Kadın. Yüzde elli olasılıktan birinin hayata geçmesiyle dünyaya dişi olarak gelen. Cinsiyeti üzerinden toplumun ona biçtiği biçim biçim rollerle kimi çok kimi belli belirsiz ama illa ki kamburlaşmış. Evreni ve evrenin yasaları, derdi tasasıyla yaşamın yansımaları bir yana, en çok umut, renk veren gün ışığını içine alıp yüzeyin(d)e taşıyan su dolu kovası elinde, kırmızı topuklu ayakkabılarının üstünde koca bedeniyle dağ gibi sağlam. Galeri Kambur Bebek sezonun ilk sergisi “Sublimation” ile 26 Eylül’e değin Shahnaz Aghayeva’yı ve böyle kadınlarını ağırlıyor.
HERKES EŞİT OLSUN
Toplumun geçmişten bugüne yükünü taşıyor kamburlarıyla Aghaveya’nın kadınları, kovalarının içlerindeki suyla da yeni yaşamı. Kadınların doğurduğu, büyüttüğü, doğru yönlendirdiği çocuklar, umutlar, düşler, bende olmadı sizde olsunlar, dostluklar, dayanışmak, imeceler, sevgi, yeni uygarlık. Toplumun evi geçindirecek parayı kazanmasından başka bir şey istemediği erkek insanın sorumluluklarını da yerine getire getire. Kadın üstün olsun diye değil, herkes eşit olsun diye. Büyükler konuşurken susmak zorunda olan küçükler de eşit olsun, genetik miraslarına rağmen parlak bir ileri gün kursun diye.
Bu koca bedenlerin ilk eserle ilk bakışta göze çarpıveren çıplaklığı, yine daha ilk eserle çarçabuk dikkatinizden çıkıyor çünkü en güzel, en göz alıcı, en gizlence giysileriyle giyinik onlar. En doğal halleriyle. Olduğu gibi olmanın direnişiyle. Her bir eserde işlenen başka başka insanlık hallerinden de takıp takıştırarak. Annenin çocuklarınca korunup kollanması; iki yakın arkadaşın birbirini neşelendirme çabası; kafa dengi iki kadının bilmedikleri suya kovalarını daldırmadan şüphelerini paylaşması; şimdiki kuşakların eskilerden onay alıp gölgelerinde var olabilmesi; kadının salt kendi çocuklarının değil tüm çocukların olsun diye pırıltılı giysiyi güneşte kurutması; çocuklukta sahip olunamamış ama kıskanmak yerine seyretmekten zevk alınmış kırmızı ayakkabıların yetişkinlikte sivrileşip yükselen topuklarıyla imlediği güç. Nice hal... Ne de güzel giyinikler bu kadınlar, kendileriyle.
“Sublimation, Sigmund Freud’un psikanaliz dilinde kullandığı, uygarlığın zorlaması karşısında bireylerdeki cinsel içgüdünün amacının cinsel olmayan, toplumsal bakımdan benimsenmeye elverişli bulunan daha yüce bir amaca dönüştürülmesi, yüceltme”. Aghayeva da her zaman çıplak kadın olan figürleriyle olumsuz olandan, olumsuz olanı barındırandan, belki de olumsuz sanılandan olumluya dönüşmeyi dönüştürmeyi önermekte. Çok seyrek kullandığı siyahın içine bile gün ışığının turuncu atkılarını işlemekte, çünkü sevgi kazanacak bir gün gelecek de ya da gelecekte.
ÖZGÜN ÇİZGİ
Ressamlarımızın işlerinde pek az yeğlediği ama pek değerli olan pastel boya ürünlerinden anlaşılan o ki kendine ait figürü ve herkesi ilgilendiren meselesiyle Aghayeva’nın kendine özgü çizgisi, şimdiden geleceğin sanat tarihinde belirginleşmesinin haberini vermekte. Sanataevet.
www.idrak34.com