Türk siyasetinin 70 yılına iz bırakan isimlerden deneyimli politikacı, eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. AKP’yi ve AKP iktidarının 20 yıldır Türkiye’ye verdiği zararı anlattı.
"ŞEYTANIN AKLINA GELMEZ"
- Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem Adnan Menderes’i hem de DP’yi sık sık dile getiriyor. Sizce siyasi miras, gelenek söz konusu mudur?
Siyasetçi olarak hiçbir benzerlik yok ama destekleyen oy tabanı aynı. Menderes her zaman laikliği savundu. Menderes’in şeriatla ilgili bir cümlesini dahi hatırlamıyorum, nas dediğini de duymadım. Dili diline, hayatı hayatına benzemiyor diye özetleyebiliriz. Menderes, Cumhuriyet eğitimi hatta biraz da Osmanlı eğitimi almıştır. İngilizce, Fransızca bilirdi. Rumcayı da konuşurdu. Batılı bir siyaset adamıydı. Menderes’in Cuma namazına gittiğini hatırlamıyorum. Ama dini itikadı vardı. Dindar sayılırdı. Hataları elbette vardı, hangimizin yok ki... Ama saplantıları yoktu. Yani ikisi arasında benzerlik kurmak şeytanın aklına gelmez.
Hüsamettin Cindoruk ve İklim Öngel
- Türkiye’de merkez sağ var mı?
Hayır, sağ söylenti var. Bence sol da yok. Zaten ortada sağ sol kavgası da yok. Siyaset ikliminde tartışma şeri devletle medeni devlet arasında. Laiklerle şeriatı savunanlar arasında bir siyasal kavga var. Çünkü tabanda müşterisi mevcut. Hâlâ Türk seçmeninin tabanında Osmanlı kültürü ezgisini sürdürüyor. Bunu doğal karşılarım ama siyasal otorite olmasını doğal karşılamıyorum. Herkes görüyor ki Cumhuriyet devrimiyle karşıdevrimciler arasında siyasi bir mücadele var.
- Türkiye’yi bekleyen en büyük tehlike bu mudur?
Cumhuriyet ve laik demokrasi çok mesafe kazanmıştır ancak karşıtları da kuvvetlidir. Bu kadar imam hatip açılması, Cumhuriyet eğitiminin dışında bir dini eğitimin sonuç alması halkın bir kısmında destek bulduğu olgusunu doğruluyor. Ama bunu aşacağız. Başörtüsüyle ilgili tartışma yalnızca şeriatla yönetilen İran ile laik olduğunu söyleyen Türkiye’de var. Katar’da bile yok. Son maçlar onu gösterdi. Demokratik bir turnuva yaptı. Seyirciye dikkat ettim, herkes istediğini giydi, istediği gösteriyi yaptı. Hâlâ Türkiye kadının saçını tartışıyor. Tabanda da bunun taraftarı var. Karşıdevrimciler var. Siyasal İslam Türkiye için bir tehlikedir.
- Peki siyasal Kürtçülük?
Ortadoğu’da Kürt azınlıklar var. ABD onları, İsrail’e güvenli bir ortak getirmek için bir Kürt devleti haline getirmeye uğraşıyor. Pek çok Kürt kendisine vatan seçtiği devletlerle entegre oldu. Bugün Türkiye’de uzlaşmacı olanların sayısı ayrılıkçı olanların 10 katı. Bu nedenle Kürdistan hayalleri kuranlar yanılıyor. Özgürlüğün yanında her vatandaş ve ülke itibarlı yaşamak ister. Siz ayrılıkçılara bakmayın. Ben Anadolu’yu çok iyi tanıyorum. Türkiye’de Kürtçülük meselesi dış kaynaklıdır ve sanıldığı kadar vahim değildir. Biz iç barışı sağlarsak ki çoğu zaman sağladık, bu da kendiliğinden biter.
TÜRKİYE DURAKLAMA DÖNEMİNDE
- Son 20 yılı nasıl özetlersiniz?
Türkiye’nin duraklama dönemidir. Bunun ekonomik rakamları enflasyonda, işsizlikte, kalkınma hızında ortaya çıktı. Ama sosyal ve siyasal duraksamayı çözmek için iyi incelemek gerekir. Türkiye’nin bu 20 yılda medeni dünya ile mesafesi açıldı. Benim gördüğüm şey bu 20 yıl içinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerleri zayıflamıştır. Ama bitmemiştir çünkü yüzlerce yıllık bir gelenek vardır. Cumhuriyet 20 yılda iki taarruzla karşılaştı. İlki Ortadoğu’da eşbaşkan olma iddiası. İkinci haksız fiil ise siyasal İslamın iktidar olması. AK Parti çok iddialı biçimde bir şeriat devleti kurmak istedi.
ASKERİ İDARELER BİLE AKP’NİN YAPTIĞINI YAPMADI
- Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi deniyor. Bunun ideolojisi nedir?
Cumhurbaşkanlığı sistemi varsa, hükümet olmaz. Yanılgı bu. Tabir hukuki olarak yanlış. Türkiye Cumhuriyeti’nin idari şekli katı bir başkanlık sistemidir ve hükümet yoktur. Saray’da toplanan hükümet mi olur... Türkiye Cumhuriyeti bugün hükümetsiz idare ediliyor. Korsan taksi nasıl varsa korsan Bakanlar Kurulu da oldu. Kendileri korsan Bakanlar Kurulu’dur. Türkiye Cumhuriyeti bugün başı boşluk içinde. Organları nakledilmiş yerine de yeni organ konmamış bir devlet. Sayın Cumhurbaşkanı kararnameyle idare ediyor. Biden’da böyle bir yetki yok. Biz 70 yılda askeri idareler gördük onlar bile bunu yapmadı.
- Siyaset dilini nasıl buluyorsunuz?
Sayın Cumhurbaşkanı dahil Türkçeyi az kelimeyle konuşma sıkıntıları var. Türkçe zengin bir dildir. Ama iktidarın 100 kelimelik lügati var. Arapça bildiklerini söylüyorlar. Arap devlet adamlarıyla konuşurken tercüman kullanıyorlar. Demek ki Arapça da bilmiyorlar. Kuranıkerim’i bayrak yapmışlar ama Kuran’ın barışçı özünü anımsamıyorlar. Az bilen hiç kimseyle yarışamaz. Az bilmek kadar büyük bir kusur yoktur.
- Bütçe görüşmeleri oldukça sert geçiyor...
Bütçe geldi, temsil yok. Bütçe, bir parlamentonun temel hakkıdır. Devletin değil, Fuat Oktay’ın bütçesi var. Milli irade nerede? Milletin gelirini giderini belirleyecek Meclis katkısı yok. Meclis’e bilgi veriyor. Zaman zaman sabah horozu gibi Meclis’i azarlıyor. Ben bütçe görüşmelerinde gördüm ki parlamenter sistem gitmiş ve yerine bir otorite de gelmemiş. Cumhurbaşkanı Meclis’te yok, hükümet sıraları boş. Oraya bilardo masası getirmelerini tavsiye ediyorum.
- 6’lı masa kazanmak için ne yapmalı?
Bugün toprak, millet bütünlüğü, hukuk, demokrasi tartışılıyor. Bu tartışmaların içinde olan bir ülke itibar görmez. Biz toprak bütünlüğümüzü bir başka ülkenin yardımı olmadan koruyamazsak ve hukuk ile koruyamadığımız sınırlarımızı silah ile korumaya kalkarsak çağdaş bir devlet olabilir miyiz. Hak hukuk adalet çok güzel söz ama sonuna bir de devlet demek lazım. Ben 6’lı masanın yerinde olsam Kıbrıs Çalıştayı yaparım. Kıbrıs, Fatin Rüştü Zorlu’nun becerisi sayesinde Türkiye’ye imkânlar tanıyor ama Türkiye bunu kullanamıyor. Şehir hastaneleri açıyorlar, iki tane de Kıbrıs’a açsınlar. Denktaş’ın en büyük istediği iki şey vardı. Biri, Ortadoğu’da tıp eksikliği olduğu için Kıbrıs’ı sağlık merkezi haline getirmek. Bir de bana şunu söylemişti Sayın Denktaş, vasiyeti gibidir. Zorlu’nun büstünü Kıbrıs’a dikmek. 6’lı Masa Fatin Rüştü Zorlu’nun Kıbrıs müzakerelerindeki konuşmalarını neşredebilir. Tarihi hazinedir. Bugün Türkiye’nin askeri Kıbrıs’ta. Bunu sağlayan insanı unutmamalı. Yani 6’lı masa önce Demokrat Parti’nin eski tabanıyla barışacak çünkü büyük bir tabanı var.
- Mevcut iktidar yine kazanırsa Türkiye’yi ne bekliyor?
Gençliğimde enflasyon 5/6 idi. Yüksek diyorduk.
İktidar kazanırsa bugünkü keşmekeş sürer. Daha beteri var mı? Bu zaten kötünün kötüsüdür. TÜİK yüzde 84 enflasyon veriyor. Asılan Menderes’in enflasyonu yüzde 6. Bu seçim rejim referandumudur. Tekrar şeriat yanlıları kazanırsa Türkiye sıkıntıya düşer. Türkiye, tamamlanmış bir devlettir. Ama bugün dünyada tartışılır hale gelmiş durumdayız. Bugün siyasi İslam iktidarda. Terminolojisi nasa dayalı. Dini kuralların hâkim olması isteniyor. Dini kurallarla demokrasinin bağdaşacağı söyleniyor. Bağdaşmaz.
- CHP’nin vizyon belgesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kemal Bey’i takdir etmek gerek. Ama siyaset pratiktir; çok kuramsal giderseniz olmaz. Türk seçmeni direkt çözüm bekliyor. Türkiye’nin hedefi belli, dünyadaki kalkınmış ülkelerin modellerini, araçlarını kullanarak onların seviyesine çıkmak. Atatürk’ün yaptığı gibi pratisyenlik. Atatürk alıyor ve uyguluyor. Celal Bayar anlatmıştı. Atatürk demişki Bayar’a “İran şahı bizim inkılaplarımızı takip ediyor, gerçekleştirmeye çalışıyor ama muvaffak olamayacak çünkü laikliği oturtamadı”. Atatürk’ün dediği bugün çıkıyor. Laikliği oturtamadığı için birbirlerine giriyorlar.
- Muhalefet adayını henüz açıklamadı. Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte farklı isimler konuşuluyor, ne dersiniz?
Aday bellidir. Kılıçdaroğlu Vizyon Belgesi ile adaylığını ilan etti. Benim gördüğüm Kemal Kılıçdaroğlu çok düzgün mücadele ediyor. Beğeniyor ve saygı duyuyorum. Tek başına da kalsa mücadele edecektir. Bugün CHP’nin mücadelesini zamanında CHP ile kavga etmiş biri olarak saygıyla karşılıyorum. Ciddi işler yapıyorlar. Örgütlü siyaset sonuç alır. Erdoğan’a seçim kazandıran kadro bugün karşısında. Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu yanında değil ve şu anki kadrosu zayıf.
ECEVİT, İNÖNÜ, YILMAZ VE DEMİREL ARTIK YOK
- 6’lı masanın anayasa taslağına ilişkin ne dersiniz?
Türkiye’nin önceliği anayasa değil. Türkiye zaten boyuna anayasa yapıyor. Boz anayasa yap anayasa. Anayasada bir sıkıntımız yok, anayasaya uyum sıkıntımız var.
- Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı yok mu?
Yok. Ben Meclis başkanı iken parti genel başkanları Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz, Erdal İnönü, Necmettin Erbakan, Deniz Baykal, Bülent Ecevit, Ahmet Türk, Faruk Demirtola, Muhsin Yazıcıoğlu ve Aykut Edibali ile anayasa değişikliği yaptık. İktidar uygulamıyor. Onun anayasası yürürlükte değil. Şeri bir anayasa istiyor. Bizim yaptığımız yürürlükteki anayasa da bu nedenle boşlukta kalıyor. Saydığım bu isimlerle anayasayı yaptık. Bu adamlar var mı şimdi. İşte fark bu.
- Daha önce söylemediğiniz ama “Artık vakti geldi” dediğiniz bir şey var mı?
Türk kültüründe “getir götür” yok. Birini iktidara getiriyor ama götürmüyor. Çivi gibi kalıyor adam orada. Götürmediği için de bayat yemekler midemizi bozuyor.
SİYASETTE MİZAH EN TEMEL UNSURLARDAN
- Siyaset ne kadar sert olsa da AKP öncesindeki siyasi mizah siyasete ve siyaset yapanlara da bir sempati kazandırıyordu. Bu bitti. Siyasi mizahın bitmesinin sakıncası nedir?
Siyasette mizah en temel unsurlardan biridir. İki farklı taraf kavga ediyor eğer içine biraz da mizah koymazsan iş cinayete varır. Siyasi mizah o nedenle çok önemlidir. Mizah kültürdür. Kültürünüz yoksa mizah yapamazsınız. En iyi yapan Osman Bölükbaşı idi. Kavgada hem yumruk atar hem okşardı.
- Şimdi olsa böyle yapmazdım dediğiniz bir kararınız veya uygulamanız oldu mu?
Siyaseti bırakmazdım. Geniş kitlelerde Yassıada’dan beri gelen bir sempatim vardı. Yanlış yaptım. Devam etmem gerekirdi. Mesele oy almak değil söz sahibi olmak.
HÜSAMETTİN CİNDORUK KİMDİR?
İzmir 1933 doğumlu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 27 Mayıs’tan sonra Demokrat Parti yöneticilerinin yargılandığı Yassıada Yargılamaları’nda avukatlık yaptı. Yargılama sürecinde Yüksek Adalet Divanına hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanarak iki buçuk ay hapis yattı.
TBMM’nin 17. başkanı oldu. Doğru Yol Partisi ve Demokrat Türkiye Partisi Genel Başkanlığı’nda bulundu. Özal’ın vefatının ardından bir süre vekâleten Cumhurbaşkanlığı yaptı.