Bir kişi, inancıyla çelişen bir kanıtla karşılaşınca mantıklı davranması gerekirken bunu reddetme eğilimi baskın gelebiliyor.
Bunun için kendinizi suçlamayın, çünkü bu sadece size küçük bir oyunu. Nasıl mı?
İdeal olan, gerçek doğruysa inancından vazgeçerek doğru olana yönelmekken insanlar gerçeği geri tepme isteğiyle doludur.
Kanıtı değerlendirip mevcut inançlarını gözden geçirmesi gerekirken gerçek dünyada sıklıkla karşılaşılan bir durum bu idealin uzağında. Bunun yerine kişiler, genellikle karşılaştıkları kanıtı reddediyor ve mevcut inançlarını daha da pekiştiriyorlar. İşte biz bunun adına “geri tepme etkisi” diyoruz!
Geri tepme etkisi, insanların görüşleriyle uyumsuz bir bilgiyle karşılaştıklarında, bu bilginin etkisini azaltma eğiliminde olmaları ve hatta bu bilgiyi kendi inançlarını daha da güçlendirecek bir araç olarak kullanmaları durumu için söyleniyor. Yani, bir kişinin inancıyla çelişen bir bilgi sunulduğunda bu kişi, genellikle bu bilgiyi reddediyor veya çarpıtarak mevcut görüşlerini daha da kuvvetlendiriyor. ,
Geri tepme etkisi, onay önyargısının bir alt türü.
Onay önyargısı da tam olarak bireylerin mevcut inançlarıyla uyumlu bilgileri kabul edip, çelişen bilgileri reddetme eğilimi için kullanılıyor. Yani inancınızla çelişen bir kanıt görmenize rağmen o inanca hâlâ deli gibi tutunmanızın sebebi, buradan kaynaklanıyor.
Araştırmalar, geri tepme etkisinin farklı durumlarda nasıl ortaya çıktığını gösteriyor. Bir çalışmada, seçmenlere onayladıkları politik aday hakkında olumsuz bilgiler verildiğinde, bu adayın desteklenme oranının arttığı gözlemlenirken bir başka araştırmada da insanlara, politik konularda yanılgıları düzeltici bilgiler verildiğinde bu kişilerin yanılgılarına daha da sıkı sarıldıkları bulunmuştur.
Ne kadar garip değil mi?
Yanlış olduğunun bilinmesine, hatta görülmesine rağmen inançlara daha sıkı sarılmanın aslında bir nedeni var. Peki geri tepme etkisi neden oluşuyor?
Bu etki, genellikle inançların kişisel kimlik ve benlik algısıyla ne kadar bağlantılı olduğuna bağlı. Bir kişi, inançlarının yanlış olduğunu gösteren bir bilgiyle karşılaştığında, bu bilgi bir tehdit olarak algılanıyor ve kişinin kendilik algısını zedeliyor. Bu durum, kişide olumsuz duygular yaratırken yeni bilgiyi kabul etme yeteneğini de elinden alıyor.
Ayrıca kişi, kendini tehdit altında hissederse genellikle savunma mekanizmasını devreye sokuyor ve karşılaştığı bilgileri göz ardı etme eğiliminde oluyor.
Bu etki, kişinin bilgiyle nasıl bir etkileşimde bulunduğunu anlamak açısından son derece önemli bir durum. Bu önyargının farkında olmak ise durumları rasyonel bir biçimde değerlendirmenize yardımcı olabilir.
Kaynaklar: Effectiviology, Tandfonlineİlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: