"Güneş görmeyen bitkiler, hayata tutunmayı nasıl başarabilir?" Başka bir deyişle "Güneş’in eksikliğini neyle tamamlarlar?"
Gelin, detaylarıyla inceleyelim.
Derin okyanuslar, okyanus yüzeyinden yaklaşık 1.000 metreden daha derindeki alanlardır.
Güneş ışığı, bu derinliğe ulaşamaz ve bu da tamamen bir karanlık demektir. Bu durum ise bitkilerin ekosistemleriyle bir tezatlığa neden olur. Mineral ve Güneş ışığı eksikliği, yüksek basınçlar ve aynı zamanda düşük sıcaklıklar, derin okyanuslara benzersiz adaptasyonlar kazandırır.
Ancak derin deniz organizmaları, Güneş ışığının yokluğunu telafi etmek için kemosentez olarak bilinen alternatif bir enerji kaynağından yararlanır. Bu süreç fotosentezin aksine birincil enerji kaynağı olarak derin denizlerde bulunan inorganik molekülleri kullanarak gıda sentezler.
Kemosentezin merkezinde ise hidrojen sülfür, kükürt ve metan gibi inorganik moleküllere dönüştürmede önemli bir rol oynayan kemosentetik bakteriler vardır.
Bu organik bileşikler, derin okyanuslardaki besin zincirinin temelini oluşturur ve zorlu yaşam alanlarına özel olarak adapte olmuş çeşitli organizmaların sürdürülmesine yardımcı olur. Ayrıca hidrotermal menfezlerde, kükürt bakterileri olarak bilinen özel bakteriler, bu süreçte önemli bir rol oynar.
Bu bakteriler, hidrotermal menfez sıvısındaki kimyasalları metabolize ederek istiridyeler, karidesler ve hatta dev tüp solucanlar dahil olmak üzere menfezde yaşayan diğer organizmalar için besin zincirinin temelini oluşturur.
Yani bu organizmalar, kemosentez yoluyla tamamen Güneş ışığından yoksun bir ortamda gelişebilirler. Bu adaptasyon, derin okyanuslardaki canlıların hayata tutunabilmesi açısından oldukça önemlidir. Onlar fotosentez yerine Güneş ışığı eksikliği sebebiyle kemosentezi tercih ederler.
Kaynaklar: Science ABC, Deep Ocean Educationİlginizi çekebilir: