Türkiye’nin en önemli iş kadınları arasında Leyla Alaton. Varlıklı ve tanınan bir ailenin üyesi olsa da kariyeri boyunca basamakları kendi başına çıkmayı seçmiş. Bunun da kendisini güçlü yaptığını söylüyor. Ancak güçlü olmak katı ve yeniliklere kapalı olmak anlamına gelmiyor. Merak etmeyi, kendisini heyecanlandıracak şeyleri aramayı sürdürüyor. Gerisini kendisinden dinleyelim...
Leyla Alaton olmak zor mu, soyadınızın bir ağırlığı, üzerinizde katmanlı kimlikler var?
Hiç ağır olduğunu düşünmedim. Çünkü hiçbir zaman bu soyad bana ağırlık teşkil etmedi, bu soyadı altında ezilmedim, soyadımın gücüne de yaslanmadım, bir birey olarak “Leyla” olarak varım ve soyadımla işim olmadı. Size göre anlam ifade ettiği şekliyle benim için bir anlam ifade etmiyor. Benim herkesin olduğu gibi bir soyadım var, gençliğimde de öyleydi, o derece soyadımın beni ezecek bir durumu yok, soyadımla problemim de yok, bu nedenle bana hiç yük olmadı. Önce Leyla’yım, hep de öyle oldu hayatım boyunca.
Sizi siz yapan ve babanız İshak Alaton’dan örnek aldığınız ve benimsediğiniz öz “değerler” nelerdir?
Çok var çünkü doğru kişilerle yoğruldum. İshak Bey ve Üzeyir Bey ile iş hayatına başlamış ve yetişmiş olmak, benim için büyük bir şans. Çıtamı çok yükselttiler ve bana çok da doğru değerler benimsettiler. Bütün Alarko çalışanları da bu değerlerle ve kültürle yoğruldular ama ben onlara daha yakın olduğumdan bu değerlere daha çok sahip çıktım, öğrendim ve içselleştirdim. Önemli değerler, insanı sağlam, dayanıklı, dünya vatandaşı yapan, güçlü değerler. Özellikle babamdan dolayı paraya güç atfetmem, saygınlığa güç atfederim. İnsanlar hangi mevkide olurlarsa olsunlar herkesi eşit görmek de başka bir konu. Onlardan öğrendiğim ve hayatım boyunca çok işe yarayan değerler oldu.
Hayatınızın dönüm noktalarından biraz söz etmek ister misiniz?
Herkesin hayatında önemli dönüm noktaları var. Üniversitenin bitmesi. Amerika’dan Türkiye’ye dönmek, benim için önemli bir dönüm noktasıdır. Orada çok iyi bir işim varken bırakıp buraya geldim.. Tabi o zaman için doğru bir karardı, kararlarımızdan pişman olmamayı öğrendik. Keşkemiz hiç bir zaman yok. O gün için verilen karar doğru karardı ama bugünkü bu koşullarla aynı kararı verir miydim bilmiyorum. Yine, Alarko’yu bırakıp kendi PR şirketimi kurmam da benim için başka bir dönüm noktasıdır. Çok öğreticiydi çünkü hiçbir güvendiğim bir insan ve yakınım bana iş vermemişti, sadece yabancılar iş verdi, yine de çok başarılı oldum kendi çapımda. üç sene sonra ise bu işi yapmamaya karar verdim, kendimi eğiteceğim bir döneme girdim, eski eşim girdi hayatıma onunla evlendim çocuk sahibi oldum. Evlilik de önemli bir dönüm noktası bir kadının hayatında, eşimden boşandığım dönem de önemli bir dönüm noktasıdır, annemle çok daha fazla ilgilendiğim bir döneme girmem de yine önemli bir noktası. 40 yaşıma yakın evlendim, 50’ye yakın boşandım, şimdi 60 oldum, 10 senede bir dönüm noktaları oluyor herhalde geri dönüp bakınca.
Bu kadar ataerkil bir toplumda nasıl “güçlü ve ilkeli bir Cumhuriyet kadını” olunur?
Olunur, gayet rahat olunur, eğer eğitimin varsa, dünya görüşün, kadın erkek eşitliğine inancın varsa, kendi başına duruyorsun, ve önemlisi zaten benim ezelden beri de üzerinde durduğum, kadının kendi parasını kazanması kendi finansal özgürlüğünün olması çok önemli. Hepinize tavsiye ettiğim, çocuk bile yapsanız para kazanmaya devam etmeniz çok önemli, paran varsa bağımsızsın, başına herşey gelebilir ama paran varsa ve kazanıyorsan halledebilirsin. Erkek dünyası da yani bugün daha iyi, pek çok kadın daha çok mevkide var, o dönem çok yalnızmışım şimdi anlıyorum, ama ben erkeklerle çalışmamın trajik bir şey olduğunu düşünmedim, hiç bir zaman bunun altında da ezilmedim. Aksine daha çok düşündüğünü söyleyen sözünü esirgemeyen, sineye çekmeyen yutmayan bir tip olmak zorunda kaldım, çünkü yalnız başımaydım, kimse yoktu ve her şeyi yalnız başıma yapmak zorundaydım, bu insanı daha dayanıklı ve savaşçı yapıyor.
Sizi bugünlerde en çok ne heyecanlandırıyor?
Beni sanat her zaman heyecanlandırmıştır, geçen hafta Dubai’deydim ve orada Design Week Dubai’yi ziyaret ettim. Leila Heller Gallery’deki sergi açılışı ve gördüğüm sanat eserleri çok heyecanlandırdı. Sergide Robert Wilson'ın ve Darvish’in eserleri vardı, performans da yaptı Darvish. İranlı bir sanatçı, İran’daki olayları sanata yansıtıyor. Robert Wilson’un bize bugün gayet normal gelen “Light box taki” çalışmalarını, 40 yıl önce yapması heyecan vericiydi. Sanatın ne zaman yapıldığı da önemli tabii... Sizden evvel burada Rus bir çocuk vardı Türkiye’de ne yapacağım diye beni bulup gelen biri.. Nitekim yeni insanlar tanımak, yeni hayatlar dinlemek öğretici ve eğitici, ben yeni bir şey öğrendiğim zaman heyecanlanıyorum hayatım da öyle zaten çok renkli, hep değişik tiplerle tanıştığım için, yeni bir şey duyuyorum.
Son zamanlarda koleksiyonunuza yeni eklediğiniz eserler oldu mu?
O bahsettiğim sergiden bir eser aldım, Kraliçe Elizabeth ön planda önde de “Its cool to be kind” yazıyor, bence nazik, zarif, anlayışlı ve terbiyeli olmak aranır bir özellik olmaya başladı dünyada. Oradaki mesajı çok sevdim. Bir de arkasında Elizabeth’in olması, her zaman onu çok güçlü ve dayanıklı bulurum pek çok şeyi atlattığı için. Dayanıklılık konusunda kendimle bir paralellik görüyorum herhalde. Aynı gün doğmuşuz bir de; 21 nisan. Onun için o eseri aldım. Aynı sanatçının bir de saatini aldım, Rolex benzeri bir saat, bakınca Rolex zannediyorsun içinde rakam yok, sadece “now” yazıyor. “The power of now”, şimdinin gücü işte… Şu anı yaşıyor olmak çok değerli, bir de evime dönmek beni heyecanlandırdı ama bu bomba haberi beni çok üzdü, bombadan üç dakika ile kurtulmuş birini tanıdım... Alın yazısı diye bir şey var, hayat pamuk ipliğine bağlı. Bunun için her anı yaşamayı biliniz.
ANADOLU KADINI EKMEĞİNİ TAŞTAN ÇIKARIR
Zorlu ekonomik koşullarda yaşayan eğitim almamış kadınlara nasıl önerilerde bulunursunuz?
Kooperatifleşmeyi, kooperatiflerde çalışmayı tavsiye ederim. Gaziantep’te Moringa bitkisi toplayan bir kooperatifte çalışan kadınları tanıyorum, Moringa çok yararlı bir bitki ihraç da ediliyor. Çok büyük bir eğitim de gerekmiyor zaten, iş üzerinde çalışırken öğrenen çok akıllı ve becerikli kadınlar var. Bizi biz yapan sadece eğitimimiz de değil, ne kadar eğitilebildiğimizdir aynı zamanda. Zor koşullarda yaşayan insanların daha başka kasları da sağlamlaşmıştır, “street smart” dediğimiz. Biz apartman çocuğu isek onlar sokak çocuğu oldukları için daha savaşçı, daha bıçkın ve dayanıklı olurlar. Anadolu kadını da ekmeğini taştan çıkarır. Çalışmak istedikten sonra herkese iş var. Tığ işi yapıp para kazanan bir sürü kadın var, evden çıkamıyorsa ve çocuk bakıyorsa dahi kadın isterse kendi başına üretimini yapıp para kazanabilir.
ZAMANI İYİ YÖNETMEK GEREK
Yaşam enerjiniz çok yüksek, hızınıza yetişmek zor. Bu kadar iş, güç, davet, sorumluluk, yardım projesi… Hepsinin nasıl üstesinden geliyorsunuz?
Zamanı iyi yönettiğim için her şeye yetişiyorum, bizler iş hayatında zamanı çok iyi yönetmeyi ve verimli kullanmayı öğreniyoruz. En az zamanı olan, en meşgul olanlar, benim ev hanımı olan arkadaşlarım… Bir defa en önemli konu güne erken başlamak, bir de ajandayı düzgün planlamak önemli, asistanımla her günü çok iyi planladığımız için bir çok şeyi arka arkaya yapabiliyorum. Sizden evvel bir ziyaretçim vardı, sizden sonra yine bir konuşma var. Akşam da Arkeoloji Müzesi’nde bir konferansa katılacağım. Bu arada sabah sporumu da yaptım. Günü iyi planlayıp öncelikleri iyi belirlersen her şeye yetişiyorsun. Bu çok önemli. Hele bu kadar büyük, trafik olan, bir yerden bir yere zor gidilen bir şehirde. İyi bir planlamacı olduğum için zaman bana yetiyor. Bir de önceliklerimi iyi belirlerim, ne önemli ne önemsiz iyi ayırt etmek gerekir.
ÖNCE KENDİNDEN MEMNUN OL
Size göre hayatta başarının tanımı nedir?
Kendinden memnun olmak. Kendinden memnun ve barışıksan o zaman kendi yapabileceğinin en iyisini biliyorsun ve başarılısın, çünkü kapasiteni biliyorsun. Başkalarının bana verdiği skor değil benim kendime verdiğim skor önemli. Becerebildim mi, başarabildim mi ben benim çıtama göre kendimi değerlendiriyorum.