Telefon kameraları düzenli olarak gelişiyorken güvenlik kameraları adeta yirmi yıl geriden geliyormuş gibi görüntü sunuyor; soluk renkler, grenli ve bulanık görüntüler... UFO görüntülerinden pek de farkı yok.
Bu nedenle hırsızın yüzü veya şüpheli aracın plakası görünmeyebiliyor. Video teknolojisi bu kadar gelişmişken bu sorunun hâlâ devam etmesinin aslında oldukça mantıklı sebepleri var.
Bunun nedenini anlayabilmek için güvenlik kameralarıyla modern kameraları aynı kefeye koymamak gerekiyor aslında.
Çünkü bildiğimiz anlamdaki kameraların aksine güvenlik kameraları karanlık bir alanı aydınlık gibi gösterebilir, bunu yaparken ortaya çıkan görüntü de haliyle mükemmel olmaz. Hesap makinesiyle çekilmiş gibi bir görüntü sunar ancak en azından kaydettiği olay hakkında fikir edinmemizi sağlar. IR (kızılötesi) teknolojisine sahip olduğu için hayat kurtarıcı olabilir. Ancak tabii ki sorumuzun tek cevabı bu değil.
Bu kameraların görevi aslında çok sıkıcı çünkü eve veya iş yerine yerleştirilenlerin kaydettiği görüntülerin %99'u kayda değer değildir.
Bu kadar fazla videoyu 4K kalitesinde kaydetmek epey pahalıya patlardı. Yüksek kaliteli görüntü kaydeden güvenlik kameraları elbette var ancak büyük çoğunluk depolama sorunu ve bu kameraların pahalılığı nedeniyle düşük kalitedeki kameraları tercih ediyor.
Farklı odaları çekmek için de kamera almanız gerekirse masraf 2'ye, 3'e katlanacaktır.
Bir de büyük işletmeleri düşünün; düzinelerce hatta yüzlerce kamera gerekeceği için bütçe hesaplamalarında tasarruf sağlama amacıyla birinci sınıf ekipmanlar tercih edilmeyebilir.
Hatta ev ya da küçük işletmelerde çoğu zaman güvenlik kameraları çalıştırılmaz bile. Potansiyel suçluların caydırılması için kullanılır.
Sürekli görüntü kaydetmelerinin bir sonucu olarak, kaydedilen videolar 24 saatte silinir ancak bazen haftalar veya aylar boyunca tutulur.
Bu kadar veriyi sığdırabilmek için videoları sıkıştırmak gerekebilir, bu da videonun kalitesini düşürür. 24 saatlik bir video bile yaklaşık 1 TB gerektirir. Düzinelerce kameradan gelen görüntüleri de hesaba katarsak depolama sorunu da o denli artar.
Aslında kameradaki görüntüyü izleyen ilk kişiler çok kötü bir görüntüyle karşılaşmaz ancak YouTube'a veya TV'ye bu görüntüler aktarılırken videolar tekrar tekrar sıkıştırıldığı için görüntü bize ulaşıncaya kadar daha da bozulur.
Örneğin, Londra'da yaklaşık 500.000 güvenlik kamerası var. Sadece metro istasyonlarında 15.000'den fazla kamera var, buradan gelen kayıtlar 3 gün boyunca kaydedilip saklanırken, Londra'nın tren istasyonlarından alınan görüntüler ise 28 gün boyunca saklanıyor. Bu da çok fazla depolama kapasitesi gerektirir.
Güvenlik kameraları zorlu şartlarda çekim yaptıkları için görüntüyü bozan farklı faktörler de vardır.
Her ne kadar bazıları sert hava koşullarına dayanıklı yapılsa da bazıları hâlâ suya, aşınmaya, toza, örümcek ağlarına, böceklere karşı hassastır. Bütün bunlar ve dahası nedeniyle lensler etkileneceği için çekim kalitesi düşecektir.
Yüz, plaka gibi önemli unsurların rahatça seçilememesinin nedenlerinden biri de "kırpma" işlemidir.
Bu kameralar geniş bir açıyı kaydederler. Görüntüdeki küçük bir alanı yakınlaştırıp orayı kırparsanız görüntü doğal olarak çok daha bulanık bir hale gelecektir. Haberlerde orijinal video yerine kırpılmış, yaknılaştırılmış videolar gösterilir. Telefonla çektiğimiz fotoğraflarda bile bu sorunu deneyimliyoruz.
Kim bilir belki bir gün bu yaygın soruna nihai bir çözüm bulunur.
Kaynaklar: Science ABC, Science Direct, Kaliforniya Üniversitesi, Thiagarajar College of Engineering
www.idrak34.com