Günde ortalama 11 bin litre hava solurken bu havanın yaklaşık yüzde 20’sini oksijen oluşturuyor. Dışarı verilen havanın ise kütle olarak yaklaşık yüzde 15’i oksijen.
Hayat veren bu gazın, bazı durumlarda nasıl ölümcül olabileceği ise oksijenin bir diğer yüzünü ortaya çıkarıyor.
Oksijen, yaşamımız için vazgeçilmez bir element.
Solunum sürecimizde, hücrelerimiz glikozu parçalayarak enerji üretirler. Bu süreçte oksijen anahtar rol oynar. Ancak oksijenin hücresel düzeydeki bu kullanımı dengeli bir şekilde gerçekleşmelidir. Aldığımız yüzde 20 oksijen de aslında bizler için oldukça ideal bir oran çünkü vücudumuz buna uygun tasarlanmış.
Oksijenin dozu kaçarsa ne olur?
Oksijenin tehlikeli olmasının ana sebeplerinden biri yüksek konsantrasyonlardaki varlığı. Normalden daha yüksek oksijen seviyeleri, özellikle yüzde 50 veya daha fazla olduğunda, hücrelerde ve dokularda oksidatif stres olarak adlandırılan bir duruma neden olur.
Oksidatif stres ise serbest radikallerin hücrelere zarar vermesi ve DNA, proteinler ile lipitlerin okside olması süreci olarak tanımlanabilir. Saf oksijen soluduğumuzda ve oksidatif stres oluştuğunda da çeşitli sağlık sorunlarını ortaya çıkarabileceği gibi ölümü bile getirebilir.
Oksijen zehirlenmesi nelere yol açar?
Soluduğumuz havadaki oksijen oranının aşırı derecede yüksek olması durumunda "oksijen zehirlenmesi" meydana gelir. Bu da solunum yetmezliği, baş ağrısı, hıçkırık, uzuvlarda karıncalanma, göğüs ağrısı, mide bulantısı, tükenmişlik, ateş, görme bozuklukları ve hatta bilinç kaybına yol açabilir.
Özellikle dalgıçlar, yüksek basınç altında saf oksijen soluduklarında bu riskle karşı karşıya kalabilirler.
Oksijen, yanıcı maddelerin yanma hızını da artırabilir.
Normal hava koşullarında bir odun parçası belirli bir hızda yanarken, yüksek oksijenli bir ortamda çok daha hızlı yanar. Bu nedenle de eğer yüksek oksijen oranına sahip ortamlarda yangın çıkma riski ve yangının yayılma hızının artacağını unutmayın.
Oksijen takviyesinin zararları yok mu?
Tabii ki günlük aldığımız oksijenden daha fazlasına ihtiyaç duyulan bazı durumlar da var. Hastaneler veya uzay istasyonlarında oksijen kullanımında oranlar dikkatlice kontrol edilir. Bilinçli bir kullanım olduğu sürece de oksijenin hayatımızı tehdit etmesinin önüne geçilebilir.
Hem potansiyel tehlike hem de hayat vermesi ile çift yönlü karakteri bulunan oksijenin alımında denge bozulduğunda gördüğünüz gibi ciddi riskler ortaya çıkabiliyor. Bu yüzden de saf oksijen deyip geçmemek gerek.
Kaynaklar: Science Focus, The Conversation, How Stuff Works, National Library of Medicine, Scientific Americanİlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: