SETA Vakfı araştırmacısı Büşra Zeynep Özdemir, Katar'ın doğal gaz açısından oldukça önemli bir ülke olduğunu belirterek, kapladığı küçük alana karşılık Rusya ve İran'ın ardından yaklaşık 25 trilyon metreküple dünyanın en büyük üçüncü ispatlanmış doğal gaz rezervine sahip olduğunu kaydetti.
Katar'ın Rusya'nın ardından dünyanın en fazla doğal gaz ihraç eden ikinci ülkesi olduğunu anımsatan Özdemir, ülkenin bunu ağırlıklı olarak sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) formunda gerçekleştirdiğini anlattı.
Özdemir, Katar'ın 2004'te faaliyete alınan Dolphin Gas projesinin gaz ihraç ettiği tek boru hattı olduğunun altını çizerek, bu hattın toplam uzunluğunun 370 kilometreyi bulduğunu ifade etti.
"SURİYE İÇ SAVAŞI PROJEYİ PLANLANAN ŞEKLİYLE HAYATA GEÇİRİLEMEZ HALE GETİRDİ"
Katar'ın doğal gaz ihracatı konusunda yüksek kapasiteye sahip olduğunu vurgulayan Özdemir, şöyle devam etti:
"Ancak ülkenin buluğundu coğrafya oldukça kırılgan bir yapıya sahip. Daha önce 2009'da gündeme gelen, Suudi Arabistan, Ürdün ve Suriye'den geçmesi planlanan Katar-Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı projesi Esad rejiminin karşı çıkmasının da etkisiyle rafa kaldırılmıştı. Sonrasında da 10 yıldan uzun süren Suriye iç savaşı projeyi planlanan şekliyle hayata geçirilemez hale getirdi. Suriye'de istikrarlı bir rejimin kurulmasının ardından bugünkü konjonktürün devamlılığı halinde projenin bölgede siyasi açıdan bir engelle karşılaşmayacağı söylenebilir. Ancak bahse konu boru hattının her açıdan büyük olduğunu göz önünde bulundurmak gerek."
"TÜRKİYE BÖLGEDEKİ EN BÜYÜK DOĞAL GAZ PİYASALARINDAN BİRİ"
Özdemir, Katar'dan Türkiye'ye oldukça uzun bir hattın inşasının projeyi maliyetli kıldığına dikkati çekerek, bu noktada uluslararası piyasalardaki doğal gaz fiyatlarının da kritik önem taşıdığını söyledi.
Fiyatların böylesi yüksek maliyetli bir hattı hayata geçirmeye elverişli seviyelerde olması gerektiğine vurgu yapan Özdemir, aksi halde finansman sağlanmasının mümkün olamayacağını belirtti.
Özdemir, bunun yanında uzun süreli alım garantisinin de projenin hayata geçirilmesinde olmazsa olmazların başında geldiğine değinerek, "Türkiye bölgedeki en büyük doğal gaz piyasalarından biri, Almanya'dan sonra en fazla doğal gaz ithal eden ülke konumunda. Ancak Türkiye'nin de Rusya, İran ve Azerbaycan ile uzun dönemli doğal gaz kontratları bulunuyor. Bu uzunlukta bir boru hattının yüksek miktarda doğal gaz transfer etmesi beklenir. Türkiye'nin günümüz koşullarında projeyi karşılanabilir kılacak kadar yüksek talep oluşturması söz konusu olmayabilir." ifadelerine yer verdi.
Avrupa'nın Rusya ile yaşadığı olumsuzluklar nedeniyle uzun dönemli kontratlara mesafeli yaklaştığını ve 2050 Net Sıfır Emisyon hedefleri bulunduğunu da dile getiren Özdemir, mevcut durumda yalnızca kömür termik santrallerine ikame olacak doğal gaz termik santrallerinin desteklenmesinin söz konusu olduğunu aktardı.
AB'NİN KÖMÜR KULLANIMINI BIRAKMASININ ARDINDAN TALEBİN MİKTARI ÖNEMLİ
Özdemir, bu durumda AB'nin kömür kullanımını bırakmasının ardından ortaya çıkacak gaz talebinin miktarını ve süresini öngörmesi gerektiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Son olarak AB dediğimizin 27 üye ülkeli bir yapı olduğunu ve tüm ülkelerin alt yapılarının birbiriyle bağlantılı olmadığını da hatırlamak gerek. Örneğin bugün İspanya'ya ulaşan bir gazın Almanya'ya boru hatlarıyla taşınması mümkün değil. AB üyesi ülkelerin de mutabık olduğu bir senaryoda hem AB'nin hem de Türkiye'nin kömür santrallerinin yerini doğal gaz yakıtlı santrallerin aldığı, hane ve sanayi gaz tüketiminin de arttığı bir senaryoda Katar'dan gelecek gazın alıcı bulması ihtimali oldukça yüksek."
'TÜRKLER İMZALARSA İŞLER DEĞİŞİR'
Columbia Üniversitesi Küresel Enerji Politikası Merkezi uzmanı Anne-Sophie Corbeau da söz konusu boru hattının çok uzun olduğunu ve alıcıların uzun vadeli taahhütlerde bulunması gerektiğini ifade etti.
Corbeau, söz konusu boru hattının hayata geçmesinin 2030'u bulabileceğini belirterek, Avrupa'nın 2050'de karbon nötr olma hedefini anımsattı.
Birçok ülkenin 2050'ye kadar doğal gaza hala ihtiyacı olacağının altını çizen Corbeau, boru hatlarının LNG'nin aksine bir kez inşa edildikten sonra bağlı kalınması gereken bir çözüm olduğunu vurguladı.
Corbeau, Suriye'nin henüz istikrarlı olmaktan uzak olduğunu ve gaz talebinden bağımsız olarak bölgede bunun önemli olduğuna işaret ederek, 'Bu arada ABD'li LNG ihracatçıları da Avrupa pazarına LNG satmaya çalışıyorlar. Yani bu bir yarış. Suudi Arabistan'ın böyle bir boru hattının ülkeden geçmesine izin verip vermeyeceği ayrı bir konu. Eğer Türk oyuncular bu anlaşmaları imzalamak isterlerse o zaman durum değişir. Türkiye'nin gaz talebiyle ilgili daha az endişeleri var ve kaynak çeşitlendirmekten memnun.' diye konuştu.