nin 2022 yılı bütçesinin tam 41 katı. Şöyle söyleyeyim: Bu kaynakla İstanbul’u deprem karabasanından kurtaracak kentsel dönüşümü rahatça gerçekleştirebilirdik. Bu hesaba Kanal İstanbul ve çevresinde imara açtıkları Yenişehir Projesi, Esenler’de imara açılan askeri alan gibi alanlar dahil değil. Söz ettiklerimde hediyeler verilmiş ve gideceği yere gitmiş. Gerçekleşmemiş olanlarda hukuk mücadelemiz halkımız bedelini ödemesin diye sürüyor.
‘GÖÇMEN VERİLERİ GERÇEK DEĞİL’
“Kontrolsüz, öngörüsüz ve plansız bir şekilde işletilen sınır politikası sebebiyle İstanbul çok büyük bir demografik dönüşümden geçti. Biz bugün 20 milyona yakın insana hizmet ediyoruz. Dolayısıyla, İstanbul’a dair resmi kurumlarca açıklanan göçmen verileri kentin gerçeğini yansıtmıyor. Bu şehirde iki buçuk milyona yakın göçmen yaşadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Tutarlı ve planlı bir göç politikasının uygulanmaması İstanbul’da konut piyasasını da işgücü piyasasını da tersyüz etti. İstanbul, Türkiye’de her statüden yabancıların dörtte birini barındırıyor. Nitelikli bir uyum politikasını hayata geçireceğiz. Kişiselleştirilmiş İstanbul Kart’lar ile İstanbul’daki sağlıklı göçmen verisine ulaşacağız. Burada konaklama hakkı almış kadınların, çocukların, yoksulların insanca yaşaması için elimizden geleni yapıyoruz fakat düzensiz ve kayıtsız göçmenlere dair muhakkak yönetimsel bir karar vermek gerekiyor.
KONUT POLİTİKASI
“İstanbullular yaşayacak ev bulamazken, plansızca yapılmış kullanılmayan, boş tutulan konut sayısı günden güne çoğalıyor. Öncelikle ‘İstanbul Konut Ofisi’nin kurumsal yapılandırmasını tamamlayarak hızla ilçeler bazında veriye dayalı, gerçek ihtiyaca yönelik bir konut politikasını hayata geçireceğiz. ‘Kiralık Sosyal Konut’ yaklaşımıyla konuta erişim sorunu yaşayan vatandaşlarımıza yönelik yaşamaya elverişli ve uygun koşullarda konut sağlarken, o bölgelerde kira fiyatlarının dengelenmesinde kamu gücü etkin bir rol oynayacak. Çalışmalarımızı yaptık, toplam konut stoku içerisinde sosyal konut ve sosyal kiralık konut oranını yüzde 25’in üzerine çıkaracağız.”
115 BİN ÖĞRENCİYE BURS
“Üç yılda 115 bin gence 3 bin 200 TL burs verildi, bu sene 75 bin gence verilecek. Halk süt hizmeti ile 172 bin çocuğumuza 16.5 milyon litre süt sağlıyoruz. “Askıda Fatura” hizmeti ile ihtiyaç sahibi ailelere 90 milyon TL destek sağladık. Üç yılda toplam 700 bin haneye kurban eti ulaştırıldı. Ama asıl olarak gurur duyduğumuz çalışmalar sosyal adaletin, sosyal dengenin kalıcı olarak sağlanabilmesi için yürüttüğümüz hizmetler. Anne Kart ile 382 bin anneye sağlanan ücretsiz ulaşım imkanı, sayıları 2024’te 150’yi bulacak olan kreşler, erişilebilir düşük ücretli öğrenci yurtları, öncelikle ihtiyaç sahibi yoksul mahallelere açtığımız 32 noktada hizmet veren kütüphanelerimiz, 10 bin noktada beş milyon ücretsiz wifi kullanıcısına erişen teknolojik hizmet... Bölgesel İstihdam ofisleri ile 60 bin kişiyi özel sektörde çalışma yaşamıyla buluşturduk. Ve ucuz sağlıklı gıda için güçlü adımlar attık. Ahmet İsvan Halk Ekmek Fabrika’mızı açtık. Günlük ekmek üretim kapasitemiz 4.3 milyona erişti. Ekmeği 2 liradan satmaya devam ediyoruz.”
‘DEĞİŞİM ÜÇ YIL ÖNCE BAŞLADI’
Bahsettiğiniz değişimin anahtarı nerede? Bunca sorun ve sıkıntı içinde İstanbullular bu hedefleri uzak görebilir. Ne zaman başlayacak değişim?Değişim 2019 Mart ve Haziran seçimlerinde başladı. Üç yıl önce ‘yeni bir başlangıç’ yapmak üzere yola çıktık. Bu yolculuğu, kimseyi geride bırakmadan, 16 milyon İstanbullu ile yapacağımızı ve birlikte başaracağımızı daha ilk günden söylemiştik. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere bıraktığı hedefleri bir an olsun bile aklımızdan çıkarmadan, onun ışığı ve rehberliğinde bu değişimi ülkemize armağan edeceğiz. Karşımızdaki vahim tablonun farkındayız. Fakat şunu söylemeliyim ki, bu vahim tablo İstanbul’da olduğu gibi Türkiye’mizde de çok yakın zamanda gerçekleşecek köklü ve heyecan verici iktidar değişimi ile hızla iyileştirilecektir. Değişim anahtarını biraz da orada görmek gerekiyor.
Vizyon 2050'yi hazırlayan İPA bu sürecin neresinde yer alacak?Göreve geldiğimiz süreçte bugün İPA Kampus olarak kullanılan yaklaşık 100 bin metrekarelik alan ayrıcalıklı gruba tahsis edilmiş ve İstanbulluların erişiminin olmadığı kapalı bir alandı. Bu değerli alanı İstanbul’a, gençlere ve düşünenlere, üretenlere açtık. İstanbul 2050 Vizyonu bir niyet beyanından öte, küresel dünyadan semt ölçeğine kadar mekânsal referansları da içerecek biçimde projelerini ortaya koyması ve onu hayata geçirecek, gerçekçi kılacak, “İstanbul Planlama Ajansı” gibi sahici bir çatıya sahip. Bu anlamda İPA bu sürecin odağında olmaya devam edecek.
(İPA Kampus, gençlerin ve üretenlerin erişimine açıldı.)
‘YARATTIKLARI EKONOMİK KRİZE MEYDAN OKUYORUZ’
İPA'nın İstanbul Barometresi raporuna göre kentin ilk üç sorunu: Sığınmacı ve mülteciler, ekonomik sorunlar, konut fiyatları... 2050'de bunlarla ilgili neler konuşuyor olacağız?Bu sorunların tümünün çözümü için İstanbul’un ve Türkiye’mizin kapsamlı bir “Yerel Yönetim Reformu”na ivedilikle ihtiyacı var. 2050 Vizyonu’nun hayata geçirilmesindeki yolculukta en öncelikli hedefimiz kendimizden başlayarak kurumsal yapılanmamızı yenilemektir. Ancak İstanbul’umuzun mevcut sorunları bekleyemeyecek haldedir. İstanbul’un içine itildiği ekonomik, sosyal ve kentsel sorunların çözümü için canla başla çalışıyoruz. Yürüttüğümüz sosyal politikalarla yoksulluğun yarattığı ağır tahribatla mücadele ederken yoksulluğu sonlandırmak üzere politika ve hizmetler de geliştiriyoruz. Sosyal yardım bütçesini beş kat artırdık. İstanbul’da 170 binden fazla haneye düzenli olarak sosyal yardım sağlanıyor. Yarattıkları ekonomik krize meydan okuyoruz, vatandaşımızı yalnız bırakmıyoruz.
www.idrak34.com