Hayal kurmak, sandığımız kadar basit etkilere sahip değil. Bizi mutlu etmesinin dışında aslında beynimizde de birtakım hâller yaratıyor.
Gelin bu hâller neymiş birlikte bakalım.
Hayal kurmak, beynimizde bilişsel ve nörolojik bir süreç başlatıyor.
Hayal kurduğumuzda beynimiz “Default Mode Network” (Varsayılan Mod Ağı) denilen bir bölgeyi aktive ediyor. Bu ağ, beynimiz dinlenme hâlindeyken devreye giriyor. Bu ağ, duygusal değerlendirme ve öz yansıtma durumları ile ilgilidir. Anı ve hikâye oluşturmaya da katkıda bulunuyor.
Bilinçli düşünceler ile bilinçaltı duygu ve anılar bu esnada bir araya geliyor. Bu durum ise yaratıcı fikirlerin ortaya çıkmasına katkı sağlayan önemli bir etmen. Beynin hipokampusu, geçmiş deneyimlere dayalı görseller ve hikâyeler, hayal kurma süreciyle bütünleşmiş oluyor.
Hayal kurma esnasında beyin, yaratıcılık sürecine yoğun bir şekilde odaklanıyor.
Bu durumda beynimizin prefrontal korteksi, yaratıcılık ve geleceği planlama süreçlerine yoğun bir şekilde katılıyor. Bu da zihnin soyut fikirlerle oyalandığı bir süreci temsil ediyor. Dolayısıyla hayal kurmak, çoğu zaman yaratıcı çözümlere ilham verebiliyor.
Hayallerimiz, duygusal temellere de dayanıyor. Çünkü beynin amigdala gibi duygusal merkezleri aktive oluyor ve bu esnada mutlu olurken hüzünlenebiliyoruz da.
Aynı zamanda öğrenme sürecinin de bir parçasıdır.
Geçmişte kazanılan deneyimlerden birer parça alarak yeni senaryo üreten beyin, öğrenme mekanizmasını devreye sokuyor. Epizodik bellek ağı, hayal kurmanın yapıtaşıdır ve olayların detaylarını bir araya getirerek zihinsel simülasyonları bu esnada oluşturuyor.
Son olarak hayal kurmak, hepimize bir mutluluk ve enerji depoluyor. Buna biz dopamin salgılıyor da diyebiliriz. Keyif ve motivasyonla ilişkili dopamin salınımı, hayal kurmaya motive edici önemli bir etkendir.
Gördüğünüz gibi, “Sadece bir hayal” deyip geçmemeniz için tüm bunlar aslında yeterli birer karine.
Kaynaklar:İlginizi çekebilir: