Bez ciltli, antika kitapların canlı renkleri, kokusu harika bir şölen sunuyor olsa da aslında bu kitapların arkasında zehirli bir geçmiş yatıyor olabilir.
Üstelik psikolojik olarak sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Bizzat kimyasal olarak.
Bir zamanlar, kitaplar için canlı ve parlak renkler elde etmek adına doğal içerikli boyalar yerine sentetik, zehirli boyalar kullanılıyordu.
Arsenik, büyüleyici yeşil ve mor tonlar sağlarken; anilin, derin siyah ve mor renkler için tercih ediliyordu. Diğer ağır metaller ise boyaların dayanıklılığını artırmak için kullanılıyordu. Kulağa masum gelse de aslında bunlar, oldukça zehirleyici maddeler. Üstelik bu boyaların üretildiği fabrikalarda çalışan işçiler, sağlık sorunlarından dolayı hayatlarını bile kaybetti.
Özellikle Viktorya döneminde üretilen bu kitapların artık modası geçse de günümüzde, dünyanın her yerinde "vintage” modası altında oldukça revaçta olabiliyorlar. Hele bir de eski kitap aşıklarındansanız, büyük risk altında olabilirsiniz! Peki bu kitapların “zehirli” oldukları da nereden çıktı?
2019’da Winterthur Müzesi, arsenik boya içeren bir kitapla karşılaşınca kitapların tespit edilmesi için Poison Book Project (Zehirli Kitap Projesi) adında bir proje başlatmıştı.
Çalışmanın sonucunda X ışını floresanı ve diğer gelişmiş teknikler kullanılarak bazı kitaplarda, kurşun ve krom oranlarının güvenli limitlerin üzerinde olduğu belirlendi.
Özellikle hepimizin sevdiği Vincent Van Gogh'un Ayçiçekleri serisindeki sarı rengi için kullandığı kurşun (II) kromatın, kitaplarda da yüksek oranlarda bulunduğu ortaya çıkmıştı. Bu da aslında hemen hemen birçok eserde zehirli boyaların etkisinde kalabileceğimizi gösteriyor.
Eğer bir sahaf gezisinde antika kitaplarla karşılaşırsanız, kitapların sayfalarına fazla temas etmekten kaçınarak olası etkilerden kendinizi koruyabilirsiniz.
Özellikle işi kitaplarla olanlar, kütüphanelerde çalışanlar, bu toksik boyalarla karşılaşma riskini daha fazla taşıyor. Bir sayfayı çevirmek için parmağınızı yalamamanızın, bu etkilerden kaçınmanız için başlıca yöntemlerden birisi olduğunu unutmayın!
Kaynaklar: The Washington Post, The Conversationİlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: