Hollanda’da 22 Kasım’da yapılacak seçimlere katılmayacak olan Başbakan Mark Rutte’nin koltuğunu doldurmaya en yakın isim, ailesi Türkiye’den göç eden siyasetçi Dilan Yeşilgöz. Rutte’nin siyaseti bırakacağını açıklamasının ardından büyük iktidar ortağı Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi’nin (VVD) başına gelen Yeşilgöz, demeçleriyle ve yaptıklarıyla ülkenin en renkli siyasetçilerinden.
1977 doğumlu Yeşilgöz’ün babası eski bir sendikacı. 1980 Darbesi’nden sonra ülkeyi terk etmek zorunda kalmış. Ailesi onu takip ederek Yunanistan üzerinden Hollanda’ya geçmiş. O yıllara dair anılarının izlerini Dilan Yeşilgöz’ün siyasi fikirlerinde de görmek mümkün.
"Eski moda VVD’nin sesi"
Gazete Oksijen'in haberine göre; Het Financieele Dagblad adlı Hollanda gazetesinde yayınlanan portresine göre Yeşilgöz sayesinde VVD “televizyonda ve mecliste dişlerini gösterebilen bir lidere” sahip oldu. Gazeteye göre siyasi kariyeri solda başlamış olsa da Yeşilgöz şu anda “eski moda VVD’nin sesi” bir sertlik yanlısı olarak tanınıyor. Merkez sağdaki Rutte’yi soldan değil, sağdan geçerek geride bırakmak istiyor. İşte o yazıdan bazı bölümler:
‘Annemin kaçarken yanına aldığı tek şey buydu’
“Dilan Yeşilgöz hakkında ne biliyoruz? Daha doğrusu neyi bilmiyoruz? VVD’nin kameraları nasıl bulacağını iyi bilen, özel hayatını kesinlikle korumayan bir adayı var.” “Çıktığı televizyon programlarından alıntılar internette dolaşıyor. Onun hakkında her şeyi duyuyor, görüyoruz: Büyük düğününü, Amsterdam’da su kenarında oturduğunu, bir köpeği olduğunu, Ajax futbol takımını tuttuğunu, çocuk sahibi olma konusunda çok tereddüt yaşadığını...”
“Hollanda’ya uçuş uçuş hikayesini de biliyoruz. Sekiz yaşında bir kız çocuğuyken, annesi ve kız kardeşiyle Bodrum’dan Yunanistan’ın Kos adasına gitmek için o küçük küçük teknelerden birine bindiğini defalarca anlattı. Bu hikayeyi anlatırken bazen en değerli eşyası olan Louis Vuitton çantasını ortaya çıkarıyor ve ‘Annemin kaçarken yanına aldığı tek şey buydu’ diyor. Babası daha önce Hollanda’ya gelmişti çünkü Ankara’dan gelen son derece laik Kürt aile, o zamanki ordu etkisi altında artık kendilerini güvende hissetmiyordu.”
Yeşilgöz’ün Tuncelili babası Yücel Yeşilgöz Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Amsterdam Üniversitesi’nde ve Utrecht Üniversitesi’nde akademik çalışmalar yürüttü. İletişim Yayınları’ndan çıkmış “Türkiye’nin Mafyası” kitabında Frank Bovenkerk ile birlikte Susurluk Skandalı’nı anlatıyor. Annesi ise İzmirli.
Vrije Universiteit Amsterdam’dan Kültür Organizasyon ve Yönetim diploması olan Yeşilgöz siyasete VVD’yle başlamadı. 2000’lerin başlarında kısa bir süre Sosyalist Parti’nin Amersfoort belediyesinin yönetim kurulu üyesiydi. Ardından yeşil parti GroenLinks’te birkaç ay staj, kısa süre de sosyal demokrat PvdA’nın gençlik dergisinde yazarlık yaptı. Ve sonunda “Sol bana göre değil” dedi.
"Biz doğuştan liberaliz.”
Hatta gençlerle konuşurken solculuk dönemi için neredeyse özür diledi ve bunun nedenini olarak köklerini gösterdi: “Türkiye gibi bir ülkede bireysel özgürlüğe bağlıysanız solcusunuzdur, dolayısıyla bir kafa karışıklığı var. Sonuçta şu sonuca vardım: Biz doğuştan liberaliz.”Ama bu kez de liberallerle yani Demokratlar 66 ile merkez sağcı VVD arasında kaldı. “D66 çok tek yönlü bir yoldu, ben ise daha çok aksiyon yanlısıydım” diyor.
Yeşilgöz, 2017’de başlayan milletvekilliği döneminden bu yana güvenlik konusuna odaklanıyor.
Geçen yılın sonlarında Volkskrant gazetesine verdiği bir röportajda güvenliği neden bu kadar önemsediğini şöyle açıkladı. “Güvenlik özgürlüğün temelidir, ön koşuldur. Güvenlik olmadan özgürlük olmaz. Bu da elbette benim tüm hikayemde, savunduğum her şeyde var.” Nitekim, Amsterdam belediyesindeki görevi sırasında kadınların ve LGBT bireylerin sokaklarda tacizine karşı yürüttüğü mücadele tanınmasında etkin olmuştu.
Güvenlik konusundaki ısrarı 2022’de onu Adalet ve Güvenlik Bakanı makamına kadar getirdi. Ülke tarihinde ilk kez bu koltuğa hukuk eğitimi almamış bir kişi geliyordu. Bakanlıktaki tüm metinlerin herkesin anlayabileceği şekilde yazılmasını emretti. Bunun için kısaltma kullanımını yasakladı. Bakan olmasına en çok bozulan aşırı sağcı parti lider Geert Wilders oldu: “Bir Türk adalet bakanı oldu!”
“Yüksek topuklu pitbull”
Yeşilgöz’ün üzerinde en çok durduğu konulardan biri de organize suç tehdidi. Suç toplumun altını oyuyor diyor. Daha geçen aralık ayında Meclis’te finans uzmanlarıyla bir araya geldi. Bankaların kara para aklamaya karşı kontrolleri güçlendirmeleri, bunun için daha fazla para harcaması gerektiğini söyledi:
“Suç parası, hukukun üstünlüğüne karşı ciddi bir tehdit olan suç örgütlerinin gücünün temelidir. Önlemenin maliyetleri yüksek mi? Bu da işin bir parçası.” Gazeteler, ikna kabiliyetinin ne kadar güçlü olduğundan da söz ediyor. Daha Amsterdam’da belediye meclis üyesiyken Het Parool gazetesi onu “yüksek topuklu pitbull” diye tanımlamıştı.
Yeşilgöz’ün partinin başına seçilmesinden hemen önce Gazete Duvar’a bir portresini yazan Yenal Bilgici ise şöyle diyor: “Yeşilgöz başa geçerse sekiz partinin lideri kadın olacak ve bunların en az üçü koalisyonun içinde yer alacak. Bu denklemden kadın başbakansız çıkmak çok zor. Yeşilgöz bu açıdan da bir geleneği temsil ediyor. Hollanda’da kadınların siyasette yükselen çizgisini… Bu çizgiyi, başbakan olarak taçlandırabilecek bir aday...”