Amacımız felaket tellallığı yapmak değil ancak bu noktadaki verilerin dikkate alınması gerekiyor. Örneğin Avrupa’da her yıl 346.000 erkek, bu rahatsızlıkla karşı karşıya kalmakta ve Türkiye’deki erkeklerde de prostat kanserine yakalanma oranı epey fazla.
Peki, erkeklerin prostat kanseri olma yüzdesinin bu kadar fazla olmasının sebebi nedir?
Prostat, bağırsakların ön tarafında, idrar torbasının hemen altında olup bu bölgenin çıkışını saran ceviz büyüklüğünde bir salgı bezidir ve meni sıvısının yapımından sorumludur.
Aslında erkeklerin prostat kanserine bu kadar fazla yakalanmasının temelinde, zamanla ve yaşlandıkça diğer hücrelerde olduğu gibi prostattaki hücrelerin de işlevini yeterince yerine getirememesi vardır. Böylelikle kanser ihtimali daha da yükselir.
Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse, bildiğiniz gibi prostat da dâhil olmak üzere vücudumuzun içindeki her şey hücrelerden oluşur. Tam anlamıyla işlevini yerine getiren hücreler, hücre döngüsünden geçerler ve burada büyürler. Devamında mitoz olarak bilinen bir süreçle kopya hücrelere bölünürler.
Ancak hücreler sadece büyüme sinyallerini almakla kalmaz.
Aynı zamanda onlara büyümeyi tamamen durdurmalarını söyleyen büyüme karşıtı sinyallerle de karşılaşırlar. Üstelik hücreler, sınırlı bir kopyalama kapasitesine sahiptir. Yani ne kadar çok çoğalırlarsa bunu tekrar yapma şansları da bir o kadar azalır.
Bu süreci devam ettiremeyen eski ve yıpranmış hücreler ise çoğunlukla hücre ölümü veya hücre intiharı ile yok olurlar. Fakat bazı zamanlar hücrenin özelliklerini değiştiren bir mutasyon veya hata meydana gelebilir.
Bu mutasyonlar, tesadüfen meydana gelir fakat bunlardan birkaçının birleşimi sonuç olarak hızla büyüyen, kontrolsüz bir şekilde kopyalanan ve ölümsüzleşmiş hücre kitlelerine yol açar.
Bu da kanseri beraberinde getirir ve erkeklerin yaşlandıkça prostat kanserine yakalanma olasılığının neden bu kadar yüksek olduğunu açıklar.
Öte yandan bir erkeğe ait hücrelerin, birçok hücre nesli boyunca çoklu mutasyonları kendinde barındırma şansı epey yüksektir ve bu durum da prostat kanserinin kapılarını aralar.
Ayrıca bu rahatsızlık hem Amerika’da hem de Birleşik Krallık’ta, erkekleri ölüme götüren hastalıkların ilk üçü arasında yer alır. Öte yandan Asya ise prostat kanseri noktasında en düşük sayıya sahiptir.
Akıllara gelen ilk şey bu durumun genetik olduğudur ve birçok çalışma da bu düşünceyi destekler. Fakat işin farklı bir boyutu da var.
Şaşırtıcı bir şekilde, Amerika’ya taşınan Asyalı erkeklerde Amerika’da bulundukları süreyle doğru orantılı olarak prostat kanseri görülme sıklığı Asya’da yaşayanlara göre çok daha yüksektir.
Üstelik Amerika’da doğan Asyalı bebeklerde bu rahatsızlığın görülme sıklığı, Amerika’da doğan beyaz bebeklerle neredeyse aynıdır ve bu da genetikten ziyade diyet ve yaşam tarzı faktörlerinin de etkili olduğunu açıkça gösterir.
Türkiye’de prostat kanseri, Dünya Sağlık Örgütünün 2018 verilerine göre erkeklerde görülen kanserlerin %14,6’sını oluşturur ve akciğer kanserinden sonra ikinci sıklıkta görülür.
Bu rahatsızlığın belirtileri ise şu şekildedir:
Sık sık idrara çıkmaİdrar yaparken ağrı ve yanma hissiYavaş veya zayıf idrar akışıİdrar kaçırmaKalça, sırt, göğüs veya kemiklerde ağrıİştah kesilmesiKilo kaybıYorgunlukÖzetle; bazı belirtiler, bu rahatsızlığın teşhisinde bir bakıma rol oynasa da prostat kanserinin nasıl geliştiği net bir biçimde henüz aydınlatılamamıştır ve yaşla birlikte hücrelerin işlevindeki azalmalar ve genetik, bu noktada belirleyici olarak düşünülür.
Kaynaklar: Science Direct, WebMD, AsapSCIENCE, Popüler Sağlık Dergisiİlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: