Suriye’deki gelişmelere ilişkin ABD, Türkiye ile iletişime çok uzak. Biden yönetimi, PYD/YPG’ye sağladığı destekler konusunda tutumundan vazgeçmeyince Türkiye, Rusya’ya yöneldi. Tahran ve Soçi’de bir araya gelen Erdoğan ile Putin, Türkiye-Suriye ilişkilerinde yeni dönemin sinyallerini verdi. Peki sorunları oluşturan yapıtaşları neler, Suriye’deki aktörlerin tavrı ne?
Esad yönetimi, sınırlı insan kaynağı nedeniyle ülkenin tamamına egemen olamıyor. Rusya’nın büyük, İran’ın da milis desteği ile ayakta duruyor. Esad yönetimine bağlı askeri birliklerin bulunmadığı noktalara Şii milisler kaydırılıyor. Rusya hava gücü noktasında Esad’ı destekliyor ve ayakta tutuyordu. Hava sahası için hava savunma sistemleriyle hâlâ Suriye’de Fırat’ın batısında etkinliğini koruyor. Ancak Ukrayna ile savaş nedeniyle bu ülkedeki uçaklarının büyük bölümünü çekince Esad’ın İdlib’e yönelik harekâtları durdu.
TÜRKİYE NE İSTİYOR?
Erdoğan’ın sıkça dile getirdiği “güney sınırlarımızda terör koridoru” konusu Türkiye için varlık-yokluk sorunu düzeyinde. Bu noktada El Bab, İdlib, Afrin’le Fırat’ın batısında, Barış Pınarı ile de doğusunda bu riske karşı önlem alınmaya çalışıldı. Türkiye, Suriye sınırının hiçbir noktasında “PYD-YPG ile komşu olmak istemiyor” Bu amaçla da sınırının güneyine yeni operasyonları zorluyor. Daha önce Suriye adına görüşen Rusya, Ukrayna savaşı nedeniyle şimdi Esad yönetimini de araya almak zorunda kaldı.
Türkiye ile uluslararası alanda meşru olarak Suriye’yi temsil eden Esad yönetimi arasında yeniden iletişim düzeyinin yükseltilerek liderler düzeyine çıkarılabilmesi için uzun bir süre gerekiyor. Ancak AKP iktidarının bu anlayışa gelmiş olması da önemli. Bu noktada iki ülke arasındaki sorunlara bakmakta fayda var.
- Türkiye’deki Suriyeliler: Ülkenin nüfus yapısını etkiliyorlar, toplumsal yaşamda sorunlar oluşuyor. Türkiye ciddi mali kaynak harcadığı Suriyelilerin önemli bölümünün ülkelerine dönmesini istiyor. Bunun gerçekleşebilmesi için Suriye tarafının yurttaşlarına mülkiyet, yaşam hakkı gibi konularda güvence vermesi gerekiyor.
- İdlib’in durumu: Bölgede 3.5 milyon kişi zor koşullarda yaşıyor. Esad yönetiminin radikal dincileri bölgeden çıkarmak için operasyon yapması Türkiye’ye yeni bir göç anlamına geliyor. Bu nedenle Türkiye, göçü askeri yöntemle önleyeceğini gösterdi. Suriye’nin gözünden bakılırsa İdlib’deki Heyet Tahrir el Şam gibi radikal unsurların temizlenmesi kaçınılmaz. Uzlaşma için sorun çözümlenmeli.
- Tel Rıfat ve Münbiç: Fırat Kalkanı ve Afrin harekâtlarına karşın Tel Rıfat bölgesi YPG kontrolünde tutuldu. Amaç muhaliflerin Halep’e yeniden saldırısını engellemek. Ancak bu bölgeden Türk unsurlara yönelen saldırılar, YPG’nin fırsatını bulduğunda neler yapabileceğinin de kanıtı olarak görülüyor.
Münbiç ise Türkiye’nin başından beri kırmızı çizgi olarak belirlediği nokta. Türkiye bu iki bölgenin YPG kontrolünde tutulmasını istemiyor. Bu başarılabilirse, Fırat’ın batısında YPG kontrolü kırılmış olacak.
İNCELİKLİ POLİTİKA
Rusya’nın olası operasyonların Şam yönetimi ile koordine edilmesi yönündeki önerisi, operasyonları geciktirdi. Esad yönetimi, YPG’nin kendi egemenliği için de risk olduğunu kabul ediyor. Ancak örgütü Türkiye’ye karşı bir araç olarak da kullanmak istiyor.
Suriye sahasında etkin olan İran, Türkiye’nin kontrol ettiği alanın genişlemesini kabullenmiyor, harekâta karşı çıkıyor. Rusya’nın ise Türkiye ile ilişkileri farklı konumda. Uygulanan ambargolar nedeniyle sıkışan Rusya, Türkiye üzerinden dünyaya açılmaya çalışıyor, bu kapının kapanmaması için incelikli politika yürütüyor. Bu kapsamda Türkiye seçim sürecine girdi. Siyasi iktidar için bir askeri harekat sandığa olumlu yansıyabilir. Olası operasyonun seçime göre zamanlaması, iktidar için “tek bayrak altında toplanma” ve oylara etkisi nedeniyle önem kazanıyor.
www.idrak34.com