Tarihi yazan erkekler olduğu için bugüne kadar gelen kayıtlar sanki dünyayı erkeklerin yönettiğini söylüyor olsa bile bu kayıtları biraz eşelediğimiz zaman altından mutlaka bir kadın çıkar. İşte Osmanlı tarihindeki bu kadınlardan en önemlisi de Hürrem Sultan’dır. Osmanlı’nın en şaşalı döneminde saraya gelmiş olan Hürrem Sultan, dünyayı dize getiren Kanuni Sultan Süleyman’ın gönlünü güzelliği ve kıvrak zekası ile fethetmiştir.
Hürrem Sultan, Kanuni ile nikahlanarak Osmanlı tarihinde uzun zaman sonra bir ilki başarmıştır ama aynı zamanda yönetime o kadar müdahale etmiştir ki daha sonra koca imparatorluğun sonunu getirdiği düşünülen kadınlar saltanatı devrini de başlatmıştır. Hayran olunası noktaları olsa bile genel olarak eleştirilen bir figür olan Hürrem Sultan kimdir gelin yakından bakalım ve hakkında merak edilen soruların yanıtlarını tarihin tozlu sayfalarında arayalım.
Hürrem Sultan kimdir? Geçmişi olmayan kadın:
Hürrem Sultan’ın saraya gelene kadar olan yaşamına dair pek bilgi yok. Uzmanların ortak görüşüne göre o dönem Lehistan Krallığı’nda bulunan bugünün Ukrayna sınırları içindeki Rohatyn şehrinde 1502 ya da 1504 yılında Ortodoks bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. Tahminen 1520 yılında yani 15 yaşından biraz daha büyükken şehre saldıran Tatarlı akıncılar tarafından kaçırıldı.
Gerçek adının Aleksandra olduğu düşünülen genç kız kaçırıldıktan sonra önce Kırım Hanı’na verildi. Kırım Hanı tarafından da pek çok köle ve cariyeden biri olarak Osmanlı sarayına gönderildikten sonra neşeli kişi anlamına gelen Hürrem adını aldı. Dönemin Avrupalı elçilerinin kayıtlarına göre yeşil gözlü, beyaz tenli, kızıl saçlı, güzel bir kadın olan Hürrem; Kanuni ile ya şehzadeliğinin son yılında ya da padişahlığının ilk yılında tanışarak haremine girmiştir.
Hürrem saraya girer girmez ortalığı karıştırıyor ve en sonunda Kanuni ile nikahlanmayı başarıyor:
O dönem haremin en önemli kadını Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi olan Ayşe Hafsa Sultan ve Kanuni ile daha şehzadelik dönemindeyken birlikte olmuş olan Şehzade Mustafa’nın annesi Mahidevran Sultan’dır. 1521 yılında Şehzade Mehmed’in doğması ile birlikte haremin en güçlü üçüncü kadını Hürrem oldu. Şehzade doğurarak Haseki unvanı alan bu iki kadın arasında yaşanan rekabetin kazananı Hürrem oldu ve Mahidevran, Manisa’daki oğlunun yanına gönderildi.
Osmanlı padişahları daha önceleri sevdikleri cariyeleriyle nikahlanırlardı ancak I. Bayezid, Ankara Savaşı’nı kaybedince nikahlı eşinin Timur tarafında hizmetçi olarak kullanılması sonrası bu gelenek ortadan kalktı ve padişah eşlerinin bu tür bir kötü muameleye maruz kalmamaları için uzun bir süre hiçbir padişah nikah kıymadı. Ta ki Hürrem Sultan’a kadar.
Arada neler oldu bitti bilinmez ama tahminlere göre 1534 yılının Haziran ayında Kanuni ile Hürrem arasında nikah kıyıldı ve böylece Hürrem, Haseki Sultan unvanını alarak haremin en güçlü kadını haline geldi. Yüz yıldan uzun bir süre sonra bir Osmanlı padişahı tarafından nikahlanan ilk cariye olmak Hürrem’in gücüne güç kattı. Valide Hafsa Sultan da ölünce bütün harem Hürrem’e kaldı.
İbrahim Paşa’nın kanı Hürrem’in eline bulaşıyor:
Hürrem elbette tüm hasekiler gibi kendi oğullarından birinin tahta geçmesini istiyordu ama Kanuni’nin en yakın arkadaşı da olan Sadrazam İbrahim Paşa’nın favorisi Şehzade Mustafa’ydı. İbrahim Paşa 14 Mart 1536 gecesi saraydaki dairesinde boğdurulunca Hürrem’in önündeki engel kalkmış oldu. Artık günahı boynuna ama bu idamda Hürrem’in büyük etkisi olduğu söylenir.
İbrahim Paşa’nın ölümü sonrası Hürrem iyiden iyiye devlet işlerine müdahele eder hale gelmiştir. Hatta öyle ki Eski Saray’da bulunan haremi allem edip kallem edip 1541 yılında şüpheli bir yangından sonra Topkapı Sarayı’na yani Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetim merkezine taşıtmayı başarır.
Hürrem yönetimi seviyor olsa da tahta geçemeyeceği oğullarını öne çıkarma çalışmalarını sürdürür. Geleneğe göre Manisa Sancağına çıkan şehzade, tahta çıkması en güçlü adaydır. O güne kadar Şehzade Mustafa’nın olduğu Manisa Sancağı 1541 yılında Kanuni’nin kararı ile el değiştirir ve oraya Hürrem’in oğlu Şehzade Mehmet gönderilir. Hürrem tüm gelenekleri yıkarak oğlu ile birlikte sancağa gitmez ve İstanbul’da kalır.
Osmanlı tarihini değiştiren olay: Şehzade Mustafa’nın boğdurulması
Sadrazam İbrahim Paşa’nın boğdurulması üzerinde Hürrem Sultan iyiden iyiye devlet işlerine müdahale eder hale gelmişti ama hala karşısına küçük engeller çıkmaya devam ediyordu. Bunu ortadan kaldırmak için kızı Mihrimah Sultanı, Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa ile evlendirdi ve onun damat unvanıyla sadrazam olmasını sağladı.
Elbette Hürrem Sultan’ın mutlak hakimiyetinin önündeki en büyük engel herkes tarafından sevilen ve tahta çıkma ihtimali yüksek olan Şehzade Mustafa’ydı. Rivayete göre Hürrem, Rüstem Paşa ile birlikte bir oyun hazırladı ve Kanuni’yi yanlış yönlendirdi. Şehzade Mustafa’nın bir isyan hazırlığında olduğuna inanan Kanuni öz oğlunu boğdurdu ve böylece Hürrem’in önündeki en büyük engel kalkmış oldu. Bu acıya dayanamayan Şehzade Cihangir hasta olup ölmüştür.
Hürrem Sultan işleri iyice büyüterek şah unvanını alıyor:
Devlet işlerini artık tam anlamıyla elinde tutan Hürrem Sultan, Kara Ahmed Paşa’yı da idam ettirerek Rüstem Paşa’nın sadrazam koltuğunu garanti altına aldı. Yönetim işini iyice abartan Hürrem, Lehistan Kralı ile bizzat mektuplaşan tek haseki sultandır. Hürrem’in bunun gibi daha pek çok uluslararası iletişimi olduğu biliniyor.
Güçten gözü dönen Hürrem Sultan kendine unvan atayarak mektuplarını Hürrem Şah olarak imzalamaya başlamıştır ve kendisine Devletlu İsmetlu Hürrem Şah Sultan Aliyyetü'ş-şân Hazretleri olarak hitap edilir olmuştur. Kendi mührüne bile sahip olan Hürrem Sultan divan toplantılarını izleyerek padişaha fikirlerini sunmuş ve böylece resmen Osmanlı tarihindeki kadınlar saltanatını başlatmıştır.
Ölümü sonrası Hürrem Sultan dünya çapında bir efsane haline geldi:
Elbette kimseye kalmayan dünya Hürrem’e de kalmadı ve kendisi 15 Nisan 1558 yılında hayatını kaybetti. Süleymaniye Camii avlusuna gömülen Hürrem Sultan’ın bugün orada bir türbesi bulunuyor. İlginçtir ki kendisi uğruna nice canlar yaktığı oğlu Selim’in tahta çıkışını görememiştir.
Avusturyalı besteci Joseph Haydn'ın 63. Senfonisinin ikinci bölümü Hürrem Sultanı anlatır. Hürrem Sultanı anlatan sayısız bale, opera, tiyatro eseri vardır. Die Geliebte des Sultans isimli bir Alman belgeselinde hayatı anlatılmıştır. Pek çok televizyon dizisi ve sinem filmi arasından elbette onu en yakından tanıdığımız yapım Muhteşem Yüzyıl dizisi olmuştur.
Osmanlı tarihine geçen az sayıdaki kadından biri olan Kanuni’nin karısı Hürrem Sultan kimdir sorusunu yanıtlayarak bu ilginç tarihi figürün hikayesinden bahsettik. Hürrem Sultan ve sonrasında başlayan kadınlar saltanatı hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.
Osmanlı'nın bir diğer sultanı Mahidevran'ın hayat hikayesini de buradan okuyabilirsiniz: