Silivri’de tutuklu bulunan Hakan Altınay, dünyaca ünlü The Economist dergisi için bir yazı kaleme aldı. Gezi davası kapsamında 18 yıl hapis cezasına çarptırılan Altınay, Avrupa’nın Türkiye’yle tekrar diyalog kurmasını istedi.
Altınay, "Avrupa ve Türkiye arasında kurulacak iyi bir sohbetin vadettiklerinden ümidi kesemeyiz" ifadelerini kullandı.
Cezaevinden yazan Altınay, yazısında şu ifadelere yer verdi:
18 yıllık bir hapis cezasına çarptırıldım ve bu makaleyi yüksek güvenlikli bir cezaevinden el yazısıyla yazıyorum. Ben 2013 yılında İstanbul’un Gezi Parkını yıkma planları ortaya çıktıktan sonra başlayan hükümet karşıtı protestoları organize etmek iddiasıyla yakın zamanda tutuklanmış yedi kişiden biriyim. Economist dergisinin devamlı okuyucuları büyük ihtimalle Türkiye’de gerileyen demokratik standartlara dair anlatılara aşinadırlar. Davada beraber yargılandığım diğer sanıklar bir mimar, bir şehir plancısı, birkaç akademisyen ve sivil toplum çalışanı, bir film yapımcısı ve bir avukattan oluşuyor. Uluslararası Af Örgütü bizleri düşünce mahkûmu ilan etti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargılama sürecimizin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde yer alan birden fazla hakkı ihlal ettiğine karar verdi ve yargılamanın tüm sonuçlarının ortadan kalkması gerektiğine hükmetti. Buna rağmen biz hala cezaevinde tutukluyuz.Belki insan hakları karnesine ve demokratik gerilemesine aşina olduğunuz için Türkiye’yle ilgili yeterince bilgi sahibi olduğunuza inanıyorsunuz. Benim hikayem, her iki alandaki değerlendirmelerle tam anlamıyla uyumluymuş gibi görünüyor. Fakat tüm hikayenin bundan ibaret olduğunu düşünüyorsanız korkarım ki karmaşık ve bol tezatlı bir gerçekliği gözden kaçırıyorsunuz. 'Otoriter Türkiye' anlatısının altına öyle kolayca yerleştirilemeyecek önemli gelişmeler var: eylül ayında kapılarını açan ve yarım milyon ziyaretçiye ev sahipliği yapması beklenen İstanbul Sanat Bienali; sayıları hızlıca artan bağımsız ve güçlü internet haber kaynakları; ülke genelinde ormanları, zeytinlikleri ve dereleri korumak için mücadele eden çevre hareketleri; kamuda çalışan öğretmenleri destekleyen Öğretmen Ağı ve Öğretmen Akademisi Vakfı gibi birçok sivil toplum girişimi; ve hiç kimsenin yalnız ve hukuki yardım almadan yargılanmaması için pro-bono (bila ücret) çalışan binlerce avukat.